English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Y ] / Yağlı

Yağlı Çeviri İspanyolca

2,271 parallel translation
-... filmlerini gösterecek. - Lütfen Georgina. Kimse yan odada sushi ve sake dururken yağlı pizzalar ve Vanessa'nın ev yapımı filmlerini istemez.
Georgina, por favor nadie quiere pizza grasosa y los videos caseros de Vanessa cuando hay una fiesta de sushi y sake justo en la otra habitación.
Yağlı şeyleri yatağına koymak istemem.
No quiero engrasarte la cama.
Sonunda beni öldürecek çok yağlı yiyeceklerim ve hiçbir zaman sahnelenmeyecek oyunumla ben iyiyim.
Yo seguiré con mi comida alta en grasas, que eventualmente acabará conmigo y esa obra que jamás escribiré
Hayır, Frank, o yağlı, şişko sosis parmaklarını dokunmatik ekranlı telefonumun üzerinden çek.
No, Frank, mantén tus dedos grasosos de salchicha lejos de mi teléfono con pantalla táctil. Esto es nuevo.
Bu şey yeni. Parmaklarım yağlı falan değil.
Mis dedos no están grasosos.
Frank, yağlı parmaklarınla telefonumu dondurdun!
Frank, me trabaste mi teléfono con tus dedos grasosos de salchicha.
Pekala, temizlik yapmayı sevmem, bol yağlı yemek severim.
Bueno, odio limpiar. Me gustan las comidas grasientas.
Ama benzin fiyatının tavan yapmasıyla beraber yağlı kumlar da uğraşmaya değer hale geldi.
Pero con el precio del petróleo por las nubes, Las arenas de petróleo merecen la pena trabajarse.
- Resmen cinsiyet ayrımcılığı. - Bunu bir erkeğe de söylerdik eğer... eğer yağlı olsaydı.
Le diríamos lo mismo a un hombre si tuviera esos rollos.
peki, Nicole Richie'nin yağlı şişko olduğunu düşünebilirsin.
Nicole Richie podría pensar que eres gorda.
Tabii. Hiçbir şey multi milyon dolarlık bir evi 15 yaşında yağlı saçlı, pis kokan bir çocuktan daha iyi sattıramaz.
Seguro, nada vende mejor una casa multimillonaria que un chico hediondo de 15 años con el cabello grasiento.
Çünkü senin o yağlı kıçını Teksas'a geri taşıyacağın günü bekleyemem.
Porque mientras espero el día en que te lleves tu gordo culo de nuevo a Texas,
Çekirdek sonunda kırılır ve besleyici, yağlı nüvesi açığa çıkar.
El fruto finalmente se rompe y deja expuesta una rica y oleosa almendra.
Emin misin? Yağlı turta gibi tadı var.
sabe como a tarta grasosa.
Sonra biraz yağlı doku çıkaracağız, göğsünü yeniden şekillendireceğiz ve meme ucunu yeni yerine koyacağız.
Luego removeremos algo de tejido graso le daremos forma al pecho y reubicaré el pezón.
Eğer şuan memlekette olsaydım küveti eggnog doldurup Noel Baba'nın şapkasının içine yağlı domuz sığdırmaya çalışırdım.
Si ahora estuviera en casa, estaría mezclando ponche de huevo en una bañera y tratando de meter un cerdo en un sombrero de Santa.
Gördüğüm kadarıyla tam yağlısın.
Bueno, Kat... Ya veo, eres una chica de grasa completa.
Sana artık yağlı yiyecek yok. Henüz ölemezsin. Travis'in sana ihtiyacı var ve...
nope. no mas comida con grasas para ti no puedes morir todavi.
Herkes güvertede bir anne şevkati ile silahlarını, makinalılarını, havan toplarını yağlıyordu.
En la cubierta, todos están limpiando y aceitando sus fusiles, sus ametralladoras y los morteros con cuidado maternal.
Ekstra yağlı.
Esto es grasa grasienta gorda.
Ona yemeğin çok yağlı olduğunu söylerdim.
Siempre le decía que eran demasiado grasosas para mi gusto.
Bol yağlı gerçekten sulu sulu..
El cerdo es realmente bueno. Con todo el aceite goteando, está muy sabroso.
Onunla ilgilenirsin, suyuna... bakarsın, yeterince yağlı mı diye kontrol edersin.
Usted le echa um, que comprobar sus fluidos, asegúrese hay suficiente lubricación.
Ama sana sandviç yok yağlı, kurtlu, fasulyeli
Pero nunca te doy emparedados con grasa, gusanos y frijoles mungos
Sahte fiyat etiketi yapıp tavukları yağlı kağıda saralım ki, satın almışız gibi görünsün.
Les pondremos etiquetas y envoltura para que parezca que las compramos.
Boyunlarına haç yerine küçük yağlı ilmekler mi asarlardı veya halat mı?
¿ Muchos lo llevarían alrededor de sus cuellos? , supongo. ¿ O es... gargantas?
Yağlı boya tablo gibi.
Un pintura al óleo.
Bahse varım ne yazdığını bilseler ülkenin yarısı yağlı kazıkta yanmanı görmek ister ama senin arkadaşların da var ve hepimiz aynı tarafta savaşıyoruz.
Apuesto a que la mitad de la nación querría verte arder en la hoguera si supieran lo que estabas escribiendo, pero también tienes amigos, y todos estamos luchando la misma batalla.
- Biraz yağlı ama.
- Un poco grasoso.
Yağsız sütüm var. Ve biraz da az yağlı yoğurdum var
Tengo leche descremada y un poco de yogur bajo en grasa
- Ellerim yağlı.
- Las tengo grasientas.
Bilirsin, Emily Janison şu harika az yağlı çıtır keklerden getirdi ve biz eğlenirken zaman akıp gitmiş.
Y entonces Emily Janison trajo estas tortas crujientes bajas en grasas, y todos comenzamos a reír y perdimos la noción del tiempo, ya sabes.
Kalbin o kadar yağlıyken yoktur. Cenaze paranı da ben ödemeyeceğim.
No con toda esa grasa Y yo no pagare.
Yağlıyorum tabanları kocası eve ulaşınca...
Corro cuando llega su novio
Ama ne zaman ki tır şöförlüğüne başladım ve kendimi yağlı yiyecekler dışında herşeyden soyutladım.
Pero, usted sabe estando en el camión y fuera por tanto tiempo me aislé e ingería comidas grasosas, es cuando todo comenzó.
Süt, % 2 yağlı olanından mı?
¿ Leche al dos por ciento?
Bugün imha gücümüzü o yağlı zalim göbeklerinizde hissettiniz.
Hoy sintieron nuestra espada explosiva en sus gordos estómagos opresores.
Pakistanlılar, Arnavutlar, yağlı Araplar, Ruslar, Romenler.
Paquistaníes, albaneses, árabes, rusos, rumanos.
Önce düşünüp eskizini çiziyorum sonra da yağlı boyalarla baş başa kalıyorum işte.
Ya sabes, primero pensarlo, luego el boceto, luego el momento en que estoy solo yo y los óleos.
Yağlı boya mı?
¿ Óleos?
Damarımızı kesseler yağlı boya akar.
Si nos cortas la venas, sangramos óleo.
Ben babayım istediğimi yaparım. Ve bugun salatayı yağlı yiyebilicem.
Y como yo soy el padrino no puede ser gordo, el sábado.
Raja, ona yağlı bir ayran-mayran ver.
Raja, consigue algunos "Lassi-Wassi" con mantequilla extra.
Yağlı lastikleri olan deli bir binek aldım,
Compré un caballo loco con ruedas grasientas
... amaç, yağlı mercek kullanarak sayıyı 1,000'den fazla hâle getirmek...
Usan lentes de inmersión para lograr una magnificación...
Domuz yağlı vejeteryan burger sipariş eden deli sikmişle bir tanışayım istedim.
Quería conocer al jodido loco que pidió una hamburguesa vegetal con tocino.
Muhtemelen topukları yağlıyordur.
Probablemente se vaya de la ciudad.
Şaşaalı mobilyalar, kristal vazolar yağlı boya tablolar, özel dikim takım elbiseler.
Mobiliario noble, vasos de cristal, pinturas al óleo, trajes a medida.
Yağlı kum.
arenas de petróleo.
Bu sadece, sağlıklı bir idman sonrası parıltısı, evet, idman, bu yüzden, bir havuç ve az yağlı bir simit alayım.
Sin duda hubo un flechazo. - ¿ Hubo un flechazo? - No vino a comprar.
Yağlı boyanın üstüne su bazlı boya kullanılmaz, leke yapar.
Sale muy fácilmente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]