English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ V ] / Verdun

Verdun Çeviri İspanyolca

102 parallel translation
Umarım Rusya yerine Batı Cephesi'ni boylamaz. Verdun'dan daha iyidir.
Espero que no termine en el frente occidental, que lo manden a Rusia.
Verdun'dan önce...
Antes de Verdun
Verdun'da öldü.
Muerto en Verdun.
Yüce Tanrım, Pétain, Fransa'nın bir mareşali, Verdun kahramanı.
Dios mío. Nos proponen una tregua para luchar juntos.
Şansıma, Verdun Savaşı'na katılmıştım. Anlaşılan, Mareşal Pétain bizzat kendisi cezamın azaltılması için telgraf çekmiş.
Afortunadamente, algunos amigos consiguieron mandar un cable al mariscal Pétain para que permutara mi sentencia.
Yıllar önce Verdun savaşı sırasında.
Hace años, durante la batalla de Verdún.
Askerlerim Verdun'dan bu delikte boğazları kesilsin diye sağ çıkmadılar.
Mis soldados no sobrevivieron a Verdún para que les degüellen en este agujero.
Onlar, 1916'da, Verdun'da onu bacağından vurmuşlardı.
Le hicieron perder una pierna en Verdún en 1916.
57 yaşında. Verdun'dan beri kalbi çok zayıf!
Con 57 años y el corazón debilitado desde Verdún.
Ben Verdunda, Teruel'de ya da Ebro cephesinde bulunmadım.
No estuve en Verdún, o en Teruel, o en el frente del Ebro.
Birinci Cihan Harbi'nde genç bir askerdim ve bana göre Pétain Verdun'ın kahramanıydı.
Ahora, yo era un joven soldado en la 1ª Guerra Mundial, y para mí, Pétain era el héroe de Verdun.
Verdun'ın zaferi Fransa'nın onuru ve yeni bir düzenin kuruluşunu garantiledi.
La victoria de Verdun garantizaba el honor de Francia y el establecimiento de un nuevo orden.
"Verdun kahramanı geçmişi unutuyor." "Evimizi baştan inşa ediyor."
"El héroe de Verdun, limpiando la pizarra, está poniendo nuestra casa en orden de arriba abajo".
Her şeyi birbirine karıştırır. Siyaset yapmaya çalışıyorum. Ama duymak istediğim bu.
Decíamos "aún" porque pensábamos y continuamos pensando que no debemos entremezclar las cosas, como los veteranos de Verdun han hecho.
"Evet" dedik çünkü düşündük ve Verdun gazilerinin yaptıkları gibi işleri karıştırmamamız gerektiğini düşünmeye devam ediyoruz.
Creo que hay un riesgo de que reaparezca cualquier Nazismo, o alguna forma de Nazismo bajo un nombre diferente. Una rosa con otro nombre sigue siendo una rosa. Espere un minuto.
İnsanların öfkesinin haklı olup olmadığını yargılamak benim vazifem değil.
"Debemos pagar un tributo al Mariscal de Verdun". Después de todo, es parte de la historia de Francia, nos guste o no.
General de Gaulle, "Verdun Mareşali'ne hürmet etmeliyiz." dediğinde şahsen hiç şaşırmamıştım.
No porque un hombre sea asesinado que el problema se solucionará.
Mareşal Petain Verdun'da gömülmeden dışarı çıkmayacakmış!
Ha decidido no poner los pies en la calle hasta que el Mariscal Petain no sea enterrado en Verdun. - ¿ Sí?
Hayır, ne kadar ciddi bilemiyorum yarın, Verdun'da Bedell Smith ile buluşmak için emir aldım.
No, no sé qué tan grave sea pero Ike quiere que nos reunamos con Smith mañana en Verdún.
- Verdune'de de böyle olmuş, sonra...
Dijeron que hasta en Verdun ocurrió...
Verdun kahramanı Mareşal Pétain ilerlemiş yaşına rağmen Fransa'yı komünizmden uzak tutma görevini üstlenmiş görünüyordu.
En 1934, el vencedor de Verdum el Mariscal Peten, fue propuesto para salvar Francia del comunismo a pesar de su edad 80 años
İkiye çeyrek kala, Verdun caddesi çıkışının yanındaki istasyon büfesinde görüşürüz.
Quedamos a la 1 : 45 en el bar de la estación, junto a la Calle Verdun.
Verdun Bulvarı 15 numara.
Avenida de Verdun, 15.
Verdun Bulvarı mı? Çalıştığım yere yakınmış.
Está cerca de mi trabajo.
Meaux, Chalons, Verdun, Metz yolcuları, arabaya!
¡ Pasajeros para Meaux, Châlons, Verdún, Metz, al coche!
- Verdun veya Metz, duruma göre.
- A Verdún o a Metz, depende.
Verdun ve Metz.
Verdún y Metz.
Böylece, Guillauma ile aşağı yukarı aynı saatte, Verdun'a gitmek için yola çıktı.
Así que ha partido hacia Verdun casi al mismo tiempo que Guillaume.
Sanırım Verdun'a döneceğim.
Yo pienso ir a Verdún.
Beş senelik huş ağaçlarının mebzul filizlerini gösterdi Verdun Muhaberesi'nde vuruşmakta olduğum 1915 senesi ekilmişlerdi.
Me mostró hermosos bosquecillos de abedules de 5 años plantados en 1915 el año que yo peleaba en la batalla de Verdun.
Geçen sene Verdun'da ; üst kademeler, aşağıdan gelen korkunç ayaklanmanın ıstırabını çekerken az kalsın Fransa ordusunu çağıracaktınız.
Debe recordar al ejército francés en Verdún el año pasado, cuando los más altos escalafones sufrieron sublevaciones de la tropa.
Prusyalılar, Verdun'u aldı.
Los prusianos he tomado Verdún
Çünkü ikinci bir Verdun'e yol açmak istemiyorum.
No quiero otro Verdún.
Verdun.
Verdún.
Park Verdun oyun bahçesindeki bir bebek bakıcısı.
Una niñera en el parque Verdun.
- Verdun'da savaştı.
Combatió en Verdún.
Almanlar bu bölgeyi Verdun'da bulduklarını düşündüler.
Los alemanes pensaron que lo habían encontrado en Verdun.
Verdun, yüksek duvarları savunma çemberini oluşturan 19 tane dev istihkamı ile muhafazalı görünüyordu.
Verdun parecía segura, con sus altos muros, y su círculo gigante de 19 fuertes, y con su anillo exterior de defensas.
Ama Fransızlar, silahları daha çok ihtiyaç olan yerlere gönderip Verdun'un güvenlik seviyesini aşağı seviye düşürdüler.
Pero los franceses habían rebajado el estatus de Verdun, llevando mucha de la artillería a lugares más necesitados.
Ama savaş esnasında Albay olan, milletvekili Émile Driant Verdun'un aslında ne kadar savunmasız olduğunu görmüştü.
Pero el diputado parlamentario Émile Driant, ahora coronel en el frente, se dio cuenta de lo vulnerable que era Verdun.
Verdun, 20.yüzyılın belirleyici savaşlarından biriydi.
Verdun fue una de las batallas distintivas del Siglo XX.
25 yaşındaki Charles de Gaulle de oradaydı Fransa'nın gelecekteki lideri Verdun'u savunurken yaralanmış ve esir düşmüştü.
Un Charles de Gaulle de 25 años también estaba allí, el futuro líder de Francia, herido y capturado defendiendo Verdun.
Almanlar 3 gün sonra Verdun'un anahtar kalesi Douaumont'u ele geçirdiler.
Tres días más tarde los alemanes capturaron Douaumont, el fuerte clave de Verdun.
Verdun bedeli ne olursa olsun tutulmalıydı.
Había que mantener Verdun a cualquier coste.
Yeni komutan General Philippe Pétain, Almanların Verdun'u "Geçemeyeceklerini" ilan etti.
"No pasarán," declaró el General Phillippe Pétain, el nuevo comandante de Verdun.
Fransız ordusunun dörtte üçü aynı anda veya farklı zamanlarda Verdun'u savundu Verdun, savaşta yok olmayan tüm kaynakların akıtıldığı ulusal bir çaba haline geldi.
Tres cuartos del Ejército Francés en uno u otro momento defendió Verdun, un esfuerzo nacional que aseguró que no se destruyeran unidades enteras en la batalla.
Çeyrek yüzyıl sonra Verdun katliamının yeniden yaşanmasındansa ülkesinin Hitler'e teslim olmasına ve onunla işbirliği yapmasına öncülük etti.
Un cuarto de siglo más tarde, llevó a su país a la rendición y colaboración con Hitler antes que repetir el baño de sangre de Verdun.
Tren yoluyla birlikte, gece gündüz Verdun'a giden erzaklar, bu Kutsal Yol'dan taşındı.
Noche y día llegaban suministros a Verdun por la Voie Sacrée, la Vía Sagrada, y también por tren.
Başka cephelerdeki olaylar da Verdun'da Fransızlara yardımcı oldu.
Los eventos en otro frente también ayudaron a los franceses en Verdun.
Buranın Summerscote olduğunu sanıyordum, Sommes değil.
Creí que esto era Summerscote, No Verdún.
Verdun'daydım.
Estaba en Verdún.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]