Viera Çeviri İspanyolca
3,737 parallel translation
Muhtemelen bu işin, odama gizlice girip ve kişisel eşyalarımı karıştırarak görüp öğrendiği şeyleri tam bir fesatlık örneği göstererek insanlara söylemesiyle yakından ilgisi var. Gel gör ki iş verenim bile beni bu durum karşısında suçlu ilan ediyor.
Posiblemente tenga algo que ver con alguien que entró en mi habitación... y estuvo revolviendo mis efectos personales... y salir corriendo para divulgarlo, y para que mi jefe me viera como la mala del lugar.
Seninle görüşmemi yasakladı.
Me prohibió que te viera.
Hal'in seni iş başında görmesini çok istiyorum.
Me gustaría que Hal te viera en acción.
Bu küreyle bir Burkis ekipmanını geliştirip, enerjiyi odaklayabiliriz. Volge'ların hiç beklemediği türden bir silah yapabiliriz.
Podrían construir una plataforma Burkus para esta esfera, concentrar la energía, crear un arma que el Volge ni siquiera la viera venir.
Kara geçmeden önce sekiz gece düzenlemistim.
A mi me tomó como ocho trabajos antes de que viera beneficios
Susan gibi görünse bile onu göremiyorsun ki zaten.
Igual no puedes ver. Aunque se viera como Susan
Basın onu mayosuyla dolaşırken görmesin diye bu tüneli yaptırdı.
El contruyó esto porque no quería que la prensa lo viera en traje de baño.
Cale, bugün seni görseydi seninle gurur duyardı.
Bueno, si te viera hoy, Cale, estaría orgullosa de ti.
- Bilemiyorum. - Ne?
Desearía que alguien viera la belleza en mí.
Bunun olacağını kestiremediğime inanamıyorum.
No puedo creer que no lo viera venir.
Sanıyorum o da iyiye gideceğine hiç ihtimal vermedi, böylece okula gitmeyi bıraktı.
Y yo no creo que el viera que mejorase Y por eso simplemente dejó de ir.
Patronun beni seninle görsün istemedim, baş başa kalalım diye seni buraya getirdim.
Quería verte a solas y que tu jefe no nos viera juntos.
Tanrım, şuna bak. Çok yakışıklısın.
Dios, quién te viera tan guapo.
Bağımlılık yapma uyarısı olan uyuşturucu bir madde gördünüz diye ödünüz bokunuza karıştı.
Quién los viera, aterrados cual nenas ante un narcótico ilegal.
Beni görmenizin nedeni sanmıştım.
Pensé que la razón por la que querías que viera al
Bir yazını görmüş olabilir miyim?
¿ Algo que puede que viera?
İşimde bana yardım eden bir adam, seni izlememi tavsiye etti.
El hombre que me ayudó en mi negocio, me sugirió que te viera.
Onu gördüğüm zaman hepsini birden anlatırım diye düşündüm.
Me imaginé que se lo diría cuando lo viera.
Sebastian'ın yeni sevgilimi görmesini istememe rağmen birdenbire yine arada kalmıştım.
Aunque quería que Sebastian viera a mi nuevo novio, de repente me sentí atrapada.
Onunla dans ettiğini görmemi istedin.
Obviamente querías que te viera bailando con él.
Benden uzaklaşıyor gibi, hissedebiliyorum.
Es como si lo viera delante de mí o algo así. Puedo sentirlo.
Gece kimse bizi izlemiyorken.
Tarde por la noche, - cuando nadie nos viera. - Eso es ridículo.
Babam beni görse tanıyamazdı.
Seguro que mi padre ni me reconocería si me viera ahora.
"Eğer senin gibi görünseydim, kendimi öldürürdüm."
- No. "Si yo me viera como tú, me mataría sin dudarlo".
Bilmem hatırlar mısın, sık sık şöyle davranırdın : "Anna, sana benzeseydim, kendimi öldürürdüm."
No sé si recuerdas que tan frecuentemente me decías "Anna, si yo me viera como tu, me suicidaría"
Karın bana "gerçek kahve" teklif ettiğini duysa ne düşünürdü?
¿ Qué diría tu mujer si te viera ofrecerme "un café de verdad"?
- Eğer seni annem görseydi, hasta olurdu.
¡ Si mamá te viera se enfermaría!
Ben yakındayım ve kimse görmeden müdahale edebildim.
Me encontraba cerca y contuve la situación antes de que lo viera alguien más
Datak bizi bu halde yatakta görseydi neler olabileceğini hayal edebiliyor musun?
¿ Te imaginas si Datak nos viera ahora? # deja que tu alma y espíritu vuelen #
Javi'yi, atlı karıncayı izlemesi için buraya getirmekten hoşlanıyormuşsun.
Dijo que te gustaba traer a Javi para que viera el carrusel.
Trende neredeyse polisi arayıp kendine zarar vermediğinden emin olmak için evine girmelerini söyleyecektim.
En el tren, casi llamo a la Policía para que forzara la puerta y viera si te habías lastimado.
Ama beni gördüğün gibi senin acı çektiğini görseydim...
Pero si viera que sufrieras, del modo en que sé me viste sufrir...
" saçlarını toplamalısın böylece güzel yüzün görünür... Bu utanç verici.
Deberías llevar el pelo recogido más a menudo para que todo el mundo viera esa cara tan bonita.
Birkaç resim çekecektik, Jessica da nasıl olduğunu bilecekti.
Tomar algunas fotos, para que Jessica viera como se siente para variar.
Güzel ve mutlu göründüğüm sürece sorun yoktu.
Siempre y cuando me viera hermosa y feliz.
Bence yüzünde o izle görülmekten utandı.
Creo que le dio vergüenza que lo viera la gente.
"Başını kaldırıp bana baktı..." "... sanki aynaya bakıyor gibiydim... " "... gözlerinde kendi çaresizliğimi gördüm. "
Me miró y fue como si yo me estuviera mirando en un espejo y viera mi propia desesperación.
Keşke benim de hayatım bu kadar iyi gözükse.
Tío, desearía que mi vida se viera tan bien.
Neden yüzünü görmemi istemediğini merak edip dururdum.
Me preguntaba por qué no quería que le viera la cara.
.. Lisa, ben annenin beni çıplak görmesini ister miydim?
Lisa, ¿ crees que yo quería que tu mamá me viera desnudo?
Her hafta o kalleşlerden birinin büyük bir fotoğrafını gazetenin en ön sayfasına koydular. İsimlerini, adreslerini,... işledikleri suçları yazdılar. Her hafta.
Cada semana, ponían a unas de esas ratas en la portada del periódico... con una gran foto, dando sus nombres, sus direcciones, los crímenes que habían cometido, cada semana, ahí mismo para que toda la ciudad lo viera.
Tanıklardan ne haber? Beau'nun kiminle beraber olduğunu gören kimse var mı?
¿ Tenemos algún testigo que viera con quién estaba Beau?
Sanki bir şey ya da birini görmüş gibi kafasını çevirdi.
Volteó la cabeza como si viera algo o a alguien.
Beau onunla orada buluşmamı istedi.
- Beau me pidió que lo viera allí.
Meg seni bu halde görse ne derdi?
¿ Qué crees que diría Meg si te viera así?
Annem buranın halini görse kafayı yerdi.
Mamá saldría corriendo si viera este sitio.
Kızı Bea'den uzak kalmaması için buraya getirtmişsin.
Hiciste que la trajera aquí para que Bea la viera.
Görürsem neler yapabileceğimden korktum.
Me da miedo lo que podría hacer si lo viera.
Sonya mahkemede onu görmemi bilerek planladı.
Sonya planeó que yo la viera en el palacio de justicia.
Leoville'e varmadan önce, Hunter manzaraya bakma fırsatı bulsun istedim sadece.
Solo me aseguraba de que Hunter viera el paisaje antes de llegar a Leoville.
Gördüğüm davranışından dolayı, müdür bey Hudgins ile okul psikologlarından birine götürüp konuşmak istiyoruz.
Luego de ver su comportamiento, al director Hudgins y a mí nos gustaría que Norman viera a un psicólogo de la escuela.