Tır Çeviri İspanyolca
19,477 parallel translation
Bana bir X-ACTO bıçak, bir cetvel, tahta olsun Hammermill Premium 500'lük kağıt ve yapıştırıcı lazım.
Necesito un cúter, una regla... de madera, por favor... papel Hammermill Premium de gramaje 60, una resma... y pegamento.
Charles'ın Alman dostlarından biri onu neşelendirmek için bu kağıt parçasındaki müziği yollamıştır.
Tal vez algún amigo alemán de Charles simplemente le envió una pieza de música para disfrutar.
Yine de kutsal davamıza gemiler, silahlar, savaşacak adamlar temin etmek için yeterli ve dostun Duverney başaracağımız şeyi duyduğunda kral için kıymetli bir yatırım olduğuna dair elinde kanıt olacak ve Fransız parasıyla klanları bir araya getireceğiz.
Pero sí lo suficiente como para conseguir barcos, armas y soldados para nuestra santa causa. Y cuando tu amigo Duverney escuche lo que vamos a lograr, tendrá la prueba para el rey de que es una buena inversión.
Şuraya yazıyorum asil karın top patlamasından gelen böyle ihtiyacı olan zavallı ruhlar için tıbbî yardım sağlayanların arasında olacaktır.
Escúchame. ¿ Tu noble esposa estará entre los que prestan auxilio médico a esas pobres almas necesitadas de él cuando llegue el rugido de los cañones?
Ama sonra seni ısıtır.
Pero después te reconforta.
Şehrin dans grubuna kayıt bile yaptırırım.
Me apuntaré a clases de baile country.
SynSect, L serisi ürünlere ciddi bir yatırım yaptı ve... şöyle diyeyim, proje ekibi uzun süredir orada tıkılı kaldı.
Synsect ha invertido un capital significativo... en el producto de la Serie L, y, bueno, digamos que estas personas han... estado encerradas durante bastante tiempo.
Ted, sert bir el sıkışma güçlü karakter yansıtır diyor.
Uh, Ted dice que un apretón de manos firme muestra carácter fuerte.
Bilemem, ama şunu söyleyebilirim kızın tırnak içlerinde hatrı sayılır miktarda deri parçasına rastladık.
Bueno, no lo sé, pero puedo decirle que una cantidad considerable de su piel fue encontrada bajo las uñas de ella.
Küçük olabilir efendim, ama can acıtır!
¡ Aunque sea pequeña, soy feroz!
Ve yabani sümbüllere koşarız ve yıldızçiçeklerine, o kadar renklidir ki gözlerini acıtır.
Y contempla a estas Cannas, y a estas Dalias, tan coloridas, que te duelen los ojos.
Evde beni bekleyen çıtır, ateşli sevgilim varken... burada tıkılmayı ister miyim sanıyorsun?
He querido estar aquí toda la noche en vez de irme a casa con mi novia supermaciza y entusiasta.
Sence Bayan Allen, kocasının, çıtır sevgilisiyle evlilik planları yaptığını biliyor muydu?
¿ Crees que la señora Allen sabía que su marido estaba pensando en casarse con su piruleta?
Hayır, Kaydu, adı "kıskanmak" tır.
No, Kaidu, la palabra es "celos".
Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz ama şeriflik, kötü adamları hapse tıkmaktan daha karışıktır.
Nos conocemos hace mucho tiempo. Pero este trabajo es mucho más complicado que encerrar a los malos.
Sen sıktır gıt Yürütme ışte.
- ¡ Muérete tú! No toques mis cosas.
Sheldon'a zemin oluşturmuş olabilecek birçok karakter düşünülebilir ama onlardan biri kesinlikle ve kesinlikle Spock'tır.
Sheldon está basado en muchos personajes, pero, sin duda alguna, uno de ellos es Spock. Sin duda alguna. GUIONISTA / CO-CREADOR
Küçük Jeffrey ona "Kulakları tekrar takmalısın" demek için... tırıs tırıs New York'a gitti.
Y el pequeño Jeffrey se fue a Nueva York y le dijo : "Tienes que volver a ponerte las orejas".
Genelde kendimizi aranızdan birini anında indirerek tanıtırız.
Verán, normalmente nuestra carta de presentación es matarlos inmediatamente.
- Pencerenden tırmanırım.
- Treparé hasta tu ventana.
Yani neredeyse sıfır numara tıraşlıydı.
Casi rapado.
Bir şey söylememeye karar vermiştim ama, seni böyle karşımda oturmuş sırıtırken görünce sen kaşındın.
decidí que no iba a decir nada, pero ahora, mirándote, sentada ahí, sonriendo en mi cara, al carajo.
Tamam, biz de tanıtırız. Değil mi?
Nosotros vamos a promocionar.
Bunun yerine yapımcı, besteci ve aranjör vokal ve çalgılardan oluşan 24 ayrı kayıt yapar ve dansçıların sevdiği senfonik deneyimleri yaratır.
En lugar de eso, el productor, compositor y arreglista mezclan 24 pistas vocales e instrumentales grabadas individualmente para generar la experiencia sinfónica que los bailarines adoran.
"Kayıt" dediğimizde, arabayı çalıştır ve kapıya doğru sür.
Cuando digan "acción", enciende el auto y conduce hacia la puerta.
Bilirsin işte yukarı tırmanıp bulmuş çamaşır suyunu.
Sabes, él sólo fue arriba y tomó un poco de lejía.
Tırnaklarını araba dışında kıvır gibi mi?
¿ Cómo que crispa tus dedos de los pies y te deja totalmente alucinada?
Minik parmağınla tıkla Paketi ulaştırırız anında
Solo haznos un pedido y te vamos a responder
Hayır, daha önce Rahibe Angelique'e de bahsettiğim gibi burada faydalı olabileceğini düşündüğüm bazı tıbbî kabiliyetlerim var.
No, como he mencionado anteriormente a Sor Angélica, Tengo algunos conocimientos médicos pensé que podría ser útil en este caso.
Müziği gördüğümde tanırım ancak kağıt üzerine ne arıyor?
Sé que la música cuando lo vea. Pero lo que está haciendo en una carta?
Sanırım bu kurgu programını çözmeye başladım ve söylemeliyim ki, on numara bir oyunculuk tanıtım videosu hazırladım.
Sabes, creo que al fin estoy pillando este programa de edición, y tengo que decirte, he recopilado varias actuaciones dignas del horario central. No lo creo.
Bazıları da Nassau'nun uzun zamandır onların olduğunu düşünüyorlar. Bir kağıt imzalayıp Kral'a teslim olmak istemiyorlar.
Y otros, supongo, sienten que Nassau les ha pertenecido tanto tiempo, que no les interesa firmar un documento que supondría rendirse al rey.
Hayır, tıbbi durumum var...
- No, estoy teniendo...
6 numarada ısıtıcı kırılmış!
La caldera del 6 se averió.
Sanırım nihayet ileri aşamaya ve yeni bir hayata başlamaya hazırsın bu perşembe günkü programda bunu istiyorum 12 dakikalık kayıt Brandon Yeagley ile rüya gibi düğünün olur seni Amerin Korku Hikayesi :
Y quiero que el show del jueves, que se graba en 12 minutos, sea tu boda soñada con Brandon Yeagley.
Aslında sana bu mektubu yazmamalıyım ama bu mektup var olduğumun senin için var olduğumun kanıtıdır Paul.
" Probablemente no debería escribirte esta carta pero es una prueba concluyente de que yo existo, y existo para ti, Paul.
İkinci ek maddenin önünü tıkayacak, anayasaya aykırı bir tasarı.
Una restricción inconstitucional a la Segunda Enmienda que, tal como usted dijo :
Kayıt dışı, burada üçüncü de şeytandır.
Sí, aquí sentados, solo dos gallinas.
Bay Watts beş tesisin de birden tıkır tıkır çalışması için önlem almış.
El Sr. Watts está aprovisionando las cinco instalaciones para garantizar su funcionamiento.
Takımın kalanı gelip yüzündeki bu küstah sırıtışı silince bu kadar mutlu olmayacaksın bence.
No estarán tan felices cuando el resto del equipo aparezca y les borre esa sonrisita de la cara.
Hayır T5 lerinkileri kastediyorum.
No, hablo de los T-5.
Hazır mısın, T?
¿ Estás lista, T?
T, eşyalarını salondan kaldır demedim mi sana!
T, te dije que no dejaras tus cosas en la sala.
İşler tıkırında görünüyor.
Hoy estás ganando dinero.
Ne diye sırıtıyorsun kahpe karı?
¿ Por qué sonríes, perra?
bu da sayılıyor bay yazıt getiricisi hayır!
Ésta cuenta también. - ¡ Sr. Buscador de Escrituras! - ¡ Detente!
İçinde en yeni aletlerin tanıtımı ve çocukların yazacağı nasıl yapılır makaleleri olacak.
Presentará las novedades en equipos y artículos con instrucciones que escriben los propios niños.
Elektrik kesintisi yüzünden kayıt yapamadık ama sanırım Jackie'yi etkiledim çünkü bana yeni bir şarkı yazacak.
No pudimos grabar nada por culpa del apagón, pero creo que impresioné a Jackie porque quiere componerme una canción.
J-Lo da 40'larında ama herkes haklı olarak onunla işleri tıkırına koymak istiyor.
JLo tiene 40 y todo el mundo en su sano juicio quiere enrollarse con ella.
Hayır, Nijerya'daki kızlara okul yapmak için satılmamış kitaplardan kağıt hamuru yapıyorlar.
No, usan celulosa reciclada de libros que no se han vendido para construir escuela para niñas en Nigeria.
- Her şey tıkırında mı?
- ¿ Estamos en buen camino?