English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ U ] / Uniforması

Uniforması Çeviri İspanyolca

200 parallel translation
Kanada ordusunu uniformasını lekelyen herkes derhal askeri mahkemeye çıkar.
Cualquiera que desacredita el uniforme canadiense está sujeto al consejo de guerra inmediato.
Ya da kilo mu alıyor, uniforması düğmelerini mi geriyor?
¿ O le ajusta el uniforme, le tiran los botones?
Giy onun Üniformasını! "
¡ Póngase su uniforme! "
Üniformasız neredeyse tanıyamayacaktım seni.
Casi no te reconozco sin el uniforme.
Üniforması Jeeves'den.
Uniforme hecho por Jeeves.
Üniforması var diye işimi alacağını sanıyor.
Cree que tendrá mi puesto sólo por usar uniforme.
Üniformasının içinde sanki çok önemli biriymiş gibi kasılarak dolaşıyor.
Anda pavoneándose con su uniforme, presumiendo.
Üniformasız olmam içime sinmez.
No me sentiría cómodo sin uniforme.
Üniformasında gerçekten bir leke vardı, değil mi?
¿ D-De verdad tenía una mancha en el uniforme?
Üniformasını görmediniz.
Usted no vio ningún uniforme.
Üniforması da nasıl yakışmış!
Y qué guapo está con ese uniforme.
Üniformasıyla bir ayakkabı teki.
Se dejó el uniforme y un zapato.
Üniformasının içinde yakışıklı çocukmuş, değil mi?
Un tipo atractivo en uniforme, ¿ No?
Üniformasını çıkarın.
- Será metralla.
Üniformasız nalları dikmek olmaz.
No se puede ir al curro sin uniforme.
- Çok doğru. - Üniformasını küçük düşürüyor.
Eso mismo, querida.
Üniformasını, elbette.
Un uniforme, por supuesto.
Üniforması var.
Lleva uniforme.
- Üniformasıyla mı?
- ¿ Vestido y todo?
Üniformasız bir firariye işlemez.
No tienen efecto sobre un desertor sin uniforme.
- Hayır. Üniformasız tutuklama yapamayız.
¿ Nos quitamos el uniforme, mi sargento ayudante?
Üniformasız.
- ¿ S ¡ n un ¡ forme?
- Üniformasız mı?
- S ¡, senor.
Üniformasına oynamaya ne dersin? Üzerindeki her şeye?
Me juego su uniforme y todo lo que lleva puesto.
Üniformasını çaldı.
Gracias a él. Robó el uniforme.
Üniformasını çıkardı ve biberonla bir şeyler yaptı.
Ha hecho el strip tease de la niñera... Se ha quitado el uniforme, y lo demás.
Üniformasına bakmaksızın her adam.. ... eşit derecede suçludur, ve eşit bir şekilde cezalandırılacaktır.
Ahora, cada hombre, sin tener en cuenta el uniforme es igualmente culpable, y se castigará igualmente.
- Üniformasını al.
- Tome su uniforme.
Üniformasız daha güzel görünüyorsun.
Te ves mucho mejor sin uniforme.
Üniformasıyla gömülmesi için onu evine götürdüm.
Lo llevé a casa y lo enterraron con su uniforme.
Üniformasız beni tanımazlar.
No me reconocerán sin él.
Üniformasız bir görevli onu durdurmaya çalışanlara dedi ki : "Ben Yüzbaşı Grillo. Bir denetim yapmalıyız!"
" Quien intentó obstruir el paso de ellos, el hombre con uniforme de oficial dijo :'Soy el capitán Grillo, debemos hacer una inspección'".
Biliyor musunuz, o Ulusal Muhafız birliğinde. Üniforması içinde güzel göründüğünü sanıyor.
Él está en la Guardia Nacional y cree que luce bien en uniforme.
Üniforması üzerindeyken öyle yakışıklıydı ki.
Estaba tan guapo con su uniforme.
- Üniforması var mı? |
- ¿ Lleva uniforme?
Bir park bekçisi hatırlıyorum. Üniforması yüzünden biz onu polis zannederdik.
Me acuerdo del vigilante de una plaza... al que confundíamos con un policía, porque su uniforma se parecía mucho al de la policía.
Üniformasıyla oldukça etkileyici.
Le sienta muy bien el uniforme.
- Hey. - Üniformasız kimseyi içeri sokmuyorlar.
No dejan entrar a nadie que no lleve uniforme.
Simon, bildirinin sadece İngiliz Üniforması giyerken yakalanan Boerlar'a uygulandığını sanıyordum.
Simón, he estado pensando sobre la proclamación... que sólo se aplica a bóers pillados vistiendo kaki británico
Üniformasını giy.
Pues ponte el uniforme.
Üniformasının içinde müthiş gözüküyor.
Está guapísimo con el uniforme de gala.
Üniforması içinde sıcaktan ölüyordu.
Se estaba muriendo de calor con ese uniforme.
Üniforması, bir Fransız ordu Mareşaline ait.
Y su uniforme es de un mariscal del ejército francés.
Üniformasını ve silahını üstünde bıraktım.
Se echó al hombro su arma y murió por ti y por este pelotón.
Üniformasının içinde kabarıyor.
Orgulloso con su uniforme.
Üniforması yoktu.
No tenía uniforme.
Üniformasız ama cesaret abidesi.
Sin uniforme pero lleno de valentía.
Üniformasına bakarak hayvanat bahçesinde çalıştığını söyleyebilirim.
Por el uniforme, parece que trabaja en el zoológico.
Üniforması ve uçması dışında sıradan bir insan olabilir.
Excepto por su traje y porque vuela, podría ser un tipo cualquiera.
Üniformasız, koruyucularınızla oynamalıydınız.
Deberian jugar sin uniforme. Deberian jugar en pelotas.
Üniforması hala bende. İstediği zaman geri alabilir.
Una buena comida me relaja, sobre todo tras un dia dificil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]