Verirsin Çeviri İspanyolca
3,776 parallel translation
Bir, iki, iki buçuk... üç bana anlatır mısın, onu nasıl öylece bırakıverirsin...?
Una, dos, dos y medio... Tres. ¿ Puedes explicarme cómo simplemente la has dejado salir?
Anahtar konusunda haber verirsin.
Dime algo sobre la llave.
Olmadı başkalarına verirsin.
Y tira el resto.
Bunun için ne kadar verirsin?
¿ Cuánto es que vale la pena para usted?
Eğer kötü çocukla işler iyi gitmezse haber verirsin.
Déjame saber si este chico malo tuyo no funciona.
Seni yatağa yatırırız ve bir sürü seksi yastıkla pozlar verirsin.
Te puedes tumbar en una cama o algo y posar con un montón de almohadas sexys.
Kollarına silah ismi verirsin, omuzlarına değil.
Les pones a los brazos nombres de armas, no a los hombros.
Adı sanı olmayan bir adamla evlenirsen hem aleme rezil olursun hem de itibarını yerlerde süründürmesine ve aile adını lekelemesine izin verirsin.
Soportarás vergüenza y arriesgarás tu rango por un hombre sin apellido capaz de ensuciar el tuyo y de hacer añicos tu reputación.
Cevap verirsin diye umuyordum.
Esperaba oír de ti.
Boşanma ile, Ewing Enerjileri'nde birkaç pay koparırsın ve bunu bana verirsin.
Que has ganado un puñado de acciones de Ewing Energies gracias al divorcio y es gracias a mí.
Bir düşünüp bana haber verirsin.
Piénsalo y lo volvemos a hablar.
- Bir anlatayım, sen de cevabını verirsin. - Peki.
Tuve una gran idea, dime qué piensas.
Bitirdiğinde haber verirsin.
Tengo que hablar contigo cuando hayas terminado.
Devrim yoluyla halka özgürlüklerini verirsin.
Es concederle el goce de su libertad.
Hayat böyle kurulur! Arkadaş edinirsin, başkalarının hayatına girmesine izin verirsin.
¡ Haces amigos, dejas entrar a otras personas en tu vida!
Bu oka ne isim verirsin peki?
¿ Cómo llamas a esa flecha?
Bunun için hesap verirsin.
Pagarás por esto.
Bir gün, sen de Hope'a verirsin.
Y algún día, puedes pasárselo a Hope.
- Tamam. Yılbaşı geçtikten sonra anneme verirsin.
Espera hasta Año Nuevo, y dáselo a Mamá.
Ya bizi ele verirsin ya da bize katılırsın.
Puedes acabarnos, o puedes unírtenos.
Nasıl olur da tellalın adımızı kullanmasına izin verirsin?
¿ Cómo permites que él esté gritando nuestro nombre ahí afuera?
Ya da yaşamama izin verirsin.
O me puedes dejar vivir.
Dün akşam geldiğim anda bunu hissettim. Ama umarım bu değişir ve bana bir şans daha verirsin.
Lo sentí anoche cuando llegué pero espero que eso cambie y me des otra oportunidad.
Bunu düzeltmek için elimden geleni yapıyorum. Ama bu esnada umarım bana öyle korkunç biri olmadığımı kanıtlama şansı verirsin. Tersine son derece hoş ve eğlenceli bir adamım.
Estoy haciendo todo lo que puedo para rectificar eso pero mientras tanto, espero que tú que me des una oportunidad de probar que no soy un hombre horrible y que tengo la habilidad de ser de ser un hombre- - bueno y divertido, papá.
Ağrın ne durumda? 1 ile 5 arasından kaç verirsin?
Del uno al cinco, ¿ cuánto te duele?
Biraz daha kahverengi şekere ihtiyacı olursa haber verirsin.
Avísame si necesita otro chute.
Böylece sen de şu DVD'yi verirsin Abed'e bedenlerinize geri döndüğünüzü söyleriz ve yapılabilir, geçilebilir pankartları bitiririz.
Entonces, sacas el DVD y le decimos a Abed que habéis vuelto a vuestros respectivos cuerpos, así que podemos hacer carteles factibles y aprobables.
Eğer Abed'le, benimle gerçekten arkadaşsan buna bir son verirsin, şimdi.
Si realmente eres amigo de Abed, mío, entonces lo acabarás, ahora.
Sen, insanlara zarar verirsin... Hem de bunu hiç hak etmeyen insanlara.
Haces daño a la gente... a gente que no merece ser herida.
Al sana biraz fazlalık. Birkaç günlüğüne pizza musluğumuzu kapatıverirsin.
Un poco de algo adicional, cortar la pizza en porciones por un par de días.
Yalnız kaldığında haber verirsin.
Avísame cuando esté sola.
Sen onlara verirsin, onlar da içeri sokar.
Tú lo consigues y ellos lo meten.
Sen onlara verirsin, onlar da içeri sokar.
Tráelo y yo lo meteré.
Seni davet etme konusunda tereddütte kalmama hak verirsin.
Comprenderás que estaba dudando en invitarte...
Bana da haber verirsin, değil mi?
Mantenme al tanto, ¿ sí?
İşi bırakmak için kararını verirsin, hâlâ hayattasındır, ama ne zamana kadar?
Decides desistir y sigues vivo, pero ¿ por cuánto tiempo?
İlacı verirsin, Irathliler serbest kalır. Sonra sen ve ben gidip birer içki içeriz.
Tú entregas la cura, los irathients son liberados y luego tú y yo vamos por un trago.
İçinden geçeni yapıp canımı alırsan onların hayatına da son verirsin.
Toma mi vida como sé que deseas... Y acaba también con las suyas.
Bir savaşta ya karşılık verirsin ya da ölürsün.
En una guerra, actúas o mueres.
Onunla tanışınca kendin karar verirsin.
Cuando lo conozca, podrá decidir por usted mismo.
Belki bana hamilelik konusunda hızlandırılmış ders verirsin.
Tal vez me puedas dar un curso intensivo en madres de alquiler.
Nasıl göründüğüne hak verirsin.
Puedes apreciar cómo se ve.
Eğer verirsen de, tüm gücü onlara verirsin.
Y si lo haces, entonces les das todo el poder.
Belki de Gabe'in zihnini rahatlatabiliriz ve sende ona işlerin için tuttuğun avukatın adını verirsin ve o da neyin ne olduğunu kontrol eder.
Quizás tranquilizamos a Gabe... y le das el nombre del abogado... que está haciendo el papeleo, y luego se fijará qué sucede.
Kendi firmana zarar verirsin.
Paralizarás tu bufete.
Ya şimdi kendine bir çeki düzen verirsin ya da sonuçlarına katlanırsın.
Será mejor que empieces a comportarte, o tendrás que pagar el precio.
Artik et kancasiyla sebekeden elektrik cekmeye bir son verirsin bari.
Bueno, quizás ahora pares de desviar la electricidad de la corriente con un garfio.
Bunun için bana ne verirsin?
¿ Qué me da por él?
Bunlar için bana ne verirsin?
¿ Qué me da por estos?
Gözünün içine bakıp savaşını verirsin ve onunla işin bitene kadar savaşırsın onun da seninle işi bitene kadar.
Lo miras a los ojos y batallas, y sigues haciéndole frente hasta que acabas junto con él, y eso acaba contigo.
Bir annen olabilir ve Henry'i de yanınıza alıp bir aile olabilirsiniz ya da Karanlık Olan olmasına izin verirsin.
Tendrías una madre y el inicio de una familia de la que Henry sería parte. O la tendrás como Señor Oscuro.