Vuelo Çeviri İspanyolca
14,765 parallel translation
Ama sırf laf arasında onu bıraktığından söz ettiysen...
Pero si solo mencionaste al vuelo que ibas a dejarlo...
- Evet. Ertesi gün Londra'ya gidiyorum.
- Sí, así que... pasado mañana vuelo a Londres.
Londra uçuşumu cenazeden sonraya ertelemeye karar verdim.
He decidido posponer mi vuelo a Londres hasta después del funeral, si te parece bien.
Yay ve okla, uçan bir güvercinin gözüne nişan aldığını görmüşlüğüm var.
Con un arco y una flecha, la he visto sacarle un ojo a una paloma en vuelo.
Buraya, Callie'nin evlat edinilmesi için tam zamanında gelmeye çalıştım ama uçuşum gecikti.
Estaba tratando de llegar a tiempo para la adopción de Callie, pero mi vuelo se atrasó.
422 sefer sayılı Juneau uçağına binişler başlamıştır.
El vuelo 422 a Juneau se encuentra abordando.
Cordovia Havayolları 57 sefer sayılı uçuşa binişler başlamıştır.
Vuelo 57, Cordovian Airlines, abordando.
Kazablanka'ya giden 822 no'lu uçak 5 dakika içinde kalkacak.
Vuelo 822 a Casablanca... saldrá en cinco minutos.
Arkadaşım McKayla'nın uçuşu iptal olunca onunla buluşmaya geldim.
Estuve aquí para encontrarme con mi... amiga McKayla, cuando me enteré... que su vuelo había sido cancelado.
Seni ilk seferinde götüreceğim.
Te subiré en el primer vuelo.
Cumartesi sabahı Berlin'den Cenevre'ye giden Lufthansa 667 nolu uçuşun yolcu listesi.
La lista de pasajeros del vuelo 667 de Lufthansa que iba de Berlín a Ginebra el sábado por la mañana.
Bu uçuşa dair her şeyi kendim buldum.
Solo yo he descubierto lo del vuelo.
- Nereden geldin?
- ¿ De dónde procede tu vuelo?
Silahın iniş yapan uçakla gelebileceğine dair bir gösterge?
¿ Alguna indicación de si el arma llegaría... o si saldría de algún vuelo?
Bak şimdi 4 saatlik uçak yolculuğu yaptığıma değdi işte.
Por esto valió la pena las cuatro horas de vuelo.
Uçuştan çok yorulmuş olmalısın.
Sabes qué, debes estar exhausta de tu vuelo.
Kayıtlar bu uçağın tam da kız kardeşimizin kaçırıldığı gece Marrakech'ten Miami'ye uçtuğunu gösteriyor.
Los registros muestran este vuelo aquí fue de Marrakech a Miami la misma noche en que nuestra hermana fue raptada.
Kar fırtınası yüzünden uçağı kaçıracaksın.
Pierdes tu vuelo por culpa de una tormenta de nieve.
Zaten uçuş bilgilerimi bilmek istiyordu.
Igualmente quería saber el horario de mi vuelo.
San Francisco'da bir kliniğe gidiyordum.
He estado yendo a una clínica en San Francisco. Vuelo una vez al mes.
Bir köpek ve tüfek ayrıca göğe yükselen bir tepeli ördek sürüsü için neler vermezdim.
Lo que daría por un perro, un arma y una buena bandada de patos alzando el vuelo.
Vedant, ilk Ahmedabad ucagina atla, ve aksama kadar teyit raporunu getir.
Vedant, mañana toma el primer vuelo hacia Ahmedabad. Y quiero la reconfirmación del reporte en la noche.
- Uçağı kaçırırsak, burada kaldık demektir.
Si perdemos ese vuelo, no habrá vuelta atrás.
Bu üç saatlik bir uçuştu. Slaughter Swamp'dan ve Manta'nın gemisi bir rıhtım gibi kokuyor.
En serio, fue un vuelo de tres horas desde Pantano Masacre y la nave de Manta huele como un muelle.
Ne demiştik biliyor musun Uçuş okulunda?
¿ Sabes qué solíamos decir en la escuela de vuelo?
Uçağım öğleden sonra kalkıyor.
Salgo en un vuelo esta noche.
Hava yoluyla gitmeleri lazım ama ticari uçuşlarla olmaz.
Estos tipos van a volar, pero no en un vuelo comercial.
Bu gece Vegas'tan ayrılacak bütün özel hava yollarını, özel uçuşları kontrol et.
Comprueba todos los planes de vuelo que salen de la zona de las Vegas, cualquier cosa que salga esta noche, aviones privados que salgan de pistas de aterrizaje privadas.
- Metropolis'e dönüyorum.
Vuelo de vuelta a Metrópolis.
Tamam, pekâla, iyi uçuşlar.
Vale, bien, tener un buen vuelo.
Ş imdi Vegas uçağına bineceğim ama birisinin hemen kızla konuşması lazım.
Ahora mismo cogeré un vuelo hacia Las Vegas, pero necesito que alguien hable con la novia inmediatamente.
Ama bir saat önce Hong Kong'a uçak bileti almış.
Pero hace una hora, ha reservado un vuelo a Hong Kong.
Acele de ediyorum. - Sturm'un uçağı üç saat sonra kalkacak.
El vuelo de Sturm sale en tres horas.
Onu bizden almaya çalışırsanız beynini dağıtırım.
Si intentáis arrebatárnoslo, le vuelo la tapa de los sesos.
Şanslısınız, drone'larımız sizi buldu.
Por suerte para vosotros, uno de nuestros drones os avistó poco antes de que un zombi lo pillase en pleno vuelo.
Hemen döneceğim.
Vuelo en seguida.
Uçakla DC'den dönüyor.
Está en un vuelo volviendo de D.C.
Puno Havayolları, JFK'den Karakas'a 232 numaralı uçuş.
Puno Airlines, vuelo 232 de Nueva York a Caracas.
Bugün Venezuela'ya yapılan tek direkt uçuş bu ve görebildiğin üzere çoktan yola çıkmış bile.
Es el único vuelo directo a Venezuela hoy, y, como puedes ver, ya está en ruta.
Normal bir uçuşla kaçmalarına imkan yok.
No hay manera de que huyan saltando a un vuelo comercial.
O uçakta değiller zaten.
No están en el vuelo.
Her şey vardır. Eğer bu uçağı ülke sınırları dışına çıkarmak isteselerdi bir uçuş planı olmadan kalkış yapıp uydu alıcılarını kapatırlardı.
Y si quisieran llevar esto fuera del país, podrían despegar sin un plan de vuelo y apagar el transpondedor.
232 numaralı uçuşa bak.
Mira el vuelo 232.
232 numaralı uçuşun uçağı havadaki diğer tüm uçaklarla aynı hızda ilerliyor ama iki kat fazla yakıt tüketiyor.
Bien, el vuelo 232 está viajando a la misma velocidad que cualquier otro avión en el cielo, pero hay el doble de escape de gases.
Az daha uçağı kaçıracaktık.
Casi perdemos el vuelo.
Bu gidişle uçağımı kaçıracağım.
Perderé mi vuelo a este ritmo.
Tamam, güzel. Çocuklar, uçuş içinde geldiklerinde harekete geçeriz.
Entonces aparecemos cuando estos chicos vayan a tomar ese vuelo.
- Dikkatli ol, Curtis.
Mi vuelo sale en una hora.
- Hayır, uçuşum ta gece yarısı olsa da otelden ayrılmam gerekiyor.
No, tengo que dejarla ya, aunque mi vuelo no sale hasta medianoche.
Uçağımı kaçıracağım.
Voy a perder mi vuelo.
Uçuşla alakalı mı?
¿ Es sobre el vuelo?