Uzatmayalım Çeviri İspanyolca
137 parallel translation
Fazla uzatmayalım. Vakit nakittir, malum.
Seamos rápidos, el tiempo es oro.
Lafı uzatmayalım.
A mí no me das gato por liebre.
Arazin herkesinki gibi. Konuyu uzatmayalım.
Su tierra no es diferente de las demás.
Neyse, uzatmayalım.
No entremos en detalles.
Fazla uzatmayalım, Elliot.
No lo alarguemos, Elliot.
Baba, uzatmayalım.
Padre, ya lo sé.
Bu meseleyi hiç uzatmayalım.
No es preciso discutir.
Çünkü hâlâ kızgınsan eğer, bence bu işi uzatmayalım.
- No. Porque si sigues enfadada, mejor lo dejamos.
- Bak, uzatmayalım bunu.
- Vamos a dejarlo en familia.
Uzatmayalım. Siz geliyor musunuz?
Yo me largo. ¿ Vosotros venís o no?
Roger, lütfen bu işi daha fazla uzatmayalım.
Roger, por favor, no prolongues más esto.
- Uzatmayalım.
- Empecemos de una vez.
Lafı uzatmayalım gayrı. Ben suyumu vermem arkadaş!
No alarguemos esto más, no vais a tener mi agua.
İşimizi uzatmayalım.
Estallaremos con ellas.
# Duygularımı ön plana çıkarmayacağım daha # # Gel hatrımız için Uzatmayalım daha fazla #
Dejemos de un lado el corazón evitemos los amores de lenta agonía
- Uzatmayalım. İlerleyelim arkadaşlar.
Así, adelante, amigos.
Pekala, aileden biri öldüğüne göre bunu daha fazla uzatmayalım.
Estâ bien. Una muerte en Ia familia,... Io dejaremos así.
Bu durumu daha fazla gereksiz uzatmayalım.
Pero intentemos no alargar inútilmente la cosa.
Sözü fazla uzatmayalım.
No jugaremos a las adivinanzas.
Dinle, bu yanımızdayken çok uzatmayalım, çünkü bu herif haftadır.
Mira, con él nunca es demasiado porque está enfermo.
Fazla uzatmayalım işte karşınızda Johnny.!
Así que sin más dilación... ¡ aquí está el pito!
Vedalaşmayı uzatmayalım, olur mu?
Al rollo, ¿ vale? Dame un beso.
Uzatmayalım, gösteri başlasın.
Rayalo, adelante.
Lafı uzatmayalım.
Dejemos los rodeos. ¿ Quién lo hizo?
Arayı uzatmayalım.
No dejes de venir.
Uzatmayalım, ki asıl rezalet burası, sonunda yedek lastiği çıkardım ama sarkık, büzüşmüş bir şeyle karşılaştım.
Así que al fin, físicamente destrozado, consigo poner la de recambio, y compruebo que está deshinchada.
Uzatmayalım. - Konu da bu zaten.
Exacto.
Uzatmayalım.
Sé un pendejo.
Bizler meşgul insanlarız, o yüzden bunu uzatmayalım, tamam mı?
Somos hombres ocupados, Podriamos hacer esto corto?
- Öyleyse bu meseleyi fazla uzatmayalım.
- ¿ No hablaremos más de ello?
* Sikilip duruyor işte, uzatmayalım.
No, tan sólo se hace besar. Punto.
Lafı uzatmayalım. Pekala.
Directa al grano, ¿ eh?
Peki, uzatmayalım.
- Yo no diria tanto.
Bunu daha fazla uzatmayalım.
No me obligue a tomar represalias.
Uzatmayalım, çaresiz evlendik ötekiyle.
No había nada que hacer. Yo estaba casado con otra.
Uzatmayalım, Zagor'a müebbet verdiler.
Zagor tuvo la perpetua.
Uzatmayalım.
Dejemos el tema.
- Uzatmayalım.
¡ Quiere dejarlo ya!
Bizim uzatmadığımız bu gerçekten zor anı dahada uzatmayalım.
Ah... Buenas noches, abuela. Un buen chico ese Clifford Elliot.
Daha fazla uzatmayalım.
Si quieres jugar, vamos directo al grano.
Artık uzatmayalım, tamam mı?
Dejémoslo por hoy, ¿ sí?
Herb, lafı uzatmayalım, sadede gelelim.
Herb, vayamos directo al grano.
Biliyor musun ben de "Lafı uzatmayalım, sadede gelelim" diye bitirecektim.
Ves, yo iba a cerrar con "ir directo al grano."
- Eğer yanlış yaparsan hep kötü hissedersin. - Uzatmayalım.
- Si lo haces todo mal te sentirás mal.
Daha fazla uzatmayalım şu işi.
Niños, iré directo al grano.
Umarız üçümüze de celp gönderirsin. Lafı uzatmayalım.
Las demandas no nos asustan, así que no intente intimidarnos.
Bunu uzatmayalım.
No prologuemos esto
İçeri girmeme müsaade etmezler bu işi fazla uzatmayalım.
Pero no le demos tanta importancia.
Pekâlâ, uzatmayalım.
- Me alegra estar aquí. Bien, no perdamos el foco.
Arayı uzatmayalım.
Nos llamamos.
Arayı uzatmayalım.
Hasta la vista.