Ufaklıklar Çeviri İspanyolca
508 parallel translation
Ufaklıklar nasıl?
¿ Cómo están los pequeños?
- Bu gruba ufaklıkları mı aldılar?
- ¿ Podemos comer de esa carne?
Dinleyin ufaklıklar.
Escuchen, chiquitos.
Bilimsel denemelerimden sonra ufaklıklar ve ruhu genç olan yaşlılar için hokkabazlık gösterisi gerçekleştireceğim.
Después de mi experimento puramente cientifico, haré un juego de prestidigitacion para los pequeños, y para los grandes.
Kedimiz yavruladı ve ufaklıklar etrafı sarmış durumda.
Lo siento, padre. Nuestra gata tuvo gatitos y andan por todas partes.
Bu ufaklıkların cezalandırılmasını sağlamanı istiyorum.
¿ Lo es? Pues encárguese de castigar como es debido a esos niños.
Siz ufaklıklar, sessiz olun.
Ustedes, los más pequeños, callados.
Anlamak için her ne kadar çok küçük olsalar da... ufaklıklar bile büyülenmişti.
Aunque eran demasiado jóvenes para comprenderlo,... incluso las pequeñas estaban atrapadas en el hechizo.
Senin gibi ufaklıklar Başkan olmak üzere yetişirler.
Los mequetrefes como tú han de llegar a ser Presidentes.
Siz ufaklıklar New York'ta nerede kalıyorsunuz?
? Donde os alojareis en Nueva York?
Kilisede, öbür ufaklıklar gibi söylerdim : "Teşekkürler, Tanrım."
En la iglesia me sentaba con los demás niños y decía : "Gracias, Señor".
Gelin, ufaklıklar.
Vamos, pequeños.
- Ufaklıkların kitabı mı alacaksın?
- ¿ Para recoger el libro de autografos de su hija?
Ufaklıklar sabah erken kalkar.
Las niñas se levantan temprano.
Perdy, eğer Y-Ü-R-Ü-Y-Ü-Ş-E çıkacaksak bu ufaklıkları yatırsak iyi olur.
Perdi, debemos llevar a estos chiquitos a la cama... Si es que queremos dar un... P
- Yanınızda ufaklıklar varken.
- Y con todos esos pequeñitos.
- Ufaklıkları eve götür.
- Llévate a los pequeños a casa.
Ufaklıkları bilirsiniz. - Evet.
- Ya sabe como son estos pequeños.
Ve ufaklıklar ağladığında
Y cuando sus pequeños niños lloran
- O ufaklıklar bana, çok pahalıya mal oldular!
Cuanto más pequeños son, más me cuestan.
Ufaklıklar büyüyünce.
Es cuando los onlies envejecen.
Büyüyorlar. Ah, Ruggles, umarım ufaklıklarımı uçak tutmamıştır.
Crecen
Bu Kontes'ten, tadı güzel mi? Beslenin ufaklıklar. Beğendin mi?
Comed las semillas de la señora condesa, quiero que esteis alimentadas y fuertes.
Güle güle, ufaklıklar.
Adiós, pequeñas.
Buraya gelin, ufaklıklar.
¡ Y todo gratis! Vengan conmigo, niños.
Ben ufaklıkları saymıyorum.
Sin contar con los jefes de poca monta.
Bağırıp durma, ufaklıklarımı ürküteceksin.
No grites, que molestas a mis pequeños.
Yoksa bütün bu ufaklıklar...
Todos estos chicos son...?
Oregon'a gidip ağabeyimi ve ufaklıkları gördüm.
Fui a Oregon a ver a mi hermano y a sus hijos.
... Alemlerin Dört Muamması! Ufaklıkları uzak tutalım lütfen.
Por favor, mantengan a raya a los niños.
Ufaklıklar, panik yapmayasınız
Bien, nenes, no teman
Ufaklıklar.
Los hombrecitos.
Siz de sağolun ufaklıklar.
Gracias, amigos.
Şimdi bütün izleyiciler ve bütün ufaklıklar sıkı dursun. Çünkü birazdan Bronco Billy ölüme meydan okuyan "Kader Çarkı" atışını yapacak!
¡ Y ahora, quiero que todos ustedes... y vosotros, queridos niños, permanezcan en silencio... porque Bronco Billy se está preparando para realizar... un número que desafía a la muerte, la "Rueda de la Fortuna"!
İzleyiciler arasında gülümseyen o ufaklıkların yüzüne baktığımda parayı mı düşünüyorum sizce?
¿ Creéis que cuando miro las caras de los niños sonriendo entre el público... estoy pensando en dinero?
Siz ufaklıklar sırf beni görmek için okulu mu kırdınız?
¿ Habéis hecho novillos para venir a verme?
- Ufaklıkları buradan çıkarın.
- Saca a esos niños de aquí.
Özellikle ufaklıklar sağolsun.
Sobre todo... a vosotros, pequeños.
İlerleyin ufaklıklar.
Adelante, niños.
"Ne yapıyorsunuz, ufaklıklar?"
¿ Qué hacen, hombrecillos?
Ufaklıklar da kim?
¿ Quiénes son tus amigos?
Hadi, ufaklıklar.
Vamos, pequeños.
Güzel. Ve umarım ufaklıklar izliyordur.
Espero que los pequeñines no dejen de verlo.
Ufaklıklar, aileniz nerede sizin?
Cachorros, ¿ dónde están los suyos?
- Sıkı ufaklıklar, ha?
- Jovencitos rudos, ¿ eh?
Bu ufaklıkların fotoğraflarını çekmeye çalışacağım.
Voy a intentar hacer fotos de esas señoritas.
Oh, tatlı ufaklıklar.
Oh, esos pequeños.
Hepsi burada, ufaklıklar.
Y Penny, y Freckles. Están todos denuevo aquí.
Parmaklıklarını en az benim kadar çok test ediyorsun ufaklık.
Pruebas tus barrotes tan a menudo como yo pruebo los míos, muchachito.
Şu ışıkları hallet, ufaklık!
Apaga esas luces, muchacho.
Kuşlar derken de, benim ufaklıkları kastetmiyorum.
Y cuando digo pájaros, no lo digo literalmente.