English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ V ] / Vigor

Vigor Çeviri İspanyolca

551 parallel translation
Çok ağır, sinirsel gerginlik yaşamış. ama, gençliği ve gücü sayesinde, bunun üstesinden gelecektir
Ha sufrido una grave crisis nerviosa. pero su juventud y vigor harán que lo supere.
Şef, tepe halkıyla olan savaşı tüm gücüyle sürdürmeye hazırlanıyor.
El jefe se está preparando para reanudar las hostilidades contra los montañeses con el máximo vigor.
Sünepe ve uyuşuksan
Sin energía ni vigor
Zehir gibi, değil mi?
Comienza con vigor, ¿ verdad?
Tipik bir turist gibi hareketlisin.
Tienes el vigor del típico turista.
- Teklifiniz hâlâ geçerli mi?
- Alcalde, ¿ sigue en vigor el puesto?
Öylesine hayat dolu, canlı ve yürekten ki...
Tan llena de vigor y ánimo.
Bu da şimdiki kocan. Bozuk bir kara tohum gibi, kardeşinin sağlığını kemirip yok etmiş.
Una podrida espiga que atizona el vigor fraterno. ¿ Tenéis ojos?
" Bayan Harrington'un söyleyecek çok şeyi vardı, ve bu köşeden onun.. .. tiyatromuzda olgun oyuncuların gençlik ve dinçlik gerektiren rolleri.. .. oynamaya devam etmeleri adetinin hatırlanacağı..
"La Srta. Harrington tenía mucho que decir y esta columna repetirá sus palabras sobre la lamentable práctica en nuestros teatros de permitir que las actrices maduras sigan haciendo papeles que requieren una juventud y un vigor de los que les queda sólo un vago recuerdo".
Peki, sendikalar ve muhtaçlar yasası, sanıyorum ki onlar da gayet iyi durumdalar?
¿ Y la Noria y la Ley de Pobres, todavía están en vigor, supongo?
Bu hüküm, bugünün tarihi olan 7 Kasım 1686'dan itibaren geçerlidir.
Esta sentencia entra en vigor a día de hoy, 7 de noviembre de 1686.
On geyiğin gücü.
EI vigor de diez ciervos.
Bunlar bu sabahki fiyatlar.
Estas son las tarifas en vigor desde esta mañana.
Sonra da bir yetkilinin bunu yaptırmasını sağlayacağım.
Y luego que un Sheriff ponga ese mandato en vigor.
Bu kanun 24 saat sonra geçerli hale gelecek.
Esta ley entrará en vigor dentro de 24 horas.
Alternatif plan devrede.
Plan alternativo en vigor. Correcto.
Bir tür genişlik ve güç kavramı.
Tiene más alcance y vigor.
Gençliğin verdiği kuvvetle dopdolusun.
Estás lleno del vigor de la juventud.
Kendi terleri ve kanlarıyla kayalardan çıkardıkları, dört devasa Ramses heykelinin taş ayaklarının altında, bir ulus uyandı ve dünyaya özgürlük doğdu.
Bajo los pies de piedra de las imágenes colosales de Ramsés, que, con su propio sudor, sangre y vigor, habían tallado en roca sólida, se alzó una nación y la libertad nació en el mundo.
" Şu andan geçerli olmak üzere Peyton Place okul idare heyeti yeni bir okul müdürü görevlendirmiştir :
En vigor a partir de ahora mismo la junta escolar de Peyton Place se complace en comunicar la contratación de un nuevo director :
"Aşk, Yaşam arpını havaya kaldırdı, tüm tellerine sertçe vurdu..."
" El Amor tomó el arpa de la Vida y tocó con vigor todas sus cuerdas ;
Her yanda mavi kantaronlar, kuzgun kılıçları... ve o güne değin görülmemiş bir coşkunlukla... küllerin altından fışkıran... kahkaha çiçekleri, sabah sefaları.
Por todas partes, acianos y gladíolos, y enredaderas y dondiegos de día... que renacían de las cenizas con un extraordinario vigor ausente hasta entonces en las flores.
Bu, adamlarıma ve genç yardımcılarıma canlılık verecek.
Esto le dará más vigor a mi marido y a sus ayudantes.
Okazaki o canlılığı fark ederse başınıza bela olabilir.
Si le da más vigor a Okazaki, señora, va a ser un problema para usted.
Zaten taşın bu kadar kişiliksiz işlenmesi çok tuhaf.
Es curioso ver piedra tratada con... tan poco vigor.
Bu önceden gelen ızdırabın huzuruydu.
Era el vigor que precede a la agonía.
Eğer kanunların uygulanmasına riayet etseydiniz bunun gibi it kopukları çoktan defetmiş olurdunuz.
Si pusiera en vigor las leyes correctas vaciaría el país de estos gusanos.
Atlar ve köpekler daha önce görülmemiş şekilde tüylenmeye başladı.
Los castores trabajaban con extraño vigor.
Bu çelimsiz, duygusuz insanlar.
Este pueblo postrado, con su sangre sin vigor...
Bu nasıl bir müzikal yapı, nasıl bir yaratıcılık ve tutku.
¡ Qué riqueza! ¡ Qué emoción! ¡ Qué vigor!
Senin gençliğinden korkuyorlar ve senin ruhundan ve yapından.
Miedo de vuestra juventud, de vuestro... espíritu. Y de vuestro vigor.
Tamam o zaman. Sadece onunlayken muktedir olduğunuza onu inandırmalısınız.
Si la deseáis de verdad, hacedla creer que sólo tenéis vigor para hacerlo con ella.
Ama onunlayken canlanıyorsunuz ve tekrar bir erkek oluyorsunuz.
Pero con ella os vuelve el vigor y volvéis a ser un hombre de nuevo.
Fransa'da daimi olan İngiliz düşmanlığı daha da canlanarak su yüzüne çıktı.
Anglofobia, siempre presente en Francia, resurgió con un nuevo vigor.
Sence bu yeni sistem ne zaman uygulanacak?
Según usted, ¿ Desde cuándo entran en vigor los nuevos tiempos?
Daha çok çalışın, sizi tembel tavuklar!
¡ Más vigor, lentos!
"... gibi ikincil özellikler önemli bir faktör olabilir. "
la heterosis, o vigor de los híbridos, es importante en estas generaciones.
Aralık 1940'ta, Ödünç Verme ve Kiralama Yasası hazırlandı ve Mart 1941'de onaylanarak yürürlüğe girdi.
La legislación extraordinaria que se el sistema de préstamo y arrendamiento Se propuso en diciembre de 1940 y entró en vigor en marzo de 1941.
Karşılarında bulunan İngiliz gücü ise 30.000 kişilik Batı Çöl Gücü'ydü.
En Egipto, se enfrenta sólo los 30 000 soldados británicos Vigor del Desierto Occidental.
Çünkü eğer kıskandıysan sanırım bu küçük hapları satın alabilirsin belki bu sayede yatakta tıpkı benim gibi genç olduğun zamanlardaki enerjiyi bulursun.
Porque si lo estás puedes comprar esas pequeñas píldoras que te devuelven el vigor en la cama, el cual perdiste - cuando eras joven como yo.
Gücüm tükeniyor.
Estoy perdiendo mi vigor.
Gemiler ve uçaklar arasında tam bir işbirliğinin sağlanması neredeyse iki yılımızı aldı.
Le tomó casi dos años para que la cooperación entre los buques y el avión entre en vigor.
Ne senin kadar zekiler ne de senin kadar dinç.
No tienen tu inteligencia, ni tu vigor.
Bir hafta içinde duyurulacak ve iki hafta içinde uygulamaya geçilecek.
Se publicará la semana que viene, entrará en vigor dentro de 15 días.
Bir hafta içinde duyurulacak ve iki hafta içinde uygulamaya geçilecek.
Se publicará la semana que viene y entrará en vigor dentro de 15 días.
Bu yasayı yürürlüğe sokuyorum.
Declaró en vigor la nueva ley.
Şimdi Bayan Vaccari, sıradaki hikâyeyi dinleyelim... yeniden "güreş tutmak" için, yavaş yavaş enerji aşılayacak... uyarıcı bir şey olarak.
Ahora, Sra. Vaccari, otra historia. Algo estimulante para inculcar el vigor para seguir la batalla.
Şimdi sadakati, bağlılığı, cesareti, kuvveti, kahramanlığı ve dayanıklılığı için söz verecek!
-... que humedezca sus labios con el vigoroso vino. ¡ Ahora jurará lealtad, coraje, vigor, valor y fuerza!
Sizi Vigor spor salonunda gördüm.
Te he visto en el gimnasio Vigor.
- Şimdi ilan ediyorsun!
- Entrará en vigor al amanecer.
Bir kooperatif sistemi yururluğe girmisti ve yoksul ve yari yoksul koylulerin acil tedavileri karsilanabiliyordu.
Un sistema de cooperación empieza a entrar en vigor... y los campesinos pobres y medio pobres... están seguros de recibir cuidados inmediatos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]