Yayılın Çeviri İspanyolca
1,512 parallel translation
Yayılın.
¡ Dispérsense!
Okulda dedikodu yayılınca, sınıf arkadaşları ona zor anlar yaşattılar.
Cuando se desparramó el rumor por todo el colegio, sus compañeras, hicieron que la pasara mal.
Sola yayılın!
¡ Despliéguense a su izquierda!
Yayılın, yayılın!
¡ Dispérsense, dispérsense!
Yayılın!
¡ Dispérsense!
Yangın yayılır ve şöyle seslenir :
El fuego se extiende, cantando :
O da bana önemli olmadığını çünkü makaleyi. ... nasıl olsa yayınlayacaklarını söyledi.
Ella me dijo, "Vale, de todas formas vamos a hacer el artículo".
Ölmüş bir yayın olan PM'den yetişen Don Hollenbeck muhafazakar gazetelere sinsi ve önyargılı bir propagandayla saldırdı.
Don Hollenbeck, un graduado de la desparecida publicación PM... atacó a periódicos conservadores con propaganda maliciosa.
6 ay içinde Japonya'nın ilerleyişi, Hongkong, Malezya, Singapur, Filipinler... ve hatta Endonezya'ya yayılır.
6 meses más tarde, Japón avanzó hasta Hongkong, Malasia, Singapur, Filipinas e incluso Indonesia.
Ve cilt sorunların vardı yüzünden koluna, boynuna yayılırdu.
Era un camino que subía por tu brazo hacia el cuello y a los lados.
Ve sadece 25 yıl içinde dünyanın her yanına yayıldı ve bildiğimiz anlamda sporun yüzünü değiştirdi.
Yen sólo 25 años, se diseminaría por todo el mundo... y cambiaría la faz del deporte, tal como lo conocemos hoy.
Hıristiyanlığın ilk zamanlarında nasıl yayıldığını biliyor musunuz?
¿ Sabe como se difundió el cristianismo al comienzo?
Kim bir porno yayını onca yıl saklar?
¿ Quién guarda pornografía durante 29 años?
Virüsün yayılmasının, duygusal durumuyla bağlantılı olması mümkün mü?
¿ Es posible que la liberación del virus este conectada con su estado emocional?
Haklısın, yani Jean'in kanı, sinirlendiğinde, şaşırdığında, üzüldüğünde harekete geçiyor. Ne olursa olsun, ölümcül bir virüs havaya yayılıyor.
Correcto, entonces cuando la sangre de Jean circula cuando esta enojada, confundida, molesta, o lo que sea un virus asesino sale al aire.
Uydu aracılığıyla denizaltılara yayın yapıyolar.
Lo emiten vía satélite a los submarinos.
- Bunun canlı yayın olduğundan nasıl emin olabiliriz ki?
- Como podemos asumir que es un tubo de alimentacion?
Bu kadar ışığın arasından kimi nasıl tanıyayım ki?
Bueno... ¿ cómo voy a reconocer a alguien con estas luces en...
Bu çalkantıları duymak, yayılıp yayılmadıklarını görmek için... kasabaya geldim ama bir yenilik göremiyorum.
Y ahora vengo al campamento y oigo que las aguas están turbias y la corriente se aceleró aunque no noto cambios en el arroyo.
Mega şehirlerle dolu, beş adet Ay ve 96 milyar nüfuslu. Galaktik alanın merkezi, bir milyon gezegen boyunca, bir milyon türe yayılıyor ve tam ortasında da insanoğlu.
Cubierto con mega ciudades, cinco lunas y una población de 96 mil millones el eje de un dominio galáctico extendiéndose a través de un millón de planetas un millón de especies, y la humanidad justo en el medio.
Enkazın yayılışına bakarak bir reaktör ihlali olduğunu söyleyebilirim.
A juzgar por la dispersión de los restos diría que fue una brecha en el reactor.
Hatta biz şu an konuşuyorken tüm gemiye yayılıp size ve mürettebatınıza bulaşıyor.
Mientras hablamos, se está dispersando por toda la nave infectándolo a usted y a su tripulación.
Komutan Tucker, yayın balığına bayılıyor.
Al Comandante Tucker lo vuelve loco el barbo.
Birkaç hafta önce gazetede "Dark Shadows" un yayınlanacak olan bir bölümünde Barnabas'ın mezarından kaldırılacağını okudum. Dark Shadows'a bayılırdım. Birden canım izlemek istedi.
Hace unas semanas leí en el periódico que iban a dar un episodio de Dark Shadows, en el que Barnabas es liberado de su tumba, y a mi me encantaba Dark Shadows, y de repente quise verlo con ansia.
Evet, iki renkli takım adının önde olmasını istiyorum. Luke'un Lokantası da arkada, numaranın üstünde yay şeklinde olsun. - Lorelai'ın L'si mi?
Sí, quiero el nombre del equipo en dos colores escrito al frente... y "Luke's Diner" en un arco vertical encima del número en la espalda.
Nasıl yayılmış? Rebecca Thurston'ın internet günlüğünde okudum.
Lo leí en la página de Rebecca Thurston.
Ama gene de kurguladığın plan çok geniş bir alana yayılıyor.
Sí, pero aún estás presentando una red muy amplia.
Öyleyse virüsün neden kuzey ve güney yönünde yayıldığını nasıl açıklarız?
¿ Cómo podemos explicar que el virus se expandió al norte y al sur?
Dizi yayından kaldırılınca, Hulk, 1980'lerin ortasında başarısız olmuş tüm ünlülerin yaptığını yaptı :
Cuando el programa salió del aire, Hulk hizo lo mismo que los demás famosos fracasados hacían a mediados de los'80. Se prostituyó.
Kıçını boşluğa yay gibi nasıl katlamış.
- ¿ Cómo entró en un espacio tan?
Bu dünyadaki her şeyin, karanlıkta yayılıp yol almaya çalışan radyo yayını gibi olduğu anlamına geliyor olmalı. Ne demek oluyor bu?
¿ qué cojones quiere decir eso?
Bilgisayarımın bir tuşuna basarsam, materyaller bütün internete yayılır.
Un clic en mi ordenador y todo el material saldrá en Internet.
Her türlü meydan okuma acımadan kırılır diğer köylere yayılmasını engeller.
Cualquier desafío debe ser castigado sin piedad para evitar que se extienda a otras aldeas.
- Artık sinyalin nasıl yayıldığını bildiğimize göre, buna uygun güvenlik duvarları ve yazılımlar oluşturmamız gerek.
Ahora que sabemos como se propaga la señal necesitamos crear... nuevos cortafuegos y parches de software para ayudar en la contención.
Sizin yayın nasıl kesildi?
¿ Cómo interrumpieron la emisión?
Koku işte buradan yayılıyor. Bezin tadına bakmak isteyen karınca kafasını böceğin karnına dayıyor.
La anchura de sus garras es un buen indicador de su fuerza y un animal más pequeño cedería rápidamente.
Üyeleri arasında Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Jeb Bush ve Paul Wolfowitz'in de bulunduğu yeni bir muhafazakâr düşünce topluluğu olan, "Yeni Bir Amerikan Yüzyılı Projesi" adlı düşünce topluluğu, üzerinde "Amerikan Savunmasının Yeniden Yapılandırılması" başlığını taşıyan raporunu yayımlar.
El proyecto para un "Nuevo Siglo Americano", un plan neoconservador que incluía los nombres de Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Jeff Bush y Paul Wolfowitz entregan un documento llamado : "Reconstruyendo las Defensas de América".
Hükümet, gerçekten, 77 sefer sayılı uçağın Pentagon'u vurduğunu kanıtlamak istiyorsa, bütün yapması gereken, o kasetlerden birinin yayınlanmasını serbest bırakmak. Aksine, helikopter alanının karşısındaki bir kameradan... 5 saniyelik görüntü yayınladılar, hiçbir karede bir Boeing 757 görünmemesine rağmen.
Si el Gobierno quisiera probar de una vez por todas que el Vuelo 77 se estrelló en el Pentágono, sólo tendría que revelar una de estas grabaciones y sólo publicaron 5 imágenes de una cámara que estaba al final del helipuerto y ninguna muestra a un 757.
Tenha bir yer seç... Otları buda, karanlığın çökmesini bekle ve sonra da saniyeler içinde... Dumanla ilgili tüm önlemleri alır ve yangın maktulden yayılır.
Escoger un área aislada recortarla esperar hasta la noche... y luego, en segundos todas sus precauciones se convierten en humo el fuego alejándose de su dama.
Orman yangını gibi yayılıyor.
Se propaga como el fuego.
"Hayat Dersi" nin kötü çocuğu Toby TV yayıncılığında bir tarih yazdı. Ve popun divası K'harma'ya aşkını ilan etti.
Anoche, Toby Grace hizo historia proclamando su amor por la diva del pop
Bu radyo programı Fitzgerald isimli eski bir tiyatroda yapılıyordu... ve İsa üçüncü sınıfa başladığından beri de yayındaydı.
Este programa de radio se emitía desde el viejo teatro Fitzgerald... y había estado en el aire desde que Jesús estaba en tercer grado.
Besinler aracılığıyla nasıl yayılacağını öğrenecektin.
Sobre cómo podía ser diseminada a través de la comida.
- Bu reddedilme belgesi bütün kadınlara yayılıp ve kocalarının gözlerindeki yerini düşürmez mi?
- Que este... acto de rechazo... no llegue a todas las mujeres... y haga a sus maridos despreciables ante sus ojos.
Zor bir günden sonra eve gelirsin. Koltuğuna yayılırsın.
Después de un difícil día de trabajo, te acuestas en el chaise longue.
Yayılıyor. Büyüyor. Organizmaların beyinlerini ve vücutlarını ele geçiriyor.
Se esparce, crece absorbiendo la mente y los cuerpos de los organismos a su alrededor.
Los Angeles, Kaliforniya'da Dorothy Chandler Pavyon'da "Geleceğin Sesi" Rainbow Plakçılık'tan çıkan son 10 yılın hitlerini canlı yayında kutluyor.
Esta noche, en vivo desde el Dorothy Chandler Pavilion en L.A., California, el "Sonido del Futuro", celebra los 10 años de éxitos de Rainbow Records.
Vali Nancy Bradley, bu eleştiri sahiplerinden biri, ve şimdi yayınımıza katılıyor.
Nancy Bradley y algunos de esos críticos están con nosotros hoy.
Burayı satın almaya gücü yeten biri kesinlikle yayıncılık işi yapmıyor demektir.
Cualquiera que pueda comprar un piso, no trabaja con publicidad.
Bu canlı yayınımızda sizin, ailenizin ev ve işyerlerinizde nasıl sağlıklı ve mikropsuz yaşayabileceğinizi göstereceğiz.
Más adelante en esta transmisión les mostraremos cómo Ud. y su familia pueden estar libres de enfermedades en casa y en el trabajo.
Şuna bakın yayılıyor.
Miren esto. Se esta extendiendo.