Uyanmadı Çeviri İspanyolca
345 parallel translation
Henüz uyanmadım.
No estoy despierta.
- Uyanmadım zaten.
No estoy despierto del todo.
Bardakları doldurma. Daha uyanmadı.
Guárdele a Marie, aún duerme.
Ve bir sabah uyanmadı.
Y una mañana, no se despertó más. Se ocupó incluso el alcalde.
Hayırdır. Amcam hala uyanmadı mı?
Dios mío. ¿ Aún no se ha despertado?
Çektiğiniz bunca acıdan uyanmadınız mı?
¿ Y no despertasteis de tan cruel agonía? No, no.
Gece boyunca uyanmadın mı veya bir ses işitmedin mi, bir kurşun sesi?
¿ No se despertó por Ia noche? ¿ No oyó un disparo?
Ayağım sınıfta uyuyakaldı. Bir türlü uyanmadı.
Se me durmió un pie en la clase.
Henry, onlara uyanmadığınızı söylemiş ama uyanmanızı beklemelerinin sorun olmayacağını söylemişler.
Henry les dijo que no estaba, pero dijeron que esperarían.
- Sadece bir sabah uyanmadı işte.
- Una mañana no se despertó.
Eşin uyanmadı mı yani?
Y su mujer no se ha despertado?
Saat sabahın sekizi! Beyefendi henüz uyanmadı!
Son las ocho, el señor duerme.
Uyanmadı.
Ya no se despertó.
- Henri henüz uyanmadı mı?
- ¿ Henri no ha bajado aún?
- Henri uyanmadı mı hala?
¿ Henri no se ha levantado?
Babanız daha uyanmadı mı?
¿ Aún no Se ha levantado tu padre?
Ben de ona bakıyorum, ve merakım da uyanmadı değil tabii.
Lo observo curiosamente contenta.
- Henüz uyanmadı.
Todavía no.
Hiç uyanmadı mı?
Nunca despertó.
Hiç uyanmadı.
No se despertó ni una sola vez.
- Hala uyanmadı mı?
- ¿ Se levantó?
Goebbels konuştuğunda bile uyanmadı.
Y no se despertaba mientras Goebbels lanzaba discursos.
Gidip uyanıp uyanmadığına bakacağım.
Voy a escuchar, a Io mejor se despertó.
Bir zamanlar bir kedimiz vardı. Bir gün uyudu, bir daha da uyanmadı.
Una vez tuvimos una gata que se durmio y nunca se desperto.
Daha uyanmadın mı? Ölümü arıyorsun, çocuk
Estás buscando morir, chico.
Nitekim uyanmadı.
Eso le ha pasado.
öğlene kadar uyanmadı.
Se ha despertado a mediodía.
Evet var eğer bu sabah Rusya'da uyanmadıysam.
Si necesita al menos que haya despertado en Rusia esta mañana.
Ya da Nina halanın babam uyanmadı diye penceresine bahçe hortumunu dayayıp yatağını yüzdürdüğü Lahore'daki evi.
O la casa en Lahore cuando tía Nina puso la manguera del jardín en la ventana del dormitorio de Papá porque no quería levantarse y la cama de Papá empezó a flotar.
- Uyuyordu, uyanmadı.
- Estoy bien. Tengo todo.
Uyanmadı. Onu sarstım.
Intenté cuidarlo.
Gündüz kuşlarının uyanmadığı gece kuşlarının da uykuya daldığı bir an.
Las aves diurnas aún no están despiertas y las aves nocturnas ya están durmiendo.
Hâlâ rüya görüyorsun. Uyanmadın.
Ni lo pienses.
Bir daha uyanmadı.
Nunca más se despertó.
Ruhu henüz uyanmadı.
Ten paciencia. Su alma no ha despertado todavía.
Bu sabah hiç uyanmadım.
Nunca desperté.
Burada şey diyor Bayan von Bulow'un uyanmadığını fark ettiğinizde, ne yaptınız?
Aquí dice... ¿ Qué hizo cuando se dio cuenta de que la Sra. Von Bulow no se había levantado?
Hiç uyanmadı.
Nunca se levantó.
Bende de uyanmadı.
A mí tampoco.
- Hayır. Bende de uyanmadı.
- A mí tampoco.
Uyanmadı.
No se despertó.
Sonra bir gün yatmaya gitti ve bir daha uyanmadı.
Y luego se quedó dormido... y ya no despertó.
Hayır uyanmadım.
No, no lo estoy.
Uyanmadıkları için şansları varmış.
Tuvieron la suerte de no despertarse.
Hatta daha uyanmadım bile.
Ni siquiera estoy despierta.
Hala uyanmadı mı?
¿ Todavía no se despierta?
Bay Wilson daha uyanmadı mı?
¿ Ya se levantó el Sr. Wilson?
Sonra onu bir hastaneye yatırdım ve bir daha uyanmadı.
Después le mandé al hospital y ya no volvió a despertar.
- Henüz uyanmadım.
- Aún no estoy despierta.
Yok, uyanmadı.
No, no la he despertado.
Bu yüzden uyanmadınız mı?
Hasta que despertaron.