Uçan Çeviri İspanyolca
3,701 parallel translation
Uçan bir tanrı...
Un Dios volador...
Şanslı ördekler ya da uçan balıklar ya da onun gibi bir şey ha?
Lucky patos o peces voladores o algo así, ¿ no?
Uçan başka bir şeyi izliyordu.
Estaba mirando otra clase de objeto volador.
Uçan bir arabası vardı, ona arabasından dolayı saygı duysam da Kato inanılmaz olandı.
Tenía un coche con mosca, Le voy a dar apoyos para el coche, Kato, pero fue increíble.
Yüksekten uçan Oklar bir anda yere çakılıveriyorlar.
Las Flechas que vuelan alto cayeron rápidamente a tierra.
Ya da uçan arabası ve jeti olan gizli bir ajan gibi.
O que es un agente secreto, y él tiene un coche volador y muchas cosas que empaquetar.
Biliyorum uçan bir arabam yok, ama... senin hayatının bir parçası olmak isterdim.
Sé que no tengo un coche volador ni nada de eso, pero... de verdad me gustaría ser parte de tu vida.
Belki de doldurmamışımdır çünkü uçan bir dürüm bana çarptı.
Pero quizá no lo hice, porque fui atacada con comida mexicana voladora.
dediklerini düşünüyorum Romanya'daki tüm uçan vampirleri.
Que hay murciélagos vampiros de nuestro tamaño, volando por Bucarest, desangrando la ciudad.
Onda ve tüm havaya uçan mahkûmlarda.
Ella y todas las víctimas de la explosión.
Görüntüler dün insansız uçan bir uçaktan alındı.
Video de un dron sin armas, uno de los nuestros, tomado ayer.
Kendisi uçan tehlike.
Hay riesgo de fuga.
Uçan göz.
El ojo volador.
- Dev, uçan türden.
- De los gigantes que flotan.
Yoksa yine mi yanlış bir gizli dünya barışını koruma birliğinin uçan ana merkezine atladım?
¿ He subido al cuartel general equivocado del destacamento secreto especial para la paz mundial otra vez?
Göremediği zaman, bir uçan tekme çakarım.
Cuando él está ciego, use un Kick Flip con barrido de la pierna.
Uçan iskambil kartı başka şey, bu teknoloji çok başka bir şey.
Cartas voladoras son una cosa, pero esto?
Uçan Kız beş gündür kayıp.
Fly Girl lleva desaparecida cinco días.
- Dün mayının üzerinden geçip havaya uçan askeri araç olayını duydun mu?
¿ Sabes que un bomba casera hizo volcar - a un convoy ayer? - Sí, Sargento.
Kapana doğru uçan bir kanaryayı izlemek gibi.
Es como ver a un canario dirigiéndose a una trampa.
Uçan maymunlar geliyor.
Los monos voladores se aproximan.
- Uçan İnek diye bir arkadaşım var.
- Mi amigo, Flying Crow... - ¿ Sí?
Ben uçan her uçaktan bir paraşütle atlarım.
Salto en paracaídas desde cualquier avión.
New Mexico üzerinde uçan bir uçak görüyorsunuz.
Es un avión que vuela sobre Nuevo México.
Tinkerbell Şirketi'ni arayıp, uçan bir cismin uydularına çarptığını mı soracağız?
¿ Vamos a llamar a la compañía Tinkerbell y preguntarles si un platillo volador golpeó su satélite?
Uçan Graysonlar!
¡ Los Grayson Voladores!
Eski Uçan Grayson günlerinden hani?
, ¿ De tus viejos días de "Flying Grayson"?
Bu ne demek, Martha uçan fareler grubuna mı üye?
¿ Qué quiere decir "Martha es miembro del grupo de ratas voladoras"
Prens Wu, bir tahliye çalışması yürütürken Asami ve Varrick ise uçan meka-giysiler üretmektedir.
El Príncipe Wu dirige la evacuación mientras Asami y Varrick crean meca-trajes voladores.
Üstümüzde bir uçan bizon var.
Hay un bisonte volador adelante.
Uçan sihirli ayakkabılar!
¡ Zapatos mágicos voladores!
Bunu gelecekte izliyorsanız, uçan telefon kaykaylarınızı çıkartın ve düşünün.
Bien, si están viendo esto en el futuro, bajen de sus móviles-motos voladores y piensen.
Bana doğru uçan toplar ve çubuklar olmadan.
Algo sin bolas o palos volando hacia mí.
Uçan flok yelkeni!
-... ese timbre a menos que... - Foque volador.
Uçan flok yelkeni doğru!
Foque volador es correcto para los Einsteins.
uçan çoçuk hayatta kalabilecek misin?
¿ Sobrevivirás a eso, piloto?
Bu sizi şaşırtabilir. onlar önceden kitleler halinde uçan röleler sayesinde galaksiler arası yolculuk yapıyolar.
No debería sorprenderle. Después de todo, los proteanos desaparecieron, pero los relés de masas aún siguen funcionando y nos permiten los viajes intergalácticos.
ama uçan bir röle yapmak oldukça basit bir iş...
Es cierto, aunque el funcionamiento de un relé es más sencillo...
Onlar hakkında bildiğimiz uçan ve insanları felç yapma özelliğine sahip bir sürügen... olması bir yana insansı akıllara sahip ve gemilerinin olduğunu mu söyleyeceğiz.
Parece que sabían algo sobre los bichos y sus picaduras paralizantes, pero no hay nada sobre estos humanoides o sobre su nave en los archivos.
Bu hovercraft tam bir uçan canavar.
Esa es la bestia de la libración aerodeslizador.
- Suda uçan.
- Vuelo de agua. - Mm-hmm.
Buna karşılık başkente doğru uçan bir kuşumuz var.
En respuesta, nosotros tenemos un misil en vuelo hacia Washington.
Hayır, "uçan adam" *
No, "chico volador".
LKarım beni terkettiğinde öldürücü uçan bir dinozor yapmam gibi, ya da Earnie'nin benim emeklilik partime gelmediğinde 80 tonluk bir utanç robotu yapıp tüm şehir merkezini patlattığımda olduğu gibi!
Como cuando mi esposa me dejó y yo cree a un pterodáctilo-tron, homicida o cuando mi amigo Ernie no vino a mi fiesta de retiro y construi un pena-bot de 80 toneladas que exploto el centro de la ciudad!
Hadi.. acele edin, yakalamamız gereken uçan bir sal var.
Vamos, muevansen. Listo, debemos tomar un vuelo.
Uzak kafesten uçan kalbin şahini..
El halcon del corazon, se escapo de su jaula.
Uzak kafesten uçan kalbin şahini.. Kendi kendine aşık..
Me amo a mi misma.
Garip. Sahte ölümler, suya uçan araba...
Muertes fingidas, auto en el agua...
Gökte uçan bir balon mu?
¿ Un globo quedándose sin aire?
- Siyah kedileri ve uçan süpürgeleri olanlardan değil.
- No de las que tienen gatos negros y escobas voladoras.
Uçan parça olmayı tercih ederdim.
Yo prefiero ser el platillo volandor.