English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ V ] / Veremem

Veremem Çeviri İspanyolca

10,098 parallel translation
Bunu yapmanıza izin veremem.
Lo siento, no puedo dejar que hagas eso.
Bunu yapmanıza izin veremem, efendim.
No permitiré que lo haga, señor.
Buna izin veremem.
No puedo permitirlo.
Üzgünüm, size bu bilgiyi veremem.
Lo siento. No puedo darle esa información.
Anlaşmamız, kubbenin yok olmasına yardım etmen içindi ve bu yüzden henüz gitmenize izin veremem.
Nuestro trato fue que nos ayudarías con la destrucción del domo, y es exactamente por eso que aún no puedo dejarlos ir.
Buna izin veremem, siz de biliyorsunuz.
No puedo autorizar eso, y lo sabe.
Ve son zamanlarda yaşadığımız her şeye rağmen, bunu yalnız yapmana izin veremem.
Y a pesar de todo por lo que hemos pasado antes, no voy a dejarte hacer esto sola.
- Yapamam Wood, ıvır zıvırları toplarken hıçkıra hıçkıra ağlamamı görmesine izin veremem. Babasıyla kalmasının iyi bir şey olduğunu düşünmesini istiyorum. Yani yapamam!
- No puedo, cabo de hacer la mierda de la maleta, lloriqueando y no puedo dejar que me vea así, así que, quiero que piense que es algo bueno, que va a quedarse con su padre y...
- Oraya dönmesine izin veremem, Harv. - Hayır dostum.
- No puedo hacerla volver allí, Harv.
Sana bir şey olmasına izin veremem.
No puedo dejar que te pase nada.
Senin herkesi öldürmeni ben seyredeceğim. Yani seni kurtarmak için en ufak bir şans bile varsa bu odadan çıkmana izin veremem.
Soy el que va a tener que observarte asesinar el mundo, así que si hay una pequeña oportunidad de que podamos salvarte,
Onunla dövüşüp onu uzaklaştırmaya çalıştım ama beni öldürmesine izin veremem diye düşündüm.
Intenté luchar con él, pero... todo lo que seguía pensando era que... no podía dejar que me matara.
Ama bunu diğerlerine söylemene izin veremem.
Pero no puedo dejar que se lo cuentes a nadie.
Beni öldürmene izin veremem.
No puedo dejar que me mates.
- Detaylar konusunda bilgi veremem.
- No puedo comentarlo.
Onlara tek başına bakmana izin veremem. - Bana ücretsiz izin veremez misin?
No te puedo dar permiso para buscarlas por tu cuenta.
Bu bilgiyi size veremem.
No puedo darle esa información.
Onunla konuşmana henüz izin veremem ama bu arada hastanede kalabilirsin.
No puedo dejarte hablar con él aún, pero puedes permanecer a la espera en el hospital.
10 yaşımdan beri seni koruyorum ve buna şimdi bir son veremem.
Llevo protegiéndote desde que tenía 10 años y no voy a parar ahora.
- Veremem.
No puedo.
– O insanlarla kalmasına izin veremem.
No puedes dejar que nadie la toque. ¿ Qué estás diciendo...
Söyledim, gerçekten çok fazla zaman veremem.
Te lo dije, pero realmente no puedo darte mucho tiempo.
- Bunu yapmana izin veremem.
- No puedo dejar que hagas esto.
Amanda Clarke deprem etkisi yaratıyor buna izin veremem artık.
Amanda Clarke es la teoría del caos y no permitiré que esto continúe.
Konuştuğumuz konuyu bilmeden garantisini veremem.
No puedo garantizarle nada hasta que sepa de qué hablamos.
İzin veremem. O torbaya koymalarına izin veremem.
No puedo dejar... que la pongan en una de esas bolsas.
Salem'de bu şekilde yaşamaya devam etmene öylece izin veremem.
Simplemente no puedo permitir que vivas así en Salem.
Seni incitmeye çalışmıyorum. Ama bunu yapmana izin veremem. Kendin de dahil hayatındaki herkes ile konuşmadan buna izin veremem.
No intento lastimarte, pero no te puedo dejar hacer esto, no antes de que dejes a todos los que están en tu vida, intentar convencerte de que no lo hagas, incluido tú.
Hayatındaki herkesle bu konuyu konuşmadan bunu yapmana izin veremem. - Hamileyim.
No puedo dejarte hacer esto hasta que hayas dejado que todos traten de convencerte de que no lo hagas.
Ve ben Fransa tacına bağlı bir prensin yabancı, güçlü bir kraliçe ve düşmanımızla evlenmesine izin veremem.
Y no puedo permitir que un príncipe con una reclamación al trono francés, sea libre de irse y casarse con una poderosa monarca extranjera, por no hablar de nuestra enemiga.
Yaşamasına izin veremem.
No puedo permitir que viva.
- Veremem.
- No puedo...
Gitmene izin veremem.
- No puedo dejarte ir.
Tamam, söz veremem ama ne lazım?
Bueno, no puedo promete nada, pero, ¿ qué necesitas?
D-Dur. Bunu yapmana izin veremem.
No puedo dejar que lo hagas.
Bay Lyon, onay formu olmadan ilaçlarınızı veremem yoksa kovulurum.
Sr. Lyon, No le puedo despachar sus medicamentos Sin el formulario de autorizacion o me despediran
- Ölümünün görünürde olmayacağının sözünü veremem.
- No prometo que su muerte sea discreta.
Onun yerine karar veremem. Wendy'le beraberdim.
No puedo afrontar el asunto con ella como haría una mujer.
Ben bu soruya cevap veremem.
No puedo responder a esa pregunta.
Acı çekmeyeceğim. Ölmene izin veremem.
No puedo dejar que mueras.
Ancak gerçeklerden habersiz olmana izin veremem yoksa bunu anlamadığın bir durumda daha fazla pot kırarsın.
Sin embargo, no puedo permitir que ignores los hechos, en caso de que metas más la pata en una situación que simplemente no entiendes.
- Kesin bir söz veremem.
- Me temo que no puedo hacer promesas.
- Buna izin veremem.
- No permitiré esto.
- Buna onay veremem.
Eso es algo que no puedo autorizar.
Ama daha fazla incilmenize izin veremem.
Pero ya no puedo dejar que os hagáis daño.
- Biraz daha dışarıda kalırsa... - Geçerli bir kimliğiniz, rezervasyonunuz, ya da bilekliğiniz yoksa, izin veremem.
- No puedo dejarle cruzar sin una identificación válida, reserva, o pulsera.
Ödemene izin veremem. Neden?
No puedo dejarte pagar.
- Ona ben karar veremem.
Oh, eso no depende de mí.
- Woody ikinizin gerçekten yakın olduğunuzu söylemişti ve bizim birlikte yapmadığımız şeyleri siz birlikte yapmıştınız bu sebeple nedimem olmana izin veremem ama nikâh töreninde Lisa ile birlikte çiçek taşımanı isterim. - Evet.
Sí, Woody me ha dicho que ustedes eran muy cercanos.
Olson'un serbest kalmasına izin veremem ama onu tek de yakalayamam.
No puedo dejar escapar a Olson, y no puedo atraparle yo solo.
- Ama biz onları geri veremem.
- Espere - Mira, cariño.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]