Yaşayacaksın Çeviri İspanyolca
1,674 parallel translation
İkiniz de sonsuza kadar mutsuz yaşayacaksınız.
Vivirán infelices para siempre.
Yaşayacaksın.
Sólo fue un golpecito.
Baba, sen daha ne kadar yaşayacaksın?
Papi, ¿ cuánto tiempo vas a seguir vivo?
Sen sonsuza kadar yaşayacaksın ama ben...?
Tú vivirás para siempre ¿ pero yo...?
Yaşayacaksınız!
¡ Va a vivir!
Merak ediyorum da daha ne kadar yaşayacaksın.
Yo solo me pregunto Cuánto tiempo sobrevivirías.
Sen de diğerleri gibi yaşayacaksın.
Vivirás como todos los demás.
Artık sen sonuna kadar mutlu mesut yaşayacaksın.
Ahora que vas a vivir felíz para siempre.
Altı üstü hayatınızın geri kalanında kolunuzda gömülü bir saat parçası ile yaşayacaksınız.
Sólo que tendrá un trozo de reloj unido con su brazo por el resto de su vida.
Bu takımda futbol oynamak istiyorsanız, bu takımla yaşayacaksınız, bu takımla yiyecek ve bu takımla çalışacaksınız.
Si quieren jugar fъtbol con este equipo tienen que vivir, comer y trabajar con el equipo.
Neden başka bir yerde yaşayacaksın?
¿ Por qué vas a vivir en otro sitio?
Ne yaparak yaşayacaksınız?
¿ De que viviran?
Sen orada erkek arkadaşın ve karısıyla mı yaşayacaksın?
¿ Vas a vivir allí con tu novio y su esposa?
Evet yaşayacaksın.
Vas a vivir
Yaşayacaksın.
Vas a vivir
Öğretmeninin evinde yaşayacaksın.
Vas a vivir en la casa de tu tutor.
Yüzbaşı olana kadar... yaşayacaksınız, inşallah.
Usted continuará vivo. Para llegar a Capitan, si Dios quiere.
Yaşayacaksın.
Vas a sobrevivir.
Sen de o ömrü onunla yaşayacaksın.
Y quieres hacerlo con él.
Hayatını yaşayacaksın.
Vete y vive tu vida.
Yaşayacaksınız Timms.
Pero les sucederán, Timms.
O zaman sen sevgili yeğenin olmadan nasıl yaşayacaksın? Patron!
como va a vivir sin su querido sobrino?
Yaşayacaksın.
Vivirás.
Benden ve başka herşeyden daha uzun yaşayacaksın..
Me sobrevivirás a mí y a todo lo demás.
Ama sen sonsuza kadar yaşayacaksın.
Tu sobrevivirás.
Uzun süre yaşayacaksın.
Vivirás más.
Gelip benimle yaşayacaksın.
Hay más de donde ése vino. Vas a venir a vivir conmigo.
Shevon ve kızı istiyorum. Buradan gider gitmez, bu işlere son vereceksin. - Ve hepiniz yaşayacaksınız.
Quiero a Shevon, a la niña, saldré de aquí y tú cerrarás esta operación.
Minibüsünde mi yaşayacaksın?
¿ Vivirás en tu Van?
- Annenle mi yaşayacaksın?
- ¿ Vas a vivir con tu mamá?
Başka deneyimler de yaşayacaksın. Ne?
- Tienes que dejarlas con ganas.
Onu yaşayacaksın
Usted la va a vivir.
Kocanın canı pahasına o örtüyü yaşayacaksın.
Tú vivirás esa cubierta... como si la vida de tu esposo dependiera de ella.
! Nakit. Onun falına bakacağım... ve ona sana geri dönmesini söyleyeceğim ve sizde ondan sonra mutlu yaşayacaksınız.
Veré su futuro y le diré que te acepte de nuevo y vivirán felices por siempre.
Sonsuza dek yaşayacaksın.
Vivirá por siempre.
Çok basmakalıp gelebilir ama kederin beş safhası dediğimiz şeyi yaşayacaksınız.
Sé que lo sabe, pero pasará por "Los cinco estados del dolor".
Onunla yaşayacaksın diye çok heyecanlı.
Está muy emocionada de que te vayas a vivir con ella.
Ben sonsuza kadar burada yaşayacağım. Bir mağazada mı yaşayacaksın?
¿ Vivirás en la tienda?
Burada yalnız mı yaşayacaksın?
Viviras solo aqui?
Peki nasıl yaşayacaksın? Evin parasını nasıl ödeyeceksin?
Bueno, para que me aclare, ¿ cómo te vas a mantener?
Bu kararınla yaşayacaksın.
Vive con esa decisión. Sí.
Bölgeni de kaybettiğine göre artık nasıl yaşayacaksın?
Ahora que perdiste el negocio, ¿ cómo vas a vivir?
Onun bunun kanını emerek mi yaşayacaksın?
¿ Quieras sacarle algo a éste y al otro?
110 yaşına kadar yaşayacaksınız.
Vivirán 110 años.
Radyasyon zehirlenmesi yaşayacaksın.
La radiación te envenenará.
- Hayır. Yaşayacaksın Tom dayı.
No, vas a lograrlo, tío Tommy.
Sonsuza kadar yaşayacaksın Kal-El benim kölem olarak.
Vivirás, Kal-EI, para siempre...
Farklı bir gerçeklikte farklı bir hayat yaşayacaksınız.
Vivirás en una realidad diferente, una vida diferente.
Her gece ayrı bir zevk yaşayacaksınız.
Una delicia para cada noche.
- Ve sonsuza kadar mutlu yaşayacaksınız.
- Y vivirán felices por siempre.
Muhtemelen yaşayacaksın.
Probablemente vivirás.