Yaramaz Çeviri İspanyolca
14,242 parallel translation
Bir kayıt, birkaç finans raporu ama hepsi 10 yıllık. - İşe yaramaz.
Un registro, valores financieros pero todo tiene una década de antigüedad.
Harika bir fantezi ama kitabı sadece gömersen bir işe yaramaz.
Maravillosa imagen, pero no funcionará si solo entierras el libro.
- Burada işe yaramaz.
Eso no funcionará aquí.
- Sadece kadınlar ve işe yaramaz yaşlılar var.
Sólo mujeres y ancianos inútiles.
Tamam, C-4. Pekâlâ, bu ise yaramaz.
Ahora, el C-4 es inutilizable.
Yapamazsan bu iş asla işe yaramaz.
Si no puedes, esto jamás va a funcionar.
- Bu hiç işe yaramaz.
- No va a funcionar, ¿ sabes?
İşe yaramaz virüs taramaları, zamanı geçmiş sunucular ve Windows 98'de çalışan bir güvenlik yazılımı kullanıyor.
Utiliza escaneos de virus inútiles, servidores anticuados y software de seguridad que funciona en Windows 98.
- Harita olmadan işe yaramaz.
No sirve sin el mapa.
3'ler en işe yaramaz olanlar.
Los del 3 son los menos útiles.
Ve şimdi bu işe yaramaz yalan yüzünden kız kardeşin ölecek.
Y ahora tu hermana morirá por una mentira inútil.
Tedaviyi sprey haline getirip uçaklardan bırakmak istiyorlar fakat işe yaramaz.
Quieren aerosolizar la cura y soltarlo desde aviones, pero eso no va a funcionar.
Sharingan'ın da olsa bir işe yaramaz.
no creo que tu Sharingan sirva para nada!
Üzerinde Senjutsu'dan başka bir şey işe yaramaz...
Solo el Senjutsu le hace efecto.
Başlayalım o zaman. Baban ne ninjutsu ne de genjutsu yapabilen hatta taijutsuda bile o kadar iyi olmayan işe yaramazın teki.
genjutsu ni taijutsu.
Bay Farrell. Henry'yi öldürmek kimsenin işine yaramaz.
Sr. Farrell, a nadie le interesa matar a Henry.
Güçlerin temel olarak A noktasından B noktasına çabuk gitmek üzerine kurulu ki bu bir kutu içerisinde pek işe yaramaz.
Tus poderes básicamente son tratar estar en el punto A al punto B rápidamente, que no son de mucho uso en una caja.
İşe yaramaz.
No bueno.
Hydra ne aradığını biliyorsa gizlenmek işe yaramaz.
Camuflarse no servirá si Hydra sabe lo que está buscando.
- Kolay olacak. - İşe yaramaz.
Será fácil.
- Tamam, peki Eğer Briggs Meksika'daysa, Hiçbir rotamız artık işe yaramaz.
Bueno, si Briggs estuvo en México, entonces ninguna de sus rutas se llevó a cabo.
- O işe yaramaz.
Oye ahora... eso no funciona.
- İşe yaramaz diyorum Na Bong Sun!
¡ Te digo que no funciona, Na Bong Sun!
Yeteneğin yoksa yoktur ama insanlar seni sevsin diye değişmek asla işe yaramaz.
Si no lo eres, no lo eres, pero... Cambiar para gustarle a alguien nunca funciona.
Zira Merlin ve Karanlık Olan'ın güçleri birleşince senin şövalyelerin işe yaramaz.
Porque el poder de Merlín junto con el del Oscuro
- İşe yaramaz telefonunu aradım. Ama numarası kullanılmıyordu.
Intenté llamarlo a su estúpido celular, pero el número ya no existe.
- Hapse girmekle tehdit etme konusunda haklıydın ama hiç kimse, işe yaramaz tahviller sattığı için hapse girmez.
- Tu idea de amenazarles con la cárcel estaba bien, pero nadie quiere ir a la cárcel por vender bonos de mierda.
Ben işe yaramaz olduğumdan bunlar hep.
Es porque soy indigno. Por favor, solo golpéeme.
İnanmıyorsa fallar, tılsımlar hiçbir işe yaramaz.
Si no cree, la fortuna y los talismanes son inútiles.
Bu işe yaramaz.
- Esto no va a funcionar.
Bir bebek olması lazım, aksi taktirde işe yaramaz.
- Tiene que ser algo rodante o no va a funcionar.
Yaramaz, küçük yalancı.
Travieso mentiroso.
Jekyll'in kanı işe yaramaz.
La sangre de Jekyll no sirve.
Tanrım. Bunu hangi yaramaz bulmuş acaba?
¿ A quién se le pudo ocurrir?
İki başlı kampanyalar işe yaramaz, Sayın Valim.
Campañas encabezadas dos No funcionan, el Sr. Gobernador.
İtaat ve yaltaklanma sonsuza dek işe yaramaz.
La obediencia y la adulación no va a funcionar para siempre.
- Yaramaz kızı sikmeye ne dersin?
¿ Y si en vez de ello jodes a la chica mala?
Tüketici konumundaki zombilerin parlak ve işe yaramaz şeylere duyduğu akılsızca istek falan filan.
Entiendo. Zombies como consumidores impulsado por el deseo sin sentido para obtener cosas brillantes inútil bla, bla, bla.
Şifre kırıcı ve Charlie'nin kod çözücüsü bizde kitap bu şekilde senin işine pek yaramaz.
Bueno, ahora tenemos el codice y descifrar codigos de Charlie, por lo que el libro no es tan util para usted como lo fue.
Aynı işe yaramaz, etkisiz şeyleri yapmaya devam edemem.
No puedo seguir haciendo las mismas cosas inútiles e ineficaces.
İyi haber ise, şu anki durumumda....... teknoloji bir işe yaramaz.
La buena noticia es que la tecnología les es inútil en mi estado actual.
Sen Lily'ye işe yaramaz abinin şehirden gittiğini yakınırsın...
Te quejas a Lily sobre que tu despreciable hermano dejó la ciudad.
Bonnie : Bu Matt işe yaramaz.
No va a funcionar, Matt.
Yaramaz Robin. Massachusetts'de bir manastırda buldum bunu. 1802'ydi di mi?
A la obscena Robin la encontré en un convento en Massachusetts en, 1802, ¿ verdad?
Henüz tamamen yaramaz çocuk olmadım.
Aún no me he convertido en un demonio.
Her zamankinden daha yaramaz değilim.
No más de lo habitual.
Bu işe yaramaz.
Esto no va a funcionar.
- Seni yaramaz.
- Zorra.
Pablo, bir işe yaramaz.
Pablo, no tiene sentido.
Tüketici konumundaki zombilerin parlak ve işe yaramaz şeylere duyduğu akılsızca istek falan filan. Anladım.
Lo entiendo.
İşe yaramazın tekiyim.
Soy un puto inútil.