Verimli Çeviri İspanyolca
1,688 parallel translation
İşte Vincent. Çok daha fazla verimli olabileceğine mükemmel bir örnek bu.
Ves Vincent, aquí tenemos un perfecto ejemplo de donde puedes ser mucho más eficiente.
Daha fazla verimli olmamda bana yardım ediyor.
Me ayuda a ser más eficiente.
Ve yeni yetiştirdiğim akciğerlerle, beş misli verimli.
Y con mis nuevas luces de crecimiento, es cinco veces más productivo.
Burası galaksinin son verimli gezegenlerinden biri.
Es uno de los últimos planetas fértiles de la galaxia.
Çok verimli, çok amerikan.
Muy eficiente, muy americano.
Çekim kuvveti, evrenin en verimli gücü Bu güç Andromeda galaksisini ve Samanyolunu bir birbirine çekecek yakına ve daha yakına.
La gravedad, el poder más prolífico del Universo es la fuerza que está haciendo que Andrómeda y la Vía Láctea se acerquen cada vez más y más.
Onun geçtiği yollar daha da verimli olacaktır.
"Cuando ella cruza las calles, la ciudad entera se ilumina."
Hâlâ en verimli çağındaymış gibi para harcıyordu.
gastaba el dinero como si todavía estuviera en lo mejor de su vida.
Verimli bir aydı.
Ha sido un buen mes.
Ayrı ayrı. Böylesi daha verimli oluyor.
Es más eficiente actuar de ese modo.
Geçirmesi gereken çok parti var, 60'ı verimli kullanıyor.
Sí, pero ha hecho tantas fiestas que aún está en el 60 cumpleaños.
Fakat zengin kuzenlerimiz tarafından kiralanan oldukça yüksek verimli araziye zehirli kimyasalları sızdığı için,... Savunma Bakanlığı kargo uçağıyla ilgili bir güvenlik ihlali olduğunu hiç kimsenin öğrenmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
Pero con estos productos filtrándose por toda la zona de gran rentabilidad alquilada por nuestros primos ricos, Defensa está haciendo todo lo que puede para asegurarse de que nadie descubra también, un fallo de seguridad en un avión de transporte.
Kolu olmadan baban uzun ve verimli bir hayat sürebilir.
Sin el brazo su padre podría vivir una vida larga y productiva.
Bu kurak topraklara suyun gelmesi ile Okavango verimli bir cennete dönüşüyor.
Según avanza el agua por el desierto el Okavango se transforma en un fértil paraíso.
Verimli kıyıları sizin adınıza sahiplendim ve ismini Virginia koydum, bakire Kraliçemiz onuruna.
Reclamé la costa fértil en su nombre, y la llamé Virginia en honor de nuestra Reina Virgen.
Ve bugün ne kadar da çok verimli bir gündeyiz.
y que gran grupo tenemos hoy aquí.
Olin otellerin verimli yaratıklara konfor sağlamakla ilgili olduğunu söylemişti.
Olin dijo que los hoteles se dedican a darle comodidades a criaturas fértiles.
Bazen, daha verimli olabilirdim diyorum kendi kendime.
A veces creo que pude haberlo hecho mejor.
Eğer ara verip beynini dinlendirirsen daha verimli çalışırsın.
Dale a tu cerebro un descanso apropiado y trabajarás mejor.
Verimli çayırlarda otlat beni.
En verdes pastos, me hará descansar.
Farklı bir bölgenin daha verimli olabileceğini söyledim ama beni ne kadar umursadıkları ortadaydı.
Sugeri que cambiaramos a un lugar mas fructifero pero, todos sabemos cuanto me escuchan.
Artık verimli değilsin.
Ya no eres rentable.
"Mücadelenin bu aşamasında verimli değiller."
"Contraproducentes en esta etapa de la lucha".
Sanırım, verimli şekilde çalışmaya başlamadan önce biraz birbirimizi tanımalıyız.
Bien, para poder... trabajar juntos eficazmente, creo que debemos estar cómodos.
Verimli çalışan cihazlar istiyor musun? Verimli çalışan arabalar istiyor musun? "
¿ quiere aplicaciones eficientes, quiere automoviles eficientes? "
Yeşil yapılaşma aslında enerji ve kaynakların verimli kullanıldığı bina tasarım ve yapılarıdır.
La construcción verde es esencialmente el diseño y la construcción de edificios que son eficientes en el uso de la energia y los recursos.
Gitmemiz gereken yön verimli çalışan taşımacılık, daha iyi izole edilmiş evler güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir alternatif enerji kaynaklarını geliştirmek ve bunları piyasanın büyük parçası yaparak petrole olan bağımlılığımızı kesmek, verimliliği değişimdeki anahtar olarak kullanmaktır.
El camino a tomar, es separarnos de nuestra dependencia al petroleo a traves de transportes eficientes, casas mejor aisladas y desarrollar fuentes renovables alternativas, como el sol, el viento y la biomasa e impulsarlas a convertirse en la mayor parte del mercado utilizando la eficiencia como transición.
Bereketli, verimli ve temiz enerji birçok sorunumuzu çözebilir.
Con energia, abundante, limpia y accesible podemos resolver muchos problemas.
Güneş en bol ve verimli alternatif.
El sol es el mas abundante y extenso substituto que tenemos.
Sanırım yeteri kadar verimli değilmiş.
Pero no resultó suficiente.
Uzun süren verimli bir ilişki bekliyoruz. Ve elbette çok gizli.
Esperamos tener una larga, próspera... y... y... confidencial relación.
Haklısın, insanın karnı açken verimli olamıyor.
Tu motor no puede andar óptimamente sin combustible.
Çok verimli biri. Onu kaybetmek istemiyoruz.
Y no queremos perderlo.
"Verimli olun ve çoğalın."
"Creced y multiplicaos".
Hükümetler ve şirketler Helvetica'yı seviyor çünkü bir yandan tarafsız ve verimli görünmelerini sağlarken, harflerin yumuşaklığı onları adeta insan gibi gösteriyor. Leslie Savan Medya Yazarı
A los gobiernos y empresas les encanta la Helvética porque por un lado les hace parecer neutrales y eficientes, pero a la vez la suavidad de las letras les hace parecer casi humanos.
Çevre Koruma Kurumu da Helvetica kullanıyor. Temiz, resmî ve verimli görünmek isteyen birileri var demek ki.
La Agencia de Protección Ambiental lo utiliza ahí tenemos a una entidad que quiere parecer limpia y pública y eficiente.
Verimli ve başarılı bir haftaya hepiniz hoş geldiniz.
Les doy la bienvenida a una semana muy productiva.
Etrafa bakarsam daha verimli olabilir.
Es más fácil ser entrometida si puedo dar vueltas.
Biz çok etkili ve verimli bir dağıtım yapmak isteriz...
Queremos hacer una entrega muy efectiva y eficiente...
Hareketine devam edip sonrasında koşuna devam etme ya da pas atma seçeneklerine sahip olacaksın. Hangisinin daha verimli olacağına göre karar vereceksin.
Vas a moverte hacia atrás... y tendrás la opción de... continuar con tu carrera, o hacer un pase, dependiendo de lo que vaya a ser más eficaz para tí, ¿ de acuerdo?
Ve gerçek şu ki, bir hava saldırısı politik açıdan daha verimli olacaktır.
Y la verdad es que, un ataque aéreo sería lo más efectivo desde un punto de vista político, al mismo tiempo.
Şu ana kadarki en verimli seri katil.
El asesino serial más prolífico jamás visto.
Umarım, buradaki zamanın verimli geçer.
Espero que tu tiempo aquí sea frutífera.
Cleaman inançlı biri olmasının yanı sıra bu cemattaki en verimli adamdı.
Cleaman era un hombre de fe. Y un miembro productivo de esta comunidad.
En azından hayatımın bir bölümü verimli olacak
Bueno, al menos una parte de mi vida será productiva.
Duyduğuma göre çok verimli bir yermiş.
He oído que fue muy productiva.
Diğeri en verimli rotayı çizmek için yol koşullarını önceden hesaba katıyor.
La otra, considera los peligros del camino por anticipado para mapear la ruta más eficiente.
Sonra da kritik yol analizini uyguladım,... görevleri tamamlamadaki en verimli yola bakmaya yarayan bir matematiksel yöntemdir.
Y apliqué un análisis de caminos críticos lo cual es una forma matemática de buscar la manera más efectiva de completar las tareas.
Yapmanız gereken, yemeğin her kısmını verimli bir sırada hazırlayıp pişirmek ve onları eş zamanlı olarak gözlemektir ki yemeklerin hepsini sıcak olarak aynı anda servis edesiniz.
Lo que necesitan hacer, es preparar y cocinar cada parte de la cena en un orden efectivo y supervisarlas simultáneamente y entonces servir toda la comida caliente al mismo tiempo.
O zaman da Everett büyük ihtimalle buraya yönelmiştir, daha verimli bir yolla.
Entonces Everett muy probablemente se dirigió aquí por un camino más eficiente.
Her şeyi aynı anda açarak mı? Hızlı ve verimli bir biçimde mi?
¡ No tienes intención de dejar salir de aquí a estos tipos!