Ulaşamadı Çeviri İspanyolca
1,542 parallel translation
Eski mezunlar olarak bir balo düzenliyoruz ama Priscilla'ya ulaşamadık.
Estamos planeando una gran reunión, y estamos teniendo problemas para localizar a Priscilla.
Ulaşamadığın bir yere sabotaj yapmak çok zor bir iş.
Es bastante difícil de sabotear una ducha que no puedes tocar.
Afgan saflarına geçtiklerini ancak amaçlarına ulaşamadıklarını belirtti "
.para protestar contra el gobierno. .. pero sus esfuerzos han fracasado.
Arabaya bile ulaşamadım.
No pude ni llegar al auto.
Ama sana ulaşamadılar.
Pero no llegaron a ti.
- bu yüzden onlara ulaşamadık.
-... y no podíamos tocarlos.
İçine girmek sonsuza dek sürüyor, ve sen yaklaşık altı buçuk saat harcıyorsun, ve sonra, Ona ulaşamadım bile. Filmi bitirmedim bile.
Te lleva siglos entenderla y pasas no puedo entenderla.
Jase'e ulaşamadım, anahtarım da yok.
No puedo localizar a Jase y tampoco tengo mis llaves.
Ulaşamadığımız bir düzine kadar insan var.
Hay alrededor de una docena de personas que no podemos encontrar.
Fidye notundan başka bir şeye ulaşamadım.
Bueno, no pude sacar nada de la nota de rescate.
Toprak altüst edilmiş bu yüzden korkarım ki daha kesin sonuça ulaşamadım.
La tierra ha sido movida, así que me temo que no puedo ser mas precisa.
Ancak ulaşamadığımız kişiler oldu. Bunlardan biri, Molini girmeye çalışırken binadan çıkan adamdı.
Pero hubo gente que no se encontró, incluido el hombre que se ve salir a la hora que Molini entró al edificio.
Jakarta henüz ulaşamadı mı?
¿ O es que Yakarta no ha llegado aún?
Birkaç defa aradım ama ulaşamadım.
Lo llamé algunas veces, pero él no estaba.
Kurbanınızın çarpma noktasındaki hareketini çözümleyebilmek için sürekli hareket algoritmasını kullandım, ve bir sonuca ulaşamadım.
¿ Qué tienes? Usé un algoritmo de movimiento para tratar de determinar cómo se movía nuestra víctima al momento del impacto pero mis resultados no fueron concluyentes.
Brooke'un babası Pete'e hala ulaşamadık.
Aún no hemos podido contactar al padre de Brooke, Pete.
Askeri polisten bir yardım alamadım, size de ulaşamadım.
La policía militar no me ayudó, no pude contactarlo a Ud.
Yalan söyledim, Babamın beklediğini söyledim, ama ona ulaşamadım.
Nada. Le mentí, le dije que mi padre estaba esperándome, pero no he conseguido localizarle.
Sana ulaşamadım.
No podía contactarte
Böylece güneşin ulaşamadığı bu uzak derinliklerde zengin ve bağımsız bir topluluk, enerjisini dünyanın eriyik çekirdeğinden alarak varlığını sürdürür.
Así, más allá del alcance del poder del sol... existe una comunidad rica e independiente que obtiene su energía... directamente del centro fundido de la tierra.
Ve yaşam, güneşin ulaşamadığı 1500 metre derinlikteki sönmüş bir volkana uzanır.
Sin embargo, todo crece en un volcán extinto a 1,5 kilómetros del alcance del sol.
Nathan Harris hakkında bir sonuca ulaşamadın mı?
¿ Ya tomaste una decisión sobre Nathan Harris?
Folikül sayımın kritik kütleye ulaşamadığını söylemiştin.
Dijiste que mi folículo falló en su intento de conseguir masa crítica.
Geçen gece eve geldi. Saatlerdir bana ulaşamadığını söyledi.
Anoche, vino a casa, dijo que no pudo encontrarme por horas.
Bana ettiği telefonu izleyerek Max'e ulaşamadınız mı?
¿ No encontraron a Max rastreando la llamada que me hizo? Llamó por Internet.
Ona zamanında ulaşamadık.
Ninguno de nosotros llegó a tiempo.
Seni aradım ama ulaşamadım.
Te llamé, pero no pude comunicarme.
Yedek motorlara ulaşamadıkları takdirde bir desteğe ihtiyacımız olacak.
Necesitamos algo de refuerzo por si no lleguen. Piensen.
- Ulaşamadım.
- No he podido localizarlos.
Sizin yapımınız çok fazla güç gereksinimine ihtiyaç duydu ve dikkatleri üzerimize çekmeden.. ... daha fazla ZPM'e ulaşamadık.
Su creación requirió demasiada energía y no pudimos conseguir múltiples ZPM sin llamar demasiado la atención.
O olmalı Hotch. Ulaşamadığımız sadece o var.
Es ella, Hotch, es la única que no localizamos.
Quentin 4000 dolara V.I.P.'den masa ayırmış,... tarihin değiştiğini söylemek için,... bir türlü ona ulaşamadım.
Quentin reservó una mesa exclusiva por 4 mil dólares y no puedo ponerme en contacto con él para decirle que el día ha cambiado.
Kimseye ulaşamadım deme.
¿ No has hablado con la gente adecuada?
Kamera daha önceki uygulamaların vücudunda ulaşamadığı yerlere girebilir ve gözleyebilir.
La cámara podría llegar a lugares en el cuerpo de Rebecca que las pruebas anteriores no pudieron comprobar.
Telefonum uluslarası çağrıya kapalı, bu yüzden Vince'e de ulaşamadım.
No tengo llamadas internacionales y no puedo llamar a Vince.
Hyde ile konuştum fakat pek bir şeye ulaşamadım.
Hablé con Hyde, no nos entendimos muy bien.
Bir şeye ulaşamadık.
- No hemos llegado a nada.
Ulaşamadım ona.
No pude contactarla.
Tam da gizli bilgilere erişimi bulunacak bir mevki ama yine de ulaşamadığını çalıp getirmesi için birine ihtiyacı var.
Ése es el tipo de puesto que tendría acceso a información clasificada, pero aún necesitaría a alguien que salga a robar lo que él no puede.
Tayfanın geri kalanına ulaşamadığınıza üzüldüm.
Creo que no podrán llamar al resto de sus amigos.
Yaşam, Güneş ışığının dahi ulaşamadığı okyanus diplerinde var, yerkabuğunun kilometrelerce altındaki nemli çatlaklarda var,
Así que el agua es un líquido excelente para almacenar todos estos químicos. En la Tierra, donde existe el agua líquida sin importar cuán extremo sea el ambiente también reside algún tipo de vida.
Bana ulaşamadığını, snowboard yapmaya gittiğimi söyle.
Escucha, dile que no me encuentras, que estoy haciendo snowboard.
Galaksinin merkezi henüz kimsenin ulaşamadığı büyük bir gizem barındırmaktadır. Artık elimizde röntgen görüntüleri var.
Históricamente, el centro de la galaxia ha sido un misterio impenetrable hasta que desarrollamos la visión por rayos-X.
İşeme noktasına ulaşamadım.
No alcanzaba al mingitorio.
Ancak polis memurları hala net bir sonuca ulaşamadı.
la policía no da el caso por concluido.
- Ulusal Güvenlik'e ulaşamadık.
Diga.
Sizce halk müziği başarmak istediklerine ulaşamadı mı acaba?
¿ Es su opinion que el folk no cumplió con sus metas?
Kuvvetli rüzgâr ve akıntı derinlerde güneş ışığının ulaşamadığı canlıları ve bitkileri yüzeye doğru sürüklüyor.
Fuertes vientos y corrientes hacen ascender a los nutrientes y la vida estalla cuando penetran los rayos del sol.
Şuana kadar hiç kimse o nehre ulaşamadı.
Jamás nadie alcanza el río.
Çağrı cihazına ulaşamadık.
No pudimos contactarte con tu bíper.
Sana ulaşamadık işte...
No logramos encontrarte, así que... Lo siento, amigo.