Verdim Çeviri İspanyolca
35,504 parallel translation
Bize gelmesi için beklemekten vazgeçmeye karar verdim.
He decidido que dejaremos de intentar que venga a nosotros.
Karar verdim.
Tomé una decisión.
Ben de izin verdim.
Y yo dejé que pasara.
Bugün siğil dondurdum ve üç tane sinüs enfeksiyonu teşhis ettim. Birine laksatif verdim ve kaka yapana kadar bekledim.
Hoy he congelado una verruga, diagnosticado tres sinusitis, le he dado un laxante a alguien y esperado a que cague.
Ve satın aldığım kadına üstteki dairesinde yaşamaya devam edebileceğine söz verdim.
Y le prometí a la señora a la que se lo compré que podría quedarse viviendo en su casa, en el piso de arriba.
Durumu halledene kadar benim evde kalmasına izin verdim birkaç günlüğüne.
Es... Estoy dejando que duerma en mi casa un par de noches hasta que encontremos algo para ella.
Etta Teasdale'e kontratı bana satması karşılığında evinde kalabileceğine dair söz verdim.
Le prometí a Etta Tesdale un lugar para vivir si me vendía su renta. ¿ Quién?
O hain orospunun erkekliğimi elimden almasına izin verdim.
Dejé que esa puta traidora me cogiera por los huevos.
- Sana paranı verdim Dorian.
Te di tu dinero, Dorian. ¿ Dónde está el jodido alquiler?
Kahrolası kira nerede? - Kirayı sana verdim.
¡ Te pagué el alquiler, te lo pagué ayer!
- Kartlarımı verdim ona.
- Le di mis tarjetas.
Kötü adamlara telefon numaramı verdim.
Bueno... le di mi número a los malos.
Babamın adını verdim. "
Le puse el de mi padre ".
Oraya tüm gücümü, her şeyimi verdim.
Trabajé al máximo.
Mücadele verdim ve o günlere dönmek istemem.
Tuve problemas y no quiero volver a tenerlos.
Eşime christmas'ta orada olacağıma dair söz verdim.
Le prometí a mi esposo estar de vuelta para Navidad.
Sadece tepki verdim.
Solo reaccioné.
- Hiç, sadece telefonu kullanmak istedi, izin verdim o kadar.
¡ Habla, qué ha hecho! - Nada, me preguntó si podía hacer... una llamada, y le dejé.
Evet. Ve sonra da sana Karanlık Lanet'i verdim böylece onları zarar verebileceğin bir yere götürebilecektin.
Sí, y luego te di la Maldición para que los llevaras donde sí pudieras.
Denedim. Tüyo verdim ama hiçbir şey anladığı yok. Eğitilmemiş.
O sea, yo intento, le doy consejos, pero no tiene idea, no tiene formación...
Evet, "Kimiz, Kim değiliz" adlı yazıma tam 18 yılımı verdim.
Sí, pasé 18 años trabajando en mi manuscrito denominado " Quiénes Somos y Quiénes no Somos...
İyice kendini kaybedince özgüvenini kazansın diye ona bir kitap verdim.
Se sentía un poco perdida, así que le di un libro de auto-ayuda, para restaurar su confianza.
Bir gece geldi ve annesini dövmeye başladı, ben de adama ayar verdim.
Vino una noche, comenzó a sacudir a su madre, así que lo golpeé.
Uzun zaman önce karar verdim. Ya bu beni paramparça edecekti ya da buna hiç izin vermeyecektim.
Decidí hace mucho tiempo que o dejaba que me rompiera en pedazos, o me aseguraba de que nunca tuviera la oportunidad.
Sana 1 doz orijinal HZN1 aşısı verdim.
Te di una dosis de la vacuna original HZN1.
Tek bildiğim dün takip edilmeye başladım ve sonrasında da biraz uzaklaşıp, bunun nedenini anlamaya karar verdim.
Todo lo que sé es que me empezaron a seguir ayer y decidí tomar distancia hasta averiguar por qué.
Onu eski yaralarını açmaya zorladım, Jones'a bunu ödeteceğime söz verdim, ama şimdi başsavcı dava açacak bir şey yok diyor.
Lo presioné para abrir viejas heridas, le prometí que Jones pagaría, y ahora la ayudante del fiscal me dice que no hay caso.
- Sana bir armağan verdim.
Te he dado un don.
Sana düşmanlarının ölümlerini hazırlayacak bir hayat verdim.
Te he dado vida con aquello que le traerá la muerte a tus enemigos.
İkinci bir şans verdim.
Te he dado una segunda oportunidad.
Sana bir dava verdim. Çeviri : Burhan Guclu İyi seyirler.
Te he dado una causa.
Ben bir keresinde Theo Sassler'ın imzasına 20 dolar verdim.
Una vez pagué 20 dólares por una firma de Theo Sassier.
Hawthorne Beton'un yönetimini de bana bıraktı. Ben de şirketi satmaya karar verdim.
Su padre también me dejó al mando de Hormigones Hawthorne... así que decidí vender.
- Dün işine son verdim ama adresini verebilirim.
Ayer rescindí su contrato, pero puedo darle su dirección.
Hayır, kendim gönüllü olarak karar verdim.
No, me interné voluntariamente.
Atıma elma da verdim.
¿ En serio? ¿ Tenía mal aliento?
- Senin için üzüldüğümden şans verdim sana!
- Te di una oportunidad porque me diste lástima.
Adresini verdim size!
¡ Ya les he dado su dirección!
Ateşe atıverdim.
La metí en el fuego...
Şirketi satmaya karar verdim.
He decidido vender.
Doğru kararı verdim mi diye hep merak ettim.
Preguntándome si fue la decisión correcta...
Sana iki tanıkla, GZK'nin cesedinin gömülü olduğu yeri verdim.
Les di dos testigos y la localización del cadáver del ACP.
İstediğim tekneye karar verdim. İki direkli yelkenli tekne.
Decidí qué barco quiero.
Uykucu bir devriye polisinin berbat korumasına güveneceğime, paranın alabileceği en iyi korumayı tutmaya karar verdim.
En lugar de depender de la protección mediocre de un patrullero narcoléptico, decidí ir con lo mejor que pude comprar.
Sonra ruhlar dünyasındakilerle iletişim kurmak için evdekilerin iznini istedi. Bende verdim.
Así que cuando me dijo que necesitaba permiso de los dueños de la casa para intentar comunicarse con el mundo de los espíritus se lo di.
Gözlerimi kapayıp enstrümanların bana dokunmasına izin verdim ve özgür hissettim, anlıyor musunuz?
Solo cerré los ojos y dejé que los instrumentos vinieran a mí, y me sentí libre así, ¿ sabes?
20 kilo verip kütüphanesi olan bir yere taşınacağıma kendi kendime söz verdim.
Me prometí que iba a perder unos 18 kilos y mudarme a alguna parte con una biblioteca tan pronto como fuera posible.
- Tamam, şuna karar verdim.
- Bien, entonces esto es lo que decidí.
Sette Palazzi'yi sana verdim problemlerinin benimle ne ilgisi var?
Os he dado Sette Palazzi, ¿ qué más queréis?
İnsanlarıma hayatta olduğumu haber verdim.
Solo quiero que mi gente sepa que sigo con vida.
Bir şey söylemeyeceğim çünkü sana yardım edeceğime söz verdim.
Bien.