English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ U ] / Ultimatum

Ultimatum Çeviri İspanyolca

501 parallel translation
Önce, Madame Fanny hepsinin bir haftaya biteceğine dair ciddi bir ültimatom verdi.
Primero Madame Fanny habia dado un ultimatum de que todo debia estar terminado en una semana.
Sasagawa'ya bir meydan okuma mektubu götür.
Envía un ultimatum a Sasagawa.
"Hükümetinize son uyarı."
"El último ultimátum a su gobierno."
"Bize ültimatom verdiler."
"¡ Hemos recibido un ultimátum!"
Ültimatom sevmem bayan Bragg, ama duruma bakacağım.
No me gusta su ultimátum, Srta. Bragg, veré la cuestión.
Şanlı büyükannesinden son emirleri getirmiştir.
Seguramente trae un ultimátum de su ilustre abuela.
Niye ültimatom gönderelim?
Sí. ¿ Por qué enviar un ultimátum?
Böyle bir şeyin devam ettiği bir evde kalmam ve bu son sözüm!
No permaneceré en una casa donde hicieron eso. ¡ Y eso es un ultimátum!
Von Scherbach çıkıp ultimatomunu verene kadar, bizi altı saat öylesine ayakta beklettiler.
Nos tuvieron de pie seis horas hasta que von Scherbach nos dio un ultimátum.
Ültimatom gibi geldi diyebilirim.
Diría que sonó como un ultimátum.
Bu Viktorya Döneminden kalan davranışlarından vazgeçeceksen sakın durma.
¡ Declárale el ultimátum victoriano!
Bayan Plimsoll bir ültimatom yayınladı.
Perdón, Sir Wilfrid. La Srta. Plimsoll emitió un ultimátum.
Bana ültimatom veriyor.
Me dio un ultimátum.
Tercihiniz yapın, Bay Bemis...
¡ Un ultimátum, Sr. Bemis!
Şef, krala ültimatom verdi.
El Cid le ha enviado un ultimátum al rey.
General Mola bir ültimatom verdi : " Kuzeydeki savaşı hemen bitirmeye karar verdim.
El Gral. Mola lanza un ultimátum : " Decidí terminar rápidamente la guerra en el norte.
- Bana ültimatom mu veriyorsun?
- ¿ Estás dándome un ultimátum? - ¡ Sí, maldita sea!
Ve Peppino'nun yanına vardığında ona şu ültimatomu ver :
Y a Peppino Califano, le das un ultimátum :
Yaralılara ve hastalara tıbbi yardım sağlanacaktır.
Se les concede dos horas, para que reflexionen sobre este ultimátum y lo acepten.
Bu sürede teslim olmayanlar bertaraf edilecektir.
El plazo del ultimátum comenzó.
Bir ültimatom verdiler.
Han lanzado un ultimátum.
Neredeyse bir ültimatom verdiniz.
Es casi un ultimátum.
Başkan, Ruslara son bir uyarı verdi.
El Presidente ha dado un ultimátum a los rusos.
- Geri çekilmemiz için ültimatom verdiniz.
- Nos dieron un ultimátum para irnos.
Arabayı bir yere vurmamak tam bir şanstı. Çünkü biraz önce okuduğum Churchill'in ültimatomunu aniden hatırladım ve Mers-el-Kébir'deki şu Fransız tekneleri aklıma geldi. Orada da kasketlerinde küçük kırmızı püskülleri olan denizciler vardı ve başlarına yarın öbür gün ne gelecek diye merak ettim.
Fue pura suerte que no estrellara el coche, porque de repente recordé el ultimátum de Churchill que acababa de leer, y pensé en esos barcos franceses en Mers-el-Kébir, donde había otros marineros, también vistiendo quepis con pompones rojos,
Taarruz sabahı İngiliz ültimatomu Amiral Gensoul'a geldi.
En la mañana del ataque, El Almirante Gensoul recibió el ultimátum inglés.
Ultimatomumuz, saldırı başlamadan önce Washington'a gönderilmeli.
El ultimátum debe llegar a Washington antes del ataque.
" Japonlar bugün Doğu Standart Saati'ne göre öğleden sonra saat 1 itibariyle bir ultimatom gönderdiler.
" Los japoneses han presentado, hoy a la una, hora de la Costa Este, lo que parece un ultimátum.
Ancak Amerikan Radyosu'na göre, Pearl Harbor'a Washington'a verdiğimiz ultimatomdan 55 dakika önce saldırı düzenlemişiz.
Pero según la radio americana, Pearl Harbor fue atacado 55 minutos antes de que nuestro ultimátum fuese entregado en Washington.
- Bana bir ültimatom daha vereceksin.
Me darás un ultimátum.
Bu bir ültimatom mu?
Se trata de un ultimátum?
Bu bir ültimatom mu?
Me estás poniendo un ultimátum?
Eğer öyle ise, sana ültimatomunu ne yapabileceğini söyleyeceğim!
Si es así, te diré lo que puedes hacer con tu ultimátum.
Ya ültimatomumuzu red ederlerse?
¿ Y si no aceptan nuestro ultimátum?
Ültimatom nedir biliyor musun?
¿ Sabes qué es un ultimátum?
Ültimatom bir insanın karşısındaki başka bir insanın hiçbir çaresinin kalmadığını düşünmesidir.
Un ultimátum es cuando una persona piensa que la otra no tiene salida.
- Sana ültimatom veriyorum. - Ültimatom mu?
Te estoy dando un ultimátum.
Ben sadece emr-i vakilerden hoşlanmam. Hepsi bu.
Es que no me agradan los ultimátum.
Ve ABD ültimatomunu düzeltti.
Y Uds. han fijado un ultimátum.
Büyükelçiyle asilerin ültimatomu hakkında konuştunuz mu?
¿ Ha hablado con el Embajador del ultimátum de los sediciosos?
Bay başkan! Ültimatomun süresi 12 saat içinde bitiyor.
Sr. Ministro, el ultimátum vence dentro de unas doce horas.
Şartlara göre...
Según los términos de ese ultimátum,
Bu sabah, Berlin'deki Britanya büyükelçimiz ; Alman birliklerinin saat 11'e kadar Polonya topraklarından çekilmesi ve aksi durumda Britanya'nın savaş ilan edeceğine dair nihai ültimatomu Alman hükümetine iletmiştir.
Esta mañana el Embajador Inglés en Berlín a entregado al Gobierno Alemán un ultimátum, Notificando que si antes de las 11 no se nos comunica, que están preparando la retirada inmediata de las tropas del territorio polaco, consideraremos que nos hallamos en estado de guerra con su gobierno
Savaşın nasıl patladığını hatırlıyorum. Verdiğimiz ultimatomun süresinin geçtiği o saatlerde bakanlar kurulu toplantı salonundaydık.
" Recuerdo que cuando estalló la guerra, nos hallábamos en el salón de reuniones, en el momento que expiraba el ultimátum
Bu bir ültimatom!
Es un ultimátum.
Aşağılık bir ultimatom.
Un vulgar ultimátum.
"Bana ültimatom vermek? Gerçekten işin sonuna geldik!"
"Para mí dar un ultimátum, que realmente es el fin!"
Peki ya ültimatomumuz serbest mi?
¿ Qué paso con nuestro ultimátum?
Ultimatomumuzu Başkan'a iletecekti.
Le iba a entregar nuestro ultimátum al Sr. Presidente.
Komünist bakanların istifasından sonra... Halkın Ordusu dağıldı. Nazi işbirlikçilerini Scobie komutasında, serbest ve silahlı görünce,
Pero cuando hubo el desacuerdo... con el ultimátum para que se disolvieran los rebeldes... la cesión de los ministros de izquierda... los fascistas... los colaboradores de los nazis en libertad... y armados por Scoby... nos sentimos traicionados.
Bunlar şartlarımız ve de son kararımız!
¡ Son nuestra condiciones y es un ultimátum!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]