Yapabileceğim başka bir şey yok Çeviri İspanyolca
110 parallel translation
Yapabileceğim başka bir şey yok.
No puedo hacer otra cosa.
Sizin için yapabileceğim başka bir şey yok mu?
¿ Puedo hacer algo más por usted?
Yapabileceğim başka bir şey yok.
No puedo hacer nada más.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
No hay nada más que pueda hacer.
Ama yapabileceğim başka bir şey yok.
Pero a mí no me da miedo.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
No tengo otra opción.
Biliyorum ancak senin için yapabileceğim başka bir şey yok.
- ¡ Es mi cuello! - Lo sé. No puedo hacer nada más por ti.
Her neyse yapabileceğim başka bir şey yok, seninle bir anlaşmaya varmak isteyecek kadar aptallık yapmış olsam da.
De todos modos no hay nada que yo pueda hacer al respecto, incluso si fuera bastante tonta para querer darte una solución.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- Sólo puedo hacer una cosa.
- Kimse dinlemedi. - Yapabileceğim başka bir şey yok.
No puedo hacer nada.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Aquí no se me ha perdido nada.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- No se puede hacer nada más.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- No puedo hacer más.
Sizin için yapabileceğim başka bir şey yok.
No puedo hacer nada más para usted.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
No puedo hacer más nada.
Şu an için yapabileceğim başka bir şey yok.
Llega sobre las 23.00.
Yapabileceğim başka bir şey yok. "
No puedo hacer nada más ".
Bu işi berbat ettiğim için üzgünüm. Ama yapabileceğim başka bir şey yok.
Siento haberla liado, no pude evitarlo.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
No puedo hacer nada.
Kötülükler çevremi sarmışken hayatta kalmak için yapabileceğim başka bir şey yok.
Como estoy rodeada por el mal, sólo puedo hacer cosas malas.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
No me queda nada más por hacer.
Şu an yapabileceğim başka bir şey yok.
Ahora no puedo hacer nada más.
Komutan Tucker için yapabileceğim başka bir şey yok... ama sizin hala birkaç saatiniz daha var.
No hay nada más que pueda hacer por el Comandante Tucker, pero usted todavía tiene unas horas.
Ben de zaten yaptığımı sadece çirkin olduğum için yapıyorum ve benim yapabileceğim başka bir şey yok.
Pues sólo lo hago porque soy feo y no hay nada más que hacer.
Burada yapabileceğim başka bir şey yok ama size Sheppard'ı bulmanız için gereken bilgiyi getirebilirim eğer geri dönüp benden kodları çalan adamları sorgulamama izin verirseniz.
No hay nada más que pueda hacer aquí pero puedo conseguiros la información que necesitáis para encontrar a Sheppard, si me permites volver e interrogar a los hombres que me robaron los códigos
Senin için yapabileceğim başka bir şey yok.
No hay nada más que yo pueda hacer por ti.
Gerçekten, yapabileceğim başka bir şey yok.
En serio, no tengo otra opción.
Yapabileceğim başka bir şey yok mu?
¿ Alguna otra cosa que pueda hacer?
- Yapabileceğim başka bir şey yok mu yani?
- ¿ Entonces no hay nada más por hacer?
Eric, yapabileceğim başka bir şey yok.
Bueno, Eric, no puedo hacer nada más!
Ve güvenmezseniz, üzgün olduğumu söylemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
De lo contrario sólo tendría que decir que lo lamento.
Ve, endişelendikleri konu bizim güvenliğimiz olduğundan, isteklerine uymayı önermekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Y, puesto que se teme por nuestra seguridad, sólo puedo sugerir que accedamos.
Bundan başka yapabileceğim bir şey yok.
Aparte de eso no puedo hacer más.
- Aslında, kendime dikkat etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
- Claro, no tengo tiempo para pensar en mi mismo.
Bu civarlarda takılmaktan başka yapabileceğim hiç bir şey yok.
Sólo me queda hacer lo mejor con este cuerpo que envejece.
Yapabileceğim başka hiç bir şey yok.
No puedo hacer nada más.
Başka yok, patron. Yapabileceğim başka bir şey var mı?
Nada hasta ahora. ¿ Algo más?
Senin yanında durmak ve desteklemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Además de apoyarte, no puedo hacer nada.
Yapabileceğim bir şey yok şu küçük piçin doğumgünü partisine gitmekten başka.
De ir a la fiesta de cumpleaños del hijo, es poco eso.
Bu arada, gitmesine izin vermekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Entretanto, nada puedo hacer salvo olvidar.
Başka yapabileceğim bir şey yok.
Yo ya no puedo hacer más.
dışarı çıkıp, takımlarımı dondurmaktan başka yapabileceğim daha iyi bir şey yok mu?
¿ Crees que no tengo nada mejor que hacer que estar afuera congelándome las pelotas?
Yanlış! İmzalamamamın tek nedeni... senin hoppa Kuzeyli bir fahişeye dönüşmüş olman... ve şimdi seni defetmekten başka yapabileceğim bir şey yok!
¡ La única razón por la que no firmo es porque te has convertido en una bruja yanqui engreída y nada quisiera más ahora que verte largarte!
- Sınavlara girdim, elimden geleni yaptım ve yapabileceğim başka bir şey de yok, bu yüzden hayatıma devam ediyorum.
Presenté mis exámenes e hice lo que pude ya no puedo hacer nada más.
Not almaktan başka yapabileceğim bir şey yok.
No puedo más que tomar el mensaje.
Yönetmen olacağım. Yönetmenlik tutmazsa yapabileceğim bir şeyler olmasını istemiyorum çünkü yapmak istediğim başka bir şey yok.
Voy a ser director y no quiero un plan de respaldo porque no quiero hacer otra cosa.
Oğlum gitti, Bayan Sullivan, hatırasına saygı duymak ve.. .. yaşamaya devam etmekten başka yapabileceğim bir şey yok...
Mi hijo se fue, Srta. Sullivan, y no puedo hacer nada salvo apartar su recuerdo y atender los negocios de los vivos.
Summer, eğer dünyadaki yerini bulmayı başardıysan senin adına mutlu olmaktan başka yapabileceğim bir şey yok.
El tío es un genio. Mira, Summer, si encontraste tu lugar en este mundo, estoy feliz por ti.
Bana iyi davrandın evet, ama benim seni uyarmaktan başka yapabileceğim bir şey yok.
Me trataste bien pero ahora no puedo hacer nada excepto avisarte.
Elimden bir şey gelmiyor ve beklemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
No tengo ningún control y no me queda más remedio que esperar.
Üzgünüm ama bundan başka yapabileceğim bir şey yok.
Me temo que no puedo ofrecerle más consuelo que ese.