Vücut Çeviri İspanyolca
6,541 parallel translation
Onun avukatı olsaydım, müvekkilimin vücut sıvılarını vermezdim.
Si fuera su abogado no entregaría los fluidos corporales de mi cliente.
Ses, yüz, vücut hepsi sen de var dedi.
Dijo que tenía la voz, belleza y el cuerpo de una cantante. Dijo que yo era un paquete o algo así.
İnfialimi ifade ediyordum. ... tüm vücut kaynaklarını çalıştırıp diğer şeyler için çok az enerji bırakır.
Estaba expresando indignación. "Todos los recursos del cuerpo están recluidos, dejando preciosos pequeñas energías por otras cosas".
Bir Japon terimi. "At ve binicisi tek vücut" anlamına geliyor
Es un término japonés. Significa "el caballo y el jinete son uno".
Ölüm'ün ruhunu içine alacak kadar güçlü bir vücut yaratmak için yardımımı kullandılar.
Para crear un cuerpo lo suficientemente poderoso para contener el espíritu de Muerte, se acercaron a su servidor.
Bu yaratık, onun eziyet görmüş ruhunun vücut bulmuş hali.
Esta criatura es su espíritu atormentado en un cuerpo.
Peki, şu an hangi vücut şekli için çalışıyoruz?
¿ Y en qué forma estamos trabajando ahora?
" Ancak ozaman vücut öldürülebilir.
Solo entonces el cuerpo puede morir.
Temiz bir vücut ve kirli bir zihin.
"Un cuerpo limpio y una mente sucia."
Vücut ve diş sağlığıma iyi gelen ruhumu çiğneme egzersizi.
Es un ejercicio que hunde el alma en la miseria que ofrece sanidad y dentista.
Hedefimiz vücut zirhi giyiyor ve gelismis sibernetiklere sahip.
Nuestro objetivo lleva puesto un chaleco antibalas y mejoras cibernéticas.
Belli ki vücut çalışmak onu daha iyi bir moda sokmuş.
Está claro que hacer ejercicio le ha puesto de mejor humor.
Bazıları da şeytanın vücut bulmuş haliyle yazışmayı tercih eder.
Otros prefieren mantener correspondencia con la rencarnación del diablo.
Bu Tanrının yarattığı bir vücut.
Esto... es el recipiente de Dios.
Vücut onun geldiğini farkedemez bile.
El cuerpo nunca lo ve venir...
Vücut sıcaklığını düşürün.
Mantén baja la temperatura de su núcleo.
Cardiff Dev'i senin her şeyinin vücut bulmuş hali.
El Gigante de Cardiff es la encarnación de todo lo que eres.
Vücut yapında seni hasta edenin nasıl olduğu konusunda açıklama yapamıyorsun. Ben yapayım öyleyse.
No ofrece ninguna explicación acerca de por qué esa parte de su anatomía le aflige, así que permítame a mí.
Mükemmel vücut.
Forma perfecta.
- Kızlar iyi bir vücut ister, değil mi?
- Chicas se quieren poner en forma, ¿ no?
- Vücut yapıyoruz!
- ¡ Nos estamos poniendo en forma!
Vücut sıcaklığım gelişin için mükemmeldi.
La temperatura de mi cuerpo es perfecta para tu llegada.
Sen ve ben, tek vücut.
Tu y yo, como uno solo.
- İki kişi, tek vücut!
¡ Dos se hacen uno!
Yani vücut kesin konuşmak için fazla deforme olmuş ama vurulmuş olma ihtimali de mevcut öyle mi?
Digamos que el cuerpo está muy dañado, pero él pudo haber disparado.
Başta zordu ama sonra vücut alışıyor.
El camino es duro al principio, pero el cuerpo se adapta.
O Juan Badillo'yu öldürdü ve gömülecek bir vücut bile olmadan ikisini yalnız bıraktı.
Mató a Juan Badillo y los dejó solos sin... dejar siquiera un cuerpo que enterrar.
Yerde dambıllar var, herif vücut çalışıyor.
Pesa en el suelo. El tipo se entrena.
Komple vücut ağdası yaptırmak için toplantının tamamını kaçırsam da umurumda değil.
Bueno, no me importa si me salté toda la reunión maldito para obtener una cera de cuerpo completo.
Sims bunlardan birindeyse vücut ısısını bununla tespit edebiliriz.
Si Sims es uno de ellos... tomaremos el calor de su cuerpo en esto.
Vücut dilinden anlarım ve seninkinde de bir şeyler hissediyorum.
Conozco de lenguaje corporal, y el tuyo dice que lo has notado. Sargento, de ninguna manera.
Etkileyici, bir vücut görmeyi bekliyordum fakat ruhu olan canlı birini değil.
Impresionante, esperaba un cuerpo pero ningún alma viva.
Vücut ikizini gördüm.
Vi el maniquí.
Üç hafta sonra vücut şişip tanınmaz hale geliyor.
Luego de tres semanas, el cuerpo se hincha y se vuelve irreconocible.
Mesanede idrar buldum. Vücut, normalde bunu atardı.
También he encontrado orina en la vejiga, que un cuerpo normal habría expulsado.
Vücut dondurulmadıysa, bulgularımızın hepsi anlamsız.
Pero si el cuerpo no fue congelado, ninguno de nuestros hallazgos tiene sentido. Esa no es mi conclusión.
Yani ilk görmek istediğim vücut bölgelerine göre mi seçim yapacağız?
¿ Elijo muestras en función de las partes del cuerpo que quiero ver primero?
Vücut Sıcaklığı Kontrol Servisi
Contratiempo
Vücut sanatlarıyla ilgileniyormuş.
Parece ser que le gustaba el arte corporal.
Onaylanmış, arındırılmış, organik kedi idrarı ve vücut kokusu.
Certificada, purificada orina de gato orgánica y su olor corporal.
Ben yüzlercesine asistanlık yaptım. Şimdi K.V.S'e hazırlanman bittiyse bunu giymeni istiyorum. Çünkü vücut sıcaklığı düşmeden önce kurşunu çıkarmamız gerekiyor.
Porque he asistido a cientos, así que si vamos a comparar currículums, necesito que te pongas a esto porque necesitamos sacar esta bala antes de que la temperatura de su cuerpo se normalice.
- Vücut sıcaklığı çok hızlı değişiyor.
- No. La temperatura de su núcleo está cambiando muy rápido.
Vücut parçası yok mu?
¿ Mi cuerpo no?
Bu noktada, bilimsel cemiyetimizin içinde adı "Zihin-Vücut Problemi" olan bir sorun ortaya çıkıyor.
En este momento, hay una gran discusión. En la comunidad científica, llamado el "problema mente-cuerpo".
Ben de dedim ki, "Bu vücut sence içinden çoçuk çıkarmış gibi mi görünüyor, sürtük?"
Y yo digo, "¿ Te parece que este cuerpo ha tenido un hijo, perra?".
Bilirsin, günümüz okulları doğal vücut ritimlerini senkronize edemiyorlar ama...
Bueno, ya sabes, la enseñanza moderna no se sincroniza con los ritmos naturales del cuerpo, ya sabes, pero...
Eğer çok fazla üşürse normal insanların kan hücrelerinin artmasına neden olacak bir durumda vücut bir şeye karşı koymak istediğinde bu olur.
- No. Cuando el enfermo pesca un resfriado o se enfria, cualquier cosa que provoque un aumento en el conteo de globulos, cualquier cosa que haga que el cuerpo combata, los globulos rojos se alarman y adquieren una forma falciforme.
- Bu gözlüklerden. Kime bakarsanız, onun vücut yapısını bir porno yıldızıyla eşleştiriyor.
Estos anteojos... a quienquiera que mire, hace que su cuerpo parezca el de una estrella porno.
Çiğnendiğinde, vücut çürümesi gibi oksijen dağılır, kaslar belli oranda sertleşir.
El oxígeno se disipa, los músculos en un momento se contraen.
Tam vücut olabilirdi.
Podría completarse.
Bir vücut için neden bu kadar çok yer lazım?
Quiero decir, ¿ por qué necesitan tanto espacio para un cuerpo?