English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ U ] / Uyandırın

Uyandırın Çeviri İspanyolca

1,054 parallel translation
Uyandırın onu, çocuklar, yoksa yakalanacağız!
Hay que despertarlo.
6.45'de uyandırın.
Llámeme a las 6.45.
Beyefendiyi uyandırın.
Despiértele, vaya.
Uyandırın onu.
Despertadlo.
Beni tam dokuzda uyandırın.
Despiertame a las 9 Hs en punto. Seguro
Uyandırın. Madelia ve Mankato arasındaki her kasabayı uyarması lazım.
- Reanimadle, debe comunicarlo.
Uyandırın salakları.
Levanten a esos desgraciados.
Balık yediklerinde ete el sürmemeye dikkat ederler, eğer sürerlerse koruyucu ruhların öfkesini uyandıracaklardır.
Se abstienen de tocar carne cuando comen pescado porque si no desencadenarían la cólera de los espíritus protectores.
Eminim Dr. Dreyfuss'u da uyandırmışsınızdır. Merak etmeyin.
- Seguro que despertó al Dr. Dreyfuss.
Billboardların değiştirilmesini ya da koyunların geçişini izlerdik. Marketlere gider..... ya da öteki arkadaşları uyandırırdık
Luego nos sentábamos en un banco y oíamos a los borrachos, mirábamos cómo cambiaban la cartelera, o cómo pasaban las ovejas, o corríamos por el mercado...
Kalktığın zaman beni de uyandır.
Cuando te levantes, mañana, despiértame también a mí.
Ona senin hasta olduğunu ve beni uyandırmak için kimse olmadığını mumların hazır olmadığını ve Tawny'nin nalsız olduğunu söyleyeceğim.
Le diré todo sobre ti, estaba enferma y nadie me despertó las velas no estaban listas y Tawny no estaba con las herraduras puestas.
Düşünde genç bir kız görür... ve içini çeker... ve nefesi gece rüzgarını uyandırır.
Sueña con una muchacha... suspira... y la brisa de la noche se mezcla con su aliento.
Skandalların, tartışmaların protesto ve tenkitçi bağırışların ardında heyecan uyandıran fılm gösterime giriyor.
Precedido por un gran rumor de escándalo, polémica, protesta, anatema y exaltación, ha llegado una película sensacional.
Hayır, Gilberte. Kalırsam, yarın kalmamak bende seni terkediyormuşum izlenimi uyandıracak. Yarın da kalırsam birlikte yaşıyor olacağız, yani evli gibi birşey..
No, Gilberte, si me quedo, tendré la impresión de abandonarte... al no quedarme mañana, y si me quedo, mañana seremos una pareja... casi como un matrimonio, y eso va en contra de nuestras convicciones.
Devriye arabası geldiğinde beni uyandırın.
Ahora, como crees que se vea...
Fakat deneyim, o zaman bastırılmaz daha sonra, ergenlikte hatırası cinsel heyecanını uyandırır ahlâken kınanan heyecanı.
Pero la experiencia no se reprime en su momento, solo más tarde, en la adolescencia, el recuerdo despierta su excitación sexual, excitación que la moralidad condena.
Mahkumların maruz kaldıkları deneyler,.. ... belli ki, uygulayıcıları üzerinde müthiş bir merak uyandırıyordu.
Los prisioneros eran sometidos a experimentos aparentemente de gran importancia para quien los llevaba a cabo.
Uyuyan Güzeli uyandırıp, git. Eyalet sınırını geçene kadar da durma.
Además, una película con nuestros talentos sería prohibida en los 50 estados y censurada en el mundo.
Neden beni uyandır madınız?
Lo importante es que no le he contrariado.
Rufio eğer herhangi bir nedenden dolayı unuturlarsa veya saati karıştırırlarsa sen beni uyandırır mısın?
Rufio... Si por lo que sea, se olvidan o no lo hacen a tiempo ¿ me despertarás tú?
Sizin tablolarınız içimde yere diz çöküp dua ederek ağlama isteği uyandırıyor.
Sus pinturas me hacen querer arrodillarme, rezar y llorar.
( Atın sesi Marco'yu uyandırır. )
( El ruido del caballo despierta a Marco. )
Kampı uyandırın. Çarpışmaya hazırlanın.
- Sargento.
O da. Uyandır onu, beyaz adamın kaltağı!
Ése también. ¡ Despiértalo, ramera!
Fennan'ların evinden biri Walliston Santrali'ni arayıp... bu sabah 8.30'da uyandırılmak istemiş.
Desde la casa de los Fennan pidieron a la telefonista... de Walliston un aviso para hoy a las 8 : 30.
Komiser'i uyandırmaya gittiğimde, defalarca mırıldandığını duydum.
Cuando sacudí al Comisario, dijo repetidamente :
Onu benden daha uzun süredir tanıdığın için onu uyandırırken dikkatli olman gerektiğini biliyorsundur çünkü sarhoşluğu gerçekten çok pis.
Como sé que lo conoces desde hace más tiempo que yo, ya sabes que tienes que tener cuidado en cómo despertarlo, porque se vuelve una fiera cuando bebe.
Yangın çıkarsa beni uyandır.
Me despiertas si hay un incendio.
Her zamanki gibi 6 : 20'de uyandın ve kahvaltı yaptın.
¿ R, recuerdas esta mañana?
Kum çiğniyormuş hissi uyandırır ağzınızda.
Agua, por favor.
Uyandırın onları!
¡ Despiértelos!
Hemen uyandırın!
Tras él!
Tüm sanatın işlevi rahatsız edip uyandırmaktır.
La función de todo arte es agitar y despertar.
Seni, 20 yaşındayken donduruyorlar ve 50 yıl sonra uyandırıyorlar ve hâlâ 20 yaşındasın.
Te ponen en una heladera a los 20 años, sales 50 años después, y sigues...
Eskiden kafasını levyeyle kaldırarak uyandırırdım. Ama beyninden çok uzak kalıyordu ve ona ulaşamıyordum.
Antes lo despertaba con un golpe de palanca en la cabeza... pero me di cuenta que quedaba muy lejos del cerebro... y no resultaba.
Bu hayranlık uyandırıcı bir tutum ama siyah bir kadın olmak...
Lo sabemos. Entendemos eso.
İhtiyar adam haşhaşin - afyonkeş - olarak seçtiği gençlerin iksirle derin bir uykuya dalmalarını ve assassin - suikastçı - olmalarını sağlıyordu. Onları bahçeye taşıyarak uyandıklarında cennette olduklarına inandırıyordu.
Ahora, el anciano que hizo que aquellos de sus jóvenes a quienes había elegido para ser sus Hashishin sus asesinos, le fuera dado una poción para provocarles un sueño profundo y ser llevados al jardín así, cuando se despertaban creían que estaban en el paraíso.
Sabaha doğru uyandırırsın onları.
Déjalos dormir hasta que casi amanezca.
Gecenin bir vakti hayalet tarafından uyandırılmanın nesi refahım için?
¡ Que me despierte un espíritu no contribuye mucho a mi bienestar!
Kahvaltı tepsisini odana getirecekler... sen de usulca gelip beni uyandırırsın.
Pediré que lleven la bandeja a tu habitación. Y me despertarás con cuidado.
- eh, saat 11 : 00 den sonra camın kırıldığını ve alarmı duydum ve uyandım
Eran más de las 11 : 00. Oí que rompían el cristal y sonaba la alarma, y desperté.
Kimin kazanacağını görmek merak uyandırıyor.
Será divertido ver quien gana.
Geldiklerinde malları kontrol eder sonra da beni uyandırırsın.
Comprobará la mercancía cuando llegue, y esperará por mi.
Sana müteşekkirim Yüce Tanrım bu sabah mutlu bir şekilde uyandığım için Senin ulu gözetiminde bir uykudan uyandığım için ve huzurlu bir gece bahşettiğin için. Bugün ve her gün sana yalvarıyorum ki küçük kızımı cennetinde barındır ve ona sahip çık engin bilgeliğinle yanına aldığın kızımı Amen.
Gracias, Señor, por haberme permitido pasar... una noche tranquila y haberme despertado... sana y salva, bajo tu amparo... También te suplico que hoy y todos los días... ordenes a tus ángeles que cuiden y protejan a mi pequeña... a la que por tu Divina Providencia llevaste contigo al cielo.
Ayrıca, hattı Belçika sınırına doğru uzatmak ; maliyeti bir yana Belçikalılar'da tecrit edilme hissiyatı da uyandırabilirdi.
Además, extender la Línea Maginot a lo largo de la frontera Belga, resultaría, no solo caro, sino que obligaría a los Belgas a pensar que, en caso de guerra, Francia los abandonaría
Sanırım gidip Salome'yi uyandıracağım, o güzel orospuyu. Ne kadın ama.
Igual voy a despertar a Salomé, esa hermosa puta.
Hayır, onu uyandırmayacaksın.
No, no lo despertarás.
Hayır! Davanızı ve tüm o diğer şeyleri biliyorum. Ama onu uyandırmayacaksın!
Sé lo que es la causa y todo eso. ¡ Pero no lo despertarás!
"uykudan uyandığında bu can sıkıcı performansı izlemek yerine " zamanını uyuyarak değerlendirmenin " " canlandırıcı etkisini yaşadı. "
"un sueño profundo del que se despertó fresco y aliviado al saber que se le había evitado el suplicio de presenciar al viejo ídolo de la matinée con sus alaridos y aspavientos".
Beyefendi uyandırılmasını istemiyor.
Él no quiere que la despierten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]