Ustam Çeviri İspanyolca
449 parallel translation
Yağ satarım, bal satarım, ustam öldü, ben satarım!
Jugada : ¡ Colorín, colorado, por el medio el partido está ganado!
Mekanik ustamıza sözünüzü geçirmelisiniz. Savaş durumu hizmetini gerektiriyor.
Debe convencer a nuestro mecánico de que el estado combatiente necesita sus servicios.
Tepe halkıyla olan savaşı sona erdirmemiz için gereken uçakları bana vermeyen mekanik ustamız hakkında ne düşünüyorsun?
¿ Qué opinas de nuestro mecánico que no me da los aviones para acabar con esta guerra?
Ustam suda daha iyi göründüğümü düşündüğü için tekrar yapmamı istemişti.
Recuerdo que me dijiste que me volviera a tirar para poder estudiar... mi expresión facial.
Amsterdam'in en büyük bankacısı, şimdi burada tatlı ustamız.
El banquero más importante de Ámsterdam es nuestro pastelero.
Aziz ustam, muhteşem bay Berry bile bir dükü asma ayrıcalığına erişememişti.
¡ Ni siquiera mi pobre jefe, el gran Sr. Berry tuvo jamás el privilegio de colgar a un duque!
Ustamızın evine vardık!
¡ Aquí la patrona!
Elektrik ustamız 1 ile 5 yıl arası hapisteymiş!
¡ Nuestro maestro electricista cumpliendo de 1 a 5 años!
Korkarım ki bu masör ustamızın durumunu bütün dünyaya yayacak.
Temo que este masajista ciego hable sobre la condición de nuestro Señor.
Edo'da, ustamızın durumu çok titizce saklı tutulmuştu, hatta kendi muhafızlarından dahi.
En Edo la condición de nuestro Señor ha sido mantenida oculta cuidadosamente, incluso a sus sirvientes.
Ustamız her zaman çok meşguldür.
El sensei está siempre tan ocupado.
Ustamızın ızdırap çekmesine sebep oldun.
Tú causaste una continua angustia en nuestro maestro.
- Ustam.
- Maestro.
Ustam!
¡ Jefe!
Ama ustam!
¡ Pero maestro...!
Seni satranç ustamızın ellerine emanet ediyorum.
Te dejo en manos del maestro.
Bu, ustam tarafından gençlik günlerinde yapılmış.
La hizo mi maestro en su juventud.
Onu ustamın bir yadigarı gibi göreceğim.
Pienso en ella como un legado de mi maestro.
İnsanlar ustamın yapmış olduklarından daha iyi olduklarını söyledi.
La gente dijo que eran incluso mejores que las de mi maestro.
Sonunda ustam beni dışarı attı ve, ailem ve ben dilenciler gibi Tatebayashi'den buraya sürüklendik.
Al final mi maestro me expulsó y mi familia y yo vagabundeamos como mendigos, desde Tatebayashi hasta aquí.
Ustamızın, dövüş sanatları öğretmenini öldürdün.
Asesinaste al maestro de artes marciales de nuestro señor.
Ustamızın isteklerini yerine getiriyoruz!
¡ Llevamos a cabo los deseos de nuestro señor!
Ustam verdi ve öğretti... herşeyi o öğretti bana
Mi maestro me lo dio antes de dirigirme a robar la espada.
İşte Ustam o!
Es mi Maestro.
Ustam, kılıcın sahibinin felakete uğrayacağını söylemişti
Mi maestro me dijo que el poseedor se volvería loco.
Yani dostlarım, ustam Nikola Machiavelli'nin öğüdünü takip ediyorum.
Así que, amigos míos, sigo el consejo de mi maestro, Nicolás Maquiavelo.
Yaşlı ustam Fezziwig'in yanında çalıştığım yıllardan bu yana böylesine güzel bir Noel geçirmemiştim.
no me lo pasaba tan bien en Navidad desde que era aprendiz del Sr. Fezziwig, hace muchos años.
Onu bulup Ustam olmasını isteyeceğim!
Tengo que encontrarla y conseguir que me enseñe.
Ustam.
Mi maestro.
Ustamın sözlerini daima hatırlayacağım.
Siempre recordaré la palabras del maestro
Genç Ustamız müzik dinlemeyi sever. Ve seni ona götürmek istiyoruz.
Nuestro joven maestro adora oír música y quisiéramos llevarla con él.
Sevgili onurlu ustam, Beni yetiştirdiğin için sana çok şey borçluyum.
Querido y honorable maestro, estoy en deuda con usted por criarme.
ama ustamız Chao'ya. ... Demir Avuç'u öğretmeye karar verdi.
pero mi maestro ha decidido enseñar a ese tipo Chao la Palma de Hierro.
Ustamın hatırasına saygısızlık ettim.
He avergonzado la memoria de mi maestro.
Tamamdır. Ustamın izinde yürümeye başlıyorum.
Correcto, seguiré cada uno de ellos.
Ustamın üzerine yemin ederim ki... büyünün karşılığını kendi ruhumla ödüyorum
Juré ante mi maestro que pagaría con mi propia vida.
Sen ustam değilsin, ve ben tüm herşeyi babam olduğun ve kan bağımız olduğu için yaptım.
Tú no mandas a nadie. Eres mi padre y basta. Me da igual.
Bunu en son eski ustamın karşısında hissetmiştim.
La última vez que lo sentí fue en presencia de mi viejo maestro.
Ustamın ismi Li'dir....... şanlı Jing Ying Li!
El apellido de mi Maestro es Li... y su nombre Jing Ying
Belli ki Ustamız göndermiş onu.
Tenía la orden del Maestro de limpiar la suciedad.
Usta, genç ustamız olamaz...
Maestro, mi hijo no...
Hareketlerin benim ustamınkinden farklılar.
Tus ataques parecen diferentes a los de mí maestro.
- Ustam öğretti!
- ¡ Mi maestro me enseño!
Ustam asla sıcak çay içmez.
El maestro nunca bebe té caliente.
Neyse, şimdi seni ustamıza götüreceğim.
Como sea, te llevaré donde nuestro maestro.
Zamansız gelişim için beni bağışla Lordum ve ustam.
Le ruego que perdone mi intromisión, señor y maestro.
Ustam ölecek mi? !
¡ Mi maestro morirá!
Hadi o zaman! Onlar benim ustam değil ki!
¡ Adelante, no son mis maestros!
Ustamı kurtarmalıyız!
¡ Ayúdame a rescatar a mi maestro!
- Kendini ustamız mı sanıyorsun?
¿ Te llamas nuestra maestra?
Ustam...
Maestro...