English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ V ] / Ves

Ves Çeviri İspanyolca

75,117 parallel translation
Sarılığı görüyor musun?
¿ Ves lo amarillo?
- Gördün mü, oldu bu iş.
¿ Lo ves? Voy a poner el iPad.
Eğer onları gördüysen.
Si les ves aquí.
Bakın!
¿ Ves?
- Evet. Ne renk görüyorsun?
- Sí. ¿ Qué ves?
- Onu görüyor musun?
- ¿ Lo ves?
Bunu gördün mü Donny?
Oye, Donny, ¿ lo ves?
Yayılan ışığı gördün mü?
¿ Ves ese rayo de luz?
Aptal intikam maceranla ne yaptığını gördün mü?
¿ Ves lo que has hecho en tu cruzada en busca de una venganza estúpida?
Çok seksisin.
Te ves sexi.
Bak, nasıl yapıyorum, gördün mü?
¿ Ves cómo lo hago?
Avcı'ya gününü gösterdi.
¿ Ves? Le ganó a Hunter.
Evet, gördün mü?
Sí, ¿ ves?
Peki ne görüyorsun?
¿ Y qué ves?
Gördün mü?
¿ Ves?
Kes şunu Blaine, yoksa kafanı açar beyninle ziyafet çeker hilekar olmanın nasıl olduğunu görürüm.
Para, Blaine, o te abro el cráneo y me deleito con esos sesos tuyos, y ves lo que se siente al ser extremadamente retorcido.
Ne dediğimi anlıyor musunuz?
¿ Ves de lo que te hablo?
Dünya yüzeyi yaşanılmaz hale gelecek. Yani Işık Şehri sizi kurtarabilecek tek şey.
La superficie de la Tierra será inhabitable, así que, como ves, la Ciudad de la Luz es lo único que puede salvarte.
Şu kuleyi görüyor musun?
¿ Ves esa torre de ahí?
Sanki televizyonu her açtığında ya da bir dergiye baktığında diyor ki "Aman Tanrım, bu pasta çok lezzetli."
Cada vez que enciendes la televisión o ves una revista, piensas : "Dios mío, ¡ qué pastel tan delicioso!"
Bunu görüyor musun?
¿ Ves eso?
Neye benzediğini görüyor musun?
¿ Te das cuenta cómo te ves?
Seni öz kardeşim gibi sevdiğimi biliyorsun ama çok berbat görünüyorsun.
Tú sabes que te amo como una hermana, pero te ves como una completa basura.
Bu, görebildiğin gibi oturma odası.
Esto, como ves, es una sala.
Ve sonra sakatlanıp keçileri kaçırdım belli ki.
Y luego tuve la lesión y, como ves, enloquecí.
Çizimlerin, olayları algılayış şeklin...
Tus dibujos, cómo ves las cosas...
Gördün mü?
¿ Lo ves?
Böyle bir bok çukura düşünce Queen mi dinler insan?
¿ Estas metido en una mierda como esta, y ves a Queen?
Sen de pek iyi görünmüyorsun.
Tú tampoco te ves bien.
Bir bakıma onun gibi görünüyorsun.
Te pareces a ella. ¿ Ves?
Şimdi ne kadar yanıldığını anlıyor musun?
¿ Ves ahora lo equivocada que estabas?
Gördüğün üzere, iyiden de öteyim.
Como ves, estoy más que bien.
İyi gibisin.
Te ves bien.
Trenlere bakinca gordugun bu mu?
¿ Eso es lo que ves cuando miras los trenes?
Insanlari etkiliyorsun ve bunu gormuyorsun bile.
Tus planes afectan a gente, pero ni siquiera lo ves.
- Ne görüyorsun?
¿ Qué ves?
- İnsanı görmediği yumruk nakavt eder.
Es el puñetazo que no ves venir y te noquea.
- Beni neye mecbur bıraktığını gördün mü?
- ¿ Ves lo que me hiciste hacer, Mikey?
Çok iyi görünüyorsun.
Te ves muy bien.
Şuradaki binayı görüyor musun?
¿ Ves ese edificio de allí?
Göremiyorsun ama...
No lo ves, pero...
İşte bundan bahsediyorum.
¿ Ves? De esto estoy hablando.
- Buna rağmen gayet dinç görünüyorsun.
Vaya, te ves muy bien a pesar de eso.
Şuna da bak.
¿ Ves eso?
Çok iyi görünmüyorsun ama seni gülümsetebilecek bir şey getirdim yanımda.
No te ves muy bien, pero tengo algo aquí que podría hacerte sonreír. Mira lo que tenemos aquí.
Bende kendinden bir parça gördüğünü mü düşünüyorsun?
¿ Y qué? ¿ Crees que ves un poco de ti mismo en mí?
Gerçekten, şüpheli görünmezsen insanlar hiçbir şeyden şüphelenmez.
Te lo juro, si no te ves sospechoso, nadie sospecha nada.
Bak.
¿ Ves?
Gördünüz mü?
¿ Ves?
Bir de bu işte.
¿ Ves?
- İyiyim.
Te ves algo...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]