English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ V ] / Vücudunuz

Vücudunuz Çeviri İspanyolca

209 parallel translation
Şöyle uzanın, ölümden sonra vücudunuz sertleşene kadar.
¿ Por qué no se acuesta hasta que tenga rigor mortis?
Vücudunuz suyla hemen hemen düz bir şekilde temas kursun.
Entra en contacto con el agua con el cuerpo extendido.
Muntazam bir vücudunuz, hoş bir yüzünüz var ve iyi huylusunuz.
Tiene buen tipo, es guapa, y educada.
İç karartıcı köşemde'Nasıl Güzel Bir Vücudunuz Olur'u yazıyorum.
Escribo una columna sobre la belleza del cuerpo.
" Vücudunuz 35'ten sonra fonksiyonunu yerine getirecek mi?
¿ Tu cuerpo funcionará después de los 35?
Vücudunuz dik durursa ruhunuz da dik durur.
Es sólo un ejercicio, para mantener cuerpo y alma.
Birkaç ay düzenli egzersiz yaparsanız harika bir vücudunuz olur.
Unos cuantos meses y se encontrará perfecto.
Korkarım vücudunuz çökecek.
Me temo que tendrá que desmayarse.
Vücudunuz için su, mayalanmış arpadan daha iyidir.
El agua es mucho mejor para su sistema que el cereal fermentado.
Yalnız vücudunuz biraz orantısız.
Claro que el caballero es un poquito desproporcionado.
Güzel bir vücudunuz var.
Parece que tiene un buen tipo.
Tüm vücudunuz mu?
¿ Todo el cuerpo?
Vücudunuz oldukça gergin.
Tiene el cuerpo bastante tenso.
- Vücudunuz güzel desem beni suçlar mıydınız?
Si le dijera que tiene un cuerpo precioso, ¿ se enfadaría conmigo?
Çok güzel bir vücudunuz olduğunu söylesem, bunu bana karşı kullanır mıydınız?
"Si le digo que tiene un bonito cuerpo, ¿ me lo apoyaría?"
Vücudunuz öğreniyor.
Tu cuerpo aprende.
Sizin... sizin vücudunuz yoktur.
No tienes un cuerpo.
Vücudunuz sizsiniz.
Eres tu cuerpo.
Vücudunuz, özellikle de sinir sisteminiz, yeni koşullara uyum göstermek zorunda.
Su cuerpo y especialmente su sistema nervioso... tienen que adaptarse a las nuevas circunstancias.
Çok güzel bir vücudunuz var.
Tiene un gran cuerpo.
Eğer aşk, zevk içinse vücudunuz teslim olur. Tüm acıların kaynağı yeni bir hayat meydana getirir.
Si tu cuerpo se rinde al placer del amor... en la fuente de todo dolor una nueva vida es engendrada.
Harika bir vücudunuz var biliyor musunuz?
¿ Sabes? , tienes buen cuerpo.
- Bu tarafa, vücudunuz bu tarafa baksın.
Le haré un retrato.
Bayan Uumellmahaye galiba vücudunuz yok.
Srta. Uumellmahaye, parece que ya no tiene un cuerpo.
Sanırım başınıza güneş geçmiş, bayım. Ve vücudunuz aşırı seksten hasar görmüş.
Tiene el cerebro recalentado de tanto sol y sexo.
Vücudunuz siz ne yiyorsanız, odur.
Somos... Somos lo que comemos.
Vücudunuz bulunacağı zaman, oldukça kalitesiz cinayet öyküleri olacak.
Cuando encuentren tu cuerpo estará bastante pegajoso aún para la gente de la funeraria.
Vücudunuz çok iyi durumda beyler.
Vaya, sí que están en buen estado.
Gerçek şu ki, vücudunuz, hayatınızda sahip olacağınız tek vücuttur.
El hecho que tu cuerpo es el único que tendrás.
Değişiklikler bir yaştan sonra kendini gösterir. Vücudunuz karşı cinse ilgi duymaya başlar.
Estáis llegando a una edad en la que se producen cambios en... vuestro cuerpo y empezáis a interesaros por el sexo opuesto.
Vücudunuz süngünün üstünde.
Cuerpo sobre bayoneta.
Cehennemim karanlıklarında mühürleneceksiniz vücudunuz ve ruhunuz donacak!
Que quede atrapado en un infierno de oscuridad que congelará sus cuerpos y almas!
Vücudunuz, " Bana bakın.
Que vuestro cuerpo pueda decir :
Vücudunuz Wisconsin Bulvarı'na salça gibi yayıldı!
¡ Su cuerpo está hecho puré en Wisconsin Avenue!
Bir vücudunuz yok.
Sin cuerpo.
Peki, Dr. Fleischman ki vücudunuz için yapabileceğiniz kötü şey olduğunu söylüyor.
El Dr. Fleischman dice que eso es lo peor que le puedes hacer a tu cuerpo.
Evet, vücudunuz sıkı olmalı.
Sí, tu cuerpo debe estar tieso.
Yeni vücudunuz gecikince, sabırlı olmayı savunmak zor.
Sé que es difícil pedir paciencia... considerando el retraso en el envío de su nuevo cuerpo.
Dükkân dükkân dolaşın. Bu sizin vücudunuz.
Vete de compras, es tu cuerpo.
Ama onunki gibi bir vücudunuz olunca başka bir desteğe ihtiyacınız olmazdı.
Aunque, con un cuerpo como el suyo, no necesitaba sustento alguno.
Başarıya ulaşmak için vücudunuz çelik gibi sert olmalı.
Para lograr el nivel más alto, su cuerpo debe ser tan duro como el acero.
Evet, özür dilerim. Vücudunuz adınızı gölgeliyor.
Lo siento, su nombre fue parcialmente oscurecida Por un poco de carne suelta.
Birden vücudunuz Geiger sayacı gibi herşeye tepki verir... yiyeceklere, havaya, herşeye.
Tu cuerpo reacciona a todo como un medidor de Geiger. La comida, el aire. Todo.
Vücudunuz bir heykeltraşa aletlerini fırlattırıp, dikkat etmesi gerekirken pencereden bakan asistanını yaralamasına neden olur, farkındayım.
sé que tu figura haría un escultor a un lado sus herramientas... hiriendo a su asistente que estaba mirando la ventana en vez de prestar atención.
Gerçek vücudunuz koruma odasında.
Su cuerpo está en éxtasis.
Vücudunuz. Ne oldu?
¿ Qué le sucedió?
Vücudunuz ve karakteriniz kokuyor buna benden daha fazla ihtiyacın var
Su cuerpo y su carácter también. Usted necesita esto más que yo.
Uyuyamazsınız, yiyemezsiniz beyniniz oksijen eksikliğinden ölüyor, vücudunuz kötüleşiyor ve kaslarınız gittikçe zayıflıyor.
Comer, dormir, se vuelve difícil, y el cerebro acusa la falta de oxígeno. El cuerpo se deteriora y los músculos pierden fuerza.
Aslında, kafatasınızın yapısına şöyle bir göz atmak yeterli. Kafatasınızın vücudunuz ile orantısız olması daha önce belirtilen tipolojiye uygun bir türle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Basta, una mirada de relance a su configuración craneal, la obvia desproporción con el resto del cuerpo, para comprender que estamos frente a un espécimen cuyos trazos corresponden a la tipología antes mencionada.
Fakat vücudunuz'artık yeter'deyip bilinciniz kaybolmaya başladığında harika hissedersiniz.
Pero es grandioso cuando tu cuerpo dice : "ya fue suficiente" ; y te empieza a arrastrar a la inconciencia.
Bütün vücudunuz etkisine girebilir.
- Puede apoderarse de su cuerpo. De su mente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]