Vizon Çeviri İspanyolca
145 parallel translation
İnci ve vizon yağından yapılmış.
Está hecho con perlas y aceite de visón.
Bu gerçek vizon.
¿ Tienes uno?
Gerçek vizon.
Probablemente es robado.
Kontrolüm de yok, vizon kürküm de.
Yo no tengo piel. Y tampoco pieles.
- Gerçek vizon kürk mü?
- ¿ Es visón auténtico?
Vizon kürkleri oldum olası beğenmişimdir.
Siempre he admirado el visón.
- Hristiyanlığa hiç yakışmayan bir şekilde... o planları alıp onun o... vizon kürküne çarpmak istedim.
- Lo comprendió. - Tuve un impulso no cristiano... de tomar esos planos y darle un buen golpe en su... abrigo de visón.
Evleniyoruz. Düğün hediyesi olarak daha bugün bir vizon kürk aldım.
Acabo de comprarle el regalo de boda.
# Vizon kürk ve mikroskop, karşılığında ciğerli sosis ve sabun.
Leche y microscopios por embutido y sopa.
Geçen sefer, biri beni vizon mantoyla susturmak istemişti ama o gemi şirketinin başkanı hapse tıkılana dek asla vazgeçmemiştim hatta o kış zatürreeye bile yakalandım, bu yüzden.
La última vez que alguien intentó convencerme, lo hizo con un visón yo seguí adelante y no cejé hasta que el presidente de esa naviera acabó en la cárcel. Aunque cogí una pulmonía aquel invierno.
Vizon kürk bana çok yakışır.
Me vería bien con un abrigo de visón.
Aritmetikleri o kadar da güçlü değildir ama bir de bir kürk için kaç vizon gerekir diye sorun.
De aritmética, mal. Pero pregúntale con cuántos visones haces un abrigo.
Vizon kaplı kafanı kaçırmışsın!
Su cabeza de visón se confunde.
Kokuşmuş evliliğimden kaçıyorum. Zengin boksörle evlendiğini sanan kadın kendini vizon kürklerin, elmasların, hiçbir şeyin olmadığı yokluğun içinde buldu.
Huyo de un mal matrimonio, de una mujer que creyó que estaría en primera fila y acabó en el gallinero,
Vizon kürklü kadınlar.
Las chicas del visón.
Hatırlaman gereken şey, et reyonunda tanıştığın biri vizon bölümünde tanıştığın biri kadar çekici değildir.
Un caballero a quien se conoce comprando viveres... ... nunca puede ser tan atractivo como uno comprando un visón.
Bergdorf'un vizon bölümünde tanıştık.
Lo conoci comprando un abrigo de visón.
Mavi vizon muydu, yoksa beyaz vizon mu?
¿ Era visón azul o visón blanco?
Bilin ki bunu bir kadın için yapıyordur vizon kürk bekleyen
Pueden apostar que habrá un visón para alguna belleza
Macera aynı adı taşıyan kürk gibi "Vizon" olarak adlandırıldı
Se titula "Visón"... por el nombre de la piel.
Söylermisin, vizon kürke alerjin yok, değil mi?
No tendrá alergia al visón, ¿ verdad?
Vizon kürk?
¿ Al visón?
Ben bir kızla hava - 4 iken vizon kürksüz daha görülmedim.
No salgo con una mujer sin abrigo de visón desde el año 39. Venga.
Hakiki vizon olduğunu söylediğim zaman, bana hiç inanmadı.
Nunca me creyó cuando le decía que era visón auténtico.
Yine de yapacağım! Vizon kürkü al Nadia.
Nadia, el visón.
Ne zaman bana bir vizon şal alacaksın?
Papá, ¿ cuándo vas a traerme esa estola de visón que me prometiste?
Henüz bana vizon şal almadı.
Aún no me ha dado la estola de visón.
O vizon atkıyı bana alsana.
Padre no vas a comprarme esa estola de visón?
Vizon şalım artık hayal!
Adiós a mi estola de visón.
Ağustosta vizon ve Noelde bikini.
Abrigos en agosto y bikinis en Navidad.
Vizon örtülü ve birinci sınıf servisli.
Forrada de visón y con un servicio de primera.
Onlara vizon kürk vermeden önce hep büyük lokma yerler.
Antes de regalarles el tapado de visón, todas nos dan esperanzas.
Komple bir gardrop veriliyor, içinde vizon kürkü de var Bermuda'ya uçuyorsun, en iyi suit oda tutuluyor, bu adam hiçbir şeyden kaçınmıyor.
Me regala un guardarropa completo, incluido un abrigo de visón, vuelo a las Bermudas, nos quedamos en la mejor suite, este hombre me ofrece todo.
Havada vizon ve su samuru kokusu var.
Hay olor a visón y a nutria en el aire.
Kaç kadın ev masraflarından kısıp vizon kürk alabilir?
¿ Cuántas mujeres pueden comprarse un abrigo de visón con sus ahorros?
Eşinize 10,000 dolara vizon kürk almaya yetecek kadar mı?
¿ Lo bastante para comprarle a su mujer un abrigo de visón de 10.000 dólares?
Antoine, parasını nereye harcıyacağını bilemiyor. Belki bir vizon veya tavşan kürküne sahip olmak istersin. Güzel.
Ya que Antoine no sabe que hacer con su dinero tú prefieres llevar visón en lugar de liebre...
Üstündeki vizon kürkü kim alıyorsa...
Lo único que les importa son los abrigos de visón.
Bugün ne var üstünde? Vizon? Kunduz postu mu yoksa?
¿ Qué llevas hoy, visón o tal vez nutria?
O gerçek bir vizon.
Es visón auténtico.
Bu sıçan kuyrukları vizon diyordu.
Siempre juró que estas pieles de rata eran de visón.
Sherman, Emily Jenkins'i gördün mü? Rüküş hatun vizon kürke sarınmış.
Sherman. ¿ Has visto a Emily Jenkins, esa sucia dejada con una capa de visón?
Sahte Vizon
Imitación de visón
Vizon.
Visón.
Tabi ki eğer... senin şu vizon eldivenlerin olmasa.
A menos que se trate de tu... guante de visón.
Nefis bir vizon kürk, değil mi Bay Helm?
¿ No es un visón adorable, Sr. Helm?
Ve ben vizon kürkü seviyorum, bir gün ona sahip olacağım.
A mí me gusta el visón. ¡ Sí, me gusta el visón!
O vizon montun içinde çok hoş görünüyorsun!
¡ Te ves muy bien en ese abrigo de visón!
- Dene. - Vizon...
El visón.
- Erkek arkadaşım bana kumar oynayarak vizon ceket almak için Las Vegas'a gitti ama getirdiği tek şey bu. Şuna baksana.
Mira lo que tengo.
Agnelli sana vizon bir kürk dikecekmiş.
Agnelli te dará el visón, pobre.