Varmış Çeviri İspanyolca
32,370 parallel translation
Fakat yakın zamanda aynı ölüm sebebiyle gelen bir genç kadın daha varmış.
Aunque tiene otra joven que ha entrado recientemente... misma causa de la muerte.
İstersen sihirli yatırımcılar kitabımızda sırada kim varmış bakalım.
Oye, ¿ sabes qué? Veamos quién es el siguiente en nuestro libro mágico de inversores, ¿ quieres?
Kurbanınızın bir ya da daha fazla çocuğu varmış.
Su víctima tuvo uno o más hijos.
Hocalarımdan biri dedi ki, kaset kirli olduğu için olabilirmiş ve sizin temizlemek için kullandığınız bir yöntem varmış.
Sí, pero uno de mis profesores dice que es sólo porque la cinta está sucio y que ustedes tienen un proceso que se utiliza para limpiar todo.
Adamın çok yüksek maaşlı bir işi varmış, onu uyuşturucudan uzak tutması için biri işe alınmış ve yine de aşırı dozdan mı ölmüş?
Bien, el chico tenía un muy buen trabajo, Alguien contratado para mantenerlo libre de drogas, ¿ Y aun así murió de una sobredosis?
Çocuğun oksikodon ve eroin kullandığına dair söylentiler varmış.
Bueno, hubo rumores de que el chico - abusó de oxicodona y heroína.
Mike, etrafa bir sorsana Dwight Darnell'in silahına kimlerin erişimi varmış?
Gracias. Mike, ¿ Por qué no miras alrededor para ver quien tenía acceso al arma de Dwight Darnell?
- Simms'in adliyedeki kâtiplerden biriyle ilişkisi varmış.
Simms estaba teniendo un romance con otro empleado de la corte.
Memur Simms'in üç tane kullan-at telefonu varmış ve birini birkaç kez Ava Jarris'i aramak için kullanmış. Kadın benim evlatlık çocuk Mark'la birlikte Tanık Koruma Programından kaçmadan önce.
el Alguacil Simms tenía 3 celulares desechables, y usó uno de ellos para llamar a Ava Jarvis varias veces antes de que ella se escapó del Programa de Protección de Testigos con mi chico de acogida, Mark.
Buraya gelen birliklerin birinde öz ağabeyi de varmış.
Un día, vino a la casa una unidad en la que estaba su hermano.
Hastalardan birinin cerrahi muayeneye ihtiyacı varmış.
Era psiquiatría. Uno de sus pacientes necesita una consulta quirúrgica.
Anlaşılan varmış çünkü- -
Bueno, al parecer sí lo necesitas porque estás...
Ne kadar da akla ziyan güçlerin varmış.
Qué poderes más extraordinarios tienes.
Bol seçenek varmış.
Exceso de opciones.
Ve bölümlerin bir potansiyeli varmış, bilim kısmı büyüleyiciymiş,...
Lo cual no es suficiente para el tribunal. - Pero es suficiente para identificar a un sospechoso. - Endrit Amiti.
En iyi öğrencinin yardımına ihtiyacın varmış gibi görünüyor.
A mí me parece que podrías necesitar la ayuda de tu mejor estudiante.
Burda neler varmış böyle.
¿ Qué es eso que escucho?
Sadece bir çukur varmış. Yani sana her ne söylediyse...
Solo tiene un hoyo, así que lo que te dijo...
Barodan atıldıktan sonra da hayat varmış demek ki.
Hay vida después de ser abogado.
Kızınızı getirmişler. Başında kesik varmış.
Su hija está allí con una herida en la cabeza.
- Bu kanıya nereden varmış?
¿ Cómo llegó a esa conclusión?
Fakat onun yaşında birinin ameliyatı riskli olabilir. - Ne varmış yaşında? Yaşını hiç düşünmeyin siz.
En Easton, Kansas.
- Orada bir su tuzağı mı varmış?
Hay una trampa de agua en allí?
- Epey çiçek varmış.
Vaya, pues sí que hay flores.
Yani, pek de öyle Batman gibi aracı varmış gibi durmuyodu.
Es decir, no es como si él condujo alrededor de medianoche es un móvil.
- Bir bakalım neyin varmış.
Veamos qué tenemos aquí. No.
40cm'lik bir silah varmış eskiden burada. Bina büyüklüğünde olurlar genelde.
Solía ser un cañón de 16 pulgadas, del tamaño de un edificio.
Kalem tuttuğu zaman yedi parmağı varmış gibi oluyor.
Cuando sujeta un lápiz, parece que tuviese siete dedos.
Tanıdığı varmış.
Tiene contactos.
Sanki bize söylemedikleri bir şey varmış gibi.
Como si hubiera algo que no nos cuentan.
Rollins'in telefonu en çok kullandığı bir konum varmış.
Hay una ubicación además de su auto donde Rollins usaba su teléfono muchísimo.
Sanki Rollins'in kendisi ve bir başkası için kaçış planı varmış.
Parece que Rollins tenía un plan de escapatoria para él y alguien más.
Peki burada ne işi varmış?
¿ Entonces qué hace aquí?
Annende neden bu kadar çok fotoğrafımız varmış?
¿ Por qué tu madre tiene fotos nuestras?
- Oyuncak evinde varmış.
- Él era parte de la casa de muñecas.
Sanki bir kral gibi hırsın ve duruşun varmış gibi!
¡ Como si la ambición y la pose fueran lo mismo que la majestad!
Duyduğuma göre senin ve Queen'in karmaşık bir geçmişi varmış.
Por lo que sé, Queen y tú tenéis una... historia complicada.
En azından bu zaman çizgisinde bazı gelişmeler de varmış.
Al menos algo es una mejora en esta línea temporal.
Gideon'ın dediğine göre bu akşam Kolombiya'da bir kokteyl varmış.
Según Gideon, habrá una velada en Columbia esta noche.
Şeytani Elsa'nın geldiği uçağın diplomatik kaydı varmış.
El avión en el que voló la Malvada Elsa tiene registro diplomático.
Polisler Zane'den şüphelenmiş Fakat sadece Toro'ya karşı ellerinde delil varmış.
Sospecharon de Zane, pero sólo había evidencia contra Toro.
Cezaevi psikoloğun yazmış buraya Zane'e karşı büyük bir nefretin varmış.
Tu psiquiatra dijo que tenías mucho odio contra Zane.
Görünüşe göre bazı ebeveynlerin bazı... endişeleri varmış. Ah, evet.
Parece que algunos padres están... preocupados.
Kızın cebinde telefonu varmış.
La chica tenía un móvil en su bolsillo.
40 km sonra 95. kuzey yoluna gir. Yarın akşam Maine'e varmış olacağız.
A 48 kilómetros, toma la 95 al norte, y deberíamos de estar en Maine para mañana por la noche.
Gizli sosu varmış.
Tiene una salsa secreta.
Kardeşimin beyin kanaması varmış. Ama durumu iyi.
Mi hermana tiene una hemorragia cerebral pero está estable.
Dedektif Burkhardt'ın bir problemi varmış.
Tengo a un Detective Burkhardt aquí que tiene un problema.
Ne varmış burada?
¿ Qué tenemos aquí?
- Bir planın varmış.
¿ Tenés un plan?
Dairesini aratmak için arama izni çıkarttıracağım, bakalım tahmin ettiğimiz gibi bir kemeri varmıymış.
Voy a solicitar una orden de registro de su apartamento, ver si podemos encontrar un cinturón táctico con un colgajo arrancado.