English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ U ] / Uzanın

Uzanın Çeviri İspanyolca

1,186 parallel translation
Eğer bu tarafa gelebilirseniz... ve şuraya oturursanız yüzünüz bu tarafa bakacak şekilde uzanın Iütfen.
Venga por este lado, acuéstese, los pies hacia allá y no mueva la cabeza.
- En iyisi uzanın.
Lo mejor sería que se acostara.
Uzanın, lütfen.
Bueno, Jennifer.
Uzanın ve İsa'ya dokunun!
¡ Extiendan sus brazos a Jesús!
Uzanın ona.
Sáquelo.
Uzanın biraz.
Recuéstese y descanse.
Yanına uzanın biraz.
Recuéstese y ya. Quédese con él.
Yere uzanın.
Acuéstese aquí y relájese. ¡ Loris!
Sadece küvete uzanın, lütfen Mr. Lightbody.
- Solo reclínese en el baño, Sr. Lightbody.
Şimdi kısa süreliğine sırtüstü uzanın lütfen.
Ahora recuéstese en la cama, por favor.
Uzanın.
- ¡ Acuéstese!
Oturun. Geri uzanın.
Recuéstese.
- Uzanın.
- Recuéstate.
Al... hayatını sürdürmek için uzanıyor zaten
Al.. Ella es el sustento.
30 yaşında olsaydın bile sinir zedelenmeleri yüzünden iyileşmen uzun zaman alırdı.Uzan.
Aunque tuvieses 30 años, hay daños nerviosos importantes. Tardarás mucho en mejorar. Recuéstate.
Şey... tüm o geceler boyunca kuştüyü yatağımda uzanırken seni hayal ettiğimi söylesem umarım bana kızmazsın.
. Tú me perdonarás si te digo que todas las noches soñaba contigo en esa cama de plumas.
Bu kadar çok spor yapma. Kahvaltı edip uzan. Günaydın Amerika'yı seyret.
No hagas tanto ejercicio, desayuna en la cama, mira la tele por la mañana.
Makas, tam tali rayın başladığı yerden Clayton... yani Shonash Uçurumu'na dek 5 kilometre uzanır.
Hay un cambio de carril en el desvío hacia la Barranca Clayton...
Nehrin yukarısında dünyadaki durmaksızın en büyük yağmur ormanı uzanır.
Rio arriba, los daños en el bosque tropical continúan creciendo en el mundo.
Uzanıp vinci kaldırdım Ernesto kadını oradan çekti doktorlar da bacağını kurtardı!
Me agacho, levanto la grúa y Ernesto consigue sacarla de debajo. Los doctores le salvaron las piernas.
Tabi uzanıp tutmaya cesaret edecek olanın.
Cualquiera que tenga coraie para estirar la mano y agarrarlo.
"Görür dağların cennete uzanışını, dalgaların birbirini kucaklayışını,"
Ve las montañas besar el cielo Y las olas abrazarse
"Görür dağların cennete uzanışını ve dalgaların birbirini kucaklayışını."
Ve como las montañas besan el cielo, y las olas se abrazan.
Dağların cennete uzanışı.
" Las montañas se besan.
Görür dağların cennete uzanışını, dalgaların birbirini kucaklayışını,...
Veo las montañas besar al cielo Y a las olas abrazarse unas a otras
Uzun gölgeler çimenler boyu uzanıyordu ve yapraklar yukarıdan, altın sarısı ışıltılarını damlatıyordu.
Largas sombras se tendían sobre el césped y desde lo alto los hojas soltaban sus gotas centellantes de luz azul-verde.
- Üzerine uzanır mısın?
- Podrías acostarte sobre eso?
Orada öylece uzanıp tadını çıkartmak istedim.
Solo quería quedarme ahí tranquilamente y disfrutarlo.
Kurtar beni Peg. Yoksa bu kadının bıyıkları bir ahtapot gibi uzanıp beni boğabilir.
Salve a mí, Peg, antes de los cabellos de su labio salten y me estrangulen como un pulpo poderoso.
Varner'ın sabıka kaydı 5 yıl öncesine kadar uzanıyor.
- Que hablé a la Central. Y resulta que Varner tiene un historial criminal de cinco años.
Şimdilik sadece ikimiz varız, yani uzanıp bir fırsatını kollayacağız.
En este momento sólo hay 2 de nosotros, así que tenemos que echarnos atrás y esperar una apertura.
Sen uzan, bırak işi onlar yapsın.
Echate ahí y deja que ellos trabajen.
Yüzüstü uzanırsın.
Entonces, échate.
Canavarın hikayesi Uzun zaman öncesine kadar uzanır... Daha biz beysbol oynamaya başlamamışken.
La leyenda de la bestia es muy, muy antigua antes de que ninguno de nosotros pudiera levantar un bate.
Bacağını göster bana. Yere uzan göt oğlanı!
Muéstrame tus pies ¡ Acuéstate al ras del suelo!
Masaya uzanıp külotunu çıkardın.
Te escondiste bajo la mesa.
Hallowen ve Noel gibi, 1 Nisan`ın kökleri de Paganların ( putperest ) rituellerine kadar uzanıyor.
Como Halloween y Navidad, el día de los Inocentes tiene su origen en las fiestas paganas.
Erebus dağının arkasında ise uzun Trans-Antarktik sıradağları uzanır.
Bajo el Monte Erebus las montañas trans-Antárticas se disponen en una larga y estrecha banda.
Kuru vadilerin yukarısında Trans-Antarktik dağlarının durdurduğu kıta buzulu uzanır.
Sobre los valles secos escudados por las montañas trans-antárticas se extiende la capa de hielo.
Bu, Reich'ın en üst kademesine kadar uzanıyor. Heydrich'e kadar.
Esto llega a lo más alto del Reich, hasta el propio Heydrich.
... yastığa doğru uzanın.
And I'm not ashamed to say the roar of guns and cannons almost made me cry
Bir bakmışsın şurada ayakta duruyor bir dakika sonra bir bakarsın odanın ta diğer ucunda yerde uzanıyor.
En un momento dado estaba allí... y al momento siguiente estaba en el otro extremo de la habitación, sentada en el suelo.
Atalarınıza uzanıyorsunuz ve onları bedeninize çekiyorsunuz!
Están buscando todas las lineas ancestrales y las bajan dentro de sus cuerpos.
Bazılarınızın sanki kelebek filan yakalamaya uzanıyormuş gibi hali var.
Algunos parecen que buscan mariposas o algo.
Bu işe gönüllü olanların oluşturduğu kuyruk 12. güverteye kadar uzanıyor.
Hay voluntarios haciendo cola.
Tek yapacağın uzanıp ıkınmak.
Recuéstese y empuje.
Katlanışını izle, ellerin üzerinde, yarım dönüş devasal bir bacak açış, başka bir el üzerinde duruş tatlı bir uzanış, ters salto.
Mira la contracción. Parada de manos, media vuelta Gigante invertido, otra parada de manos buena suspensión, vuelta atrás.
... dünyadaki en uzun ve en korumasız sınır. Atlantik okyanusundan diğer okyanusa kadar uzanıyor.
La frontera sin proteger más larga del mundo, que se extiende desde el Océano Atlántico hasta el otro.
Gecenin karanlığında uyuyamadığımda ve tenim seni düşünüp titrediğinde... yatağa uzanıyor... o ağırlığının bedenime yaptığı baskıyı... ve içime girişini hissediyorum.
Tarde en la noche... cuando no puedo dormir y mi piel se estremece al pensar en tí, me acuesto en la cama y siento la presión de tu cuerpo contra el mío, penetrándome.
Yani sokağa bir seksen uzanırsın. Anladın mı?
Te mato, ¿ me entiendes?
Düz mü uzanıyor yoksa toprağın dışında bir yere mi koyulmuş?
¿ Está apoyada sobre la tierra o sobresale de ella?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]