English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ V ] / Volcan

Volcan Çeviri İspanyolca

1,240 parallel translation
O küçük bir uçak gibidir!
Ella es un pequeño volcan.
Volkan şeklindeki düğün pastasını o kadar beğenmişler ki bana bir jest yapmak istemişler.
Les gusto tanto el pastel volcan... que quisieron hacer algo por mi.
Üstelik genellikle huzurunuz kaçırırlar. Yüzeyin altında gezerler, aynen volkanların altındaki lavlar gibi.
para nosotros para ser recordados frecuentemente perturbadores rugiendo bajo la superficie, como lava en un volcan
- Sana yanardağını göstereceğim, Nick Leeson, ayağa kalk.
- Te doy volcán, Nick Leeson - ¡ Lisa...!
Yanardağla oyun olmaz dostum.
No incites al volcán.
Yasa gereği. Galiba serbest bırakmak zorundalar.
Espero que nos quede tiempo para ver el volcán.
İstediğim gibi boşalmış bir volkanın içinde mi?
¿ Es un volcán hueco, como pedí?
Gizli volkan üssünde.
Está en la guarida secreta del volcán.
Dr.Evil'in gizli volkan üssü nerde?
¿ Dónde está la guarida secreta del volcán?
Bu tehlikeli olabilir.
Podría ser peligroso. VOLCÁN PRIVADO DEL DR.
Boşaltılmış volkanıma hoşgeldiniz.
Bienvenidos a mi volcán hueco.
Unutuyorsun, Scott, bir volkanın içindeyiz.
Te olvidas, Scott, de que esto es un volcán.
- Köşe askısı da nedir?
- ¿ Qué demonios es un volcán invertido?
Ben Mount Saint Helens'de itfaiyeci olmayı düşünüyorum.
Y yo ser bombero paracaidista en el volcán Saint Helens.
- Çok güzel. Sırada ne var? İnsanın içini temizleyen ve rahatlatan volkan uygulaması.
El volcán colónico superlimpiador.
Tamam, biliyor musunuz? Ben insanın içini temizleyip rahatlatan... volkan uygulamasını pas geçeceğim.
Yo creo que paso... en lo del volcán colónico superlimpiador.
Bir volkan gibi!
Un volcán!
- Hiç bir kürdanı bir volkanın içine atmış mıydın?
- ¿ Tiraste alguna vez un palillo a un volcán?
Ve içimdeki yaşlı volkanın ateşini uyandırdın.
A despertar el fuego de un viejo volcán. ¡ Oh!
Yanardağ hazırlığı ne durumda?
¿ Cómo vamos con los detalles del volcán?
Bir yanardağ.
Es un volcán.
Yanardağ yeterli.
Un volcán vale.
Sanki içimde bir volkan var!
¡ Esto parece un volcán!
Birine teşekkür edeceksen, binlerce yıl önce patlayıp ölüme yol açan ama tüm bir medeniyeti kusursuzca koruyan volkana et.
Agradece al volcán que explotó hace cientos de años y que mató pero conservó perfectamente toda una civilización.
Tüm yapmanız gereken bu yanardağın içinden onları almak.
Lo único que tienen que hacer es recogerlos de dentro de ese volcán. ¿ Por qué son tan crueles?
En azından bu sefer volkanlar yok.
Al menos esta vez no está haciendo erupción ningún volcán.
Burada volkan olmadığını söylemiştin sanırım.
Dijiste que no había ningún volcán.
Yiyecek kokusu onu bu volkana sürüklemiş.
Ha sido atraído a este volcán por el olor a comida.
Denizin dibinde bir volkan püskürüyor ve büyümeye devam ediyor.
Un volcán está en erupción en el lecho marino y sigue creciendo.
Bunun gibi bir volkanın içine bakıp sıcak lavın dışarı püskürdüğünü görmeyi kesinlikle etkileyici buluyorum.
" Yo encuentro increíble que del interior de un volcán...
En heyecanlı şey Venüs'te patlayan bir volkan bulmak olurdu. " İşte kanıtı, Venüs jeolojik olarak hâlâ faal.
"Sería estupendo encontrar un volcán en erupción en Venus y decir :" Esto demuestra que Venus es geológicamente activo.
Yakıtı bittiğinde ve kritik radyasyon hasarlarından yıprandığında, ölmekte olan uzay aracı ; lo'daki püsküren bir volkandan çıkan korkutucu kül kümesine balıklama dalarak, jeologların hazinesine son nefesiyle bir örnek gönderecek :
Tras agotar su combustible y con importantes daños causados por la radiación la moribunda sonda caerá directamente sobre un enorme penacho de cenizas de algún volcán en lo y obtendrá una muestra más para el Santo Grial de los geólogos :
Sana sismik bir hadise lazım. Yanlış yerde dans ediyorsun.
Soy un volcán a punto de estallar y tú estás situado en el mismo cráter.
Kafamın içinde bir volkan patladı sanki.
Es como un volcán apagándose en mi cabeza.
Bir volkanda.
En un volcán.
Umarım boş zamanımız olur. O yanardağı görmek istiyorum.
Espero tener tiempo libre para ir al volcán.
- Sence yanardağımı beğenecekler mi?
Crees que les va a gustar mi Volcan?
Sönmüş bir volkanın merkezindeyiz.
Estamos en la base de un volcán inactivo.
Magma, volkanın iç kısımlarında katılaşmış çıkışı kapamış.
El magma se ha solidificado en las entrañas del volcán y ha bloqueado la salida.
Bu volkanın her an patlayabileceğini mi söylüyorsun?
A ver... ¿ dices que el volcán puede estallar en cualquier momento?
B timi. Kurtarabileceklerinizi alın.
Pelotón B, volved al volcán, salvad lo que podáis.
Volkan uyanıyor.
¡ El volcán! ¡ Se está despertando!
Bu baş belalarından birini... 15 metre yukarı fırlarken gördüm, tıpkı volkan gibi.
Malditos, una vez vi a uno saltar a mas de 15 metros del suelo, como un volcán.
Volkanı indiriyordum.
Estábamos descargando el volcán.
Asansörle platform arasında bası ayağımın üstüne düşürdüm.
Me cayó la base en el pie entre el elevador y la plataforma. - ¿ El volcán?
Volkan mı?
El concierto termina con la explosión del volcán, con lava auténtica y humo y todo eso. - Sí.
Bir dahaki sefere volkana dikkat et. Malik.
Y cuidado con el volcán la próxima vez.
" Ben bir şehvet volkanıyım.
" Soy un volcán de lujuria.
Ben deliyim, patlamaya hazır volkan gibiyim- -
Soy loco, como un volcán, esperando hacer erupción...
Volkanın tepesine mi?
Hacia allá. ¿ Hacia la punta del volcán?
Vay! Bir volkan!
El volcán.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]