Vadi Çeviri İspanyolca
879 parallel translation
{ \ 1c00FFFF } Çabuk, acele! Vaad edilen vadi sizi çağırıyor.
Rápido, el valle prometido nos llama.
Ve o dağların arasında muazzam bir vadi uzanıyor.
Y entre las cordilleras hay un valle magnífico.
Karşıdaki beyaz büyük dağı görüyorsunuz hemen eteklerinde size bahsettiğim vadi uzanıyor.
Más adelante están las grandes montañas blancas... y ahí abajo está el valle del que les hablé.
Hepiniz iyisiniz ve artık yerleştiniz. artık bu vadi bana fazla medeni gelmeye başladı.
Ahora ya están bien asentados aquí. Este valle se ha vuelto demasiado civilizado para mí.
Bu vadi, Las Hurdes'in önemli köylerinde vaaz veren hıristiyan Carmelita keşişleri tarafından dört asırdır mesken edinilmiştir.
Este valle estuvo habitado durante 4 siglos por unos monjes, los carmelitas, que predicaron la religión cristiana entre los pueblos más importantes de Las Hurdes.
İki kez vadi dışına çıkıp kılavuzlara rüşvet verdi. Benim için!
Ha ido dos veces a la meseta a sobornar a los porteadores. ¡ Por mí!
Biz ekselanslarından yerlilerle ticaretin yasaklanmasını ricaya geldik, ve vadi için askeri koruma istiyoruz.
Hemos venido a pedirle que prohíba el comercio con los indios.
- Dur. Geri dönün. - Vadi kapalı.
¡ El valle está cerrado, den la vuelta!
Durun, Vadi kapalı.Geri dönün.
¡ Den la vuelta! El valle está cerrado.
Benim James Smith veya herhangi bir Vadi sakiniyle sorunum yok.
Nos prestará su ayuda para descubrir y apresar a quien esté involucrado.
Vadi'de, ağaçların altından akan akarsuda balık tutuyorsun.
Pescando en el río... que corre por el valle arbolado.
Biri bir şarkı başlatırdı ve vadi seslerin yankısıyla dolardı.
Si alguien rompía a cantar, el valle resonaba con el sonido de muchas voces.
- Bunun anlamı... Vadi'den bir şey eksildi ve yeri bir daha asla dolmayacak.
Significa que... el valle ha perdido algo que nunca podrá reemplazar.
Idris, Owen Vadi'deki herkesi toplayın.
Idris, Owen, todos vosotros. Llamad a los de los valles de los alrededores.
"Sevgili Angharad, Vadi'den ayrılıyorum..."
Mi querida Angharad : Abandono el valle y...
Zorlukların gölgesi altındaki vadi.
"El valle de la adversidad".
Nehrin karşısında orkidelerle dolu bir vadi var.
Hay un valle repleto de orquídeas al otro lado del río.
Hangi vadi Charlie? Oraya nasıl gittin?
¿ Cómo se llega a ese arroyo?
Kayak merkezlerinin isimleri "Vadi" oluyor, Güneş Vadisi gibi.
Las estaciones de esquí se llaman valles, como Sun Valley.
Eğer hangilerinin açık olduğunu biliyorsan... daha kuzeyde bir sürü vadi var.
Al norte hay muchos desfiladeros y arroyos... si sabes cuáles están abiertos.
Vadi tabanındaki gölgemi görünce... altının anahtarının bu pencere olduğunu anladım.
Y cuando vi mi sombra en el fondo del valle, supe que esa ventana era la llave hacia el oro.
Korunaklı bir vadi, yeşil bir otlak.
Un valle resguardado, buenos pastos verdes.
Sanırım bu vadi sana çok şey ifade ediyor.
Supongo que este valle significa mucho para usted.
Kane, sen ve adamların bayırın tepesinde vadi sürüsüyle beraber onlarla buluşacaksınız.
Kane, tú y tus hombres reuníos con ellos al pie de la colina con la manada del valle.
Vadi boyunca bakarlar ve atlarından inerler... General Robert E. Lee'nin Traveller adındaki gri atıda oradaydı.
Antes de partir, el General Lee preparaba a su caballo gris. Se llamaba Viajero.
Sonra vadi boyunca tekrar baktı
Después volvió a mirar el valle.
Aklımdaki vadi gibi.
Como un valle que tengo en mente.
- "Vadi."
- "Valley" ( Valle ).
Toprağı verimli olan bir vadi bulacağız.
Encontraremos un valle con tierra fértil.
Sol tarafta küçük bir vadi var, sonunda da şelale var.
Hay un paso estrecho a la izquierda y una cascada al final.
Size söz veriyorum çobanın flütünden.. .. tüm vadi boyunca melodi yayılacak.
Prometo que la flauta del pastor expandirá todas estas melodías en el valle.
Burası büyük bir vadi.
Éste es un valle extenso.
Eğer benim için olmazsa, vadi de olmaz, depo da olmaz.
De no ser por mí, no habría ningún valle, no habría ningún rebaño.
Sanırım vadi boyunca ilerleyeceğiz.
Creo que nosotros iremos por el valle.
Japonya tüm radyoaktivitenin içinde toplandığı bir tür vadi.
Japón está en una especie de valle, a donde fluye toda la radioactividad.
Vadi meselesini onun için hallettikten sonra, daha önce yaptığı gibi beni kovacaktır.
En cuanto le despeje el valle, me echará como ya hizo una vez.
Parrish bu kadar inatçı olmasaydı vadi senin olacaktı.
Si Parrish no fuera tan terco, el valle ya sería tuyo.
Vadi için sana söz verdim.
Te prometí el valle.
Buradan üç gün, seçimimizi Powder Nehrinin dönemecinde sakin bir vadi, veya... yüksek bir yerde... yapabilirdik.
Tres días más y podríamos haber escogido, bien o junto al río Powder... en un valle tranquilo... o en una colina.
Vadi`deki katiller bundan zevk alacak.
Me hace apreciar a los asesinos del oeste
Biliyordum zaten. Bu vadi ve kalenin havadaki dalgaları toplayıp büyük bir anten görevi yapacağını biliyordum.
Lo sabía, el valle y el castillo forman como un gran plato que recoge las ondas del espacio.
Volkanik sıcaklık şu tepelerdeki buzun erimesine ve bu vadi üzerindeki bulutların oluşmasına sebep oluyor.
El aumento de calor volcánico derrite el hielo en la cima de esos acantilados... y lo convierte en las nubes que se ciernen sobre este valle.
Tahminime göre bu vadi hâlâ Mezozoik çağda.
Es mi suposición que este valle se halla aún en la era Mesozoica.
Tüm vadi benim.
Todo el valle el mío.
Tony burada büyük bir vadi işlettiğinizi söyledi.
Tony dice que llevan un gran valle.
Vadi eve ne kadar uzak?
- ¿ Me lo prohíbes?
Vadi kapalı, geri dönün. - Dur. Vadi kapalı.
¡ Den la vuelta!
Vadi kapalı.Geri dönün.
¡ Den la vuelta!
Başka bir tepe, büyük vadi, beşinci şehir.
'Gran valle.'
Vadi çevrildi.
El barranco está rodeado.
Mesela bu vadi.
Como en este valle.