Yerde kalın Çeviri İspanyolca
1,387 parallel translation
Tamam, lütfen olduğunuz yerde kalın.
Por favor, quédense en sus sitios.
Olduğunuz yerde kalın çocuklar.
¡ Quédense donde están, muchachos!
Yerde kalın!
¡ Manténganse abajo!
Olduğunuz yerde kalın!
Alto ahí.
- Çünkü ayakkabıcıya gide...... - olduğunuz yerde kalın...
- Porque iba a...
Olduğunuz yerde kalın!
¡ Deténganse ahí mismo! ¡ Están bajo arresto!
Olduğunuz yerde kalın.
Quédense donde están.
Olduğunuz yerde kalın.
Quietos.
Olduğunuz yerde kalın!
¡ Deténganse! ¡ Bajen las armas!
Olduğunuz yerde kalın.
Permanezca donde está
Olduğunuz yerde kalın... - Yanınıza refakatçi göndereceğim.
Quedaos donde estáis, os enviaré una escolta
Albay! Yerde kalın!
¡ Capitán, al suelo!
Olduğunuz yerde kalın!
Deténganse ahí mismo.
Tamam çocuklar, aileleriniz gelene kadar olduğunuz yerde kalın.
Bien, chicos, quédense ahí hasta que sus padres lleguen.
Olduğunuz yerde kalın, ikinizde.
Quédense en donde están.
Olduğunuz yerde kalın.
Quédese donde está.
Olduğunuz yerde kalın.
- Quédense donde están.
Olduğunuz yerde kalın.
Quédate dónde estás.
Tamam olduğunuz yerde kalın!
Bien, vamos. Quédense donde están.
Yerde kalın!
¡ No se paren!
Olduğunuz yerde kalın.
Aléjate.
Olduğunuz yerde kalın!
¡ No vengas aquí!
Olduğunuz yerde kalın, bayım.
Quédese donde está, Señor.
Yerde kalın!
¡ Sigan agachados!
Siz olduğunuz yerde kalın, ben giderim.
No se vayan. Me marcho yo.
Olduğunuz yerde kalın!
¡ Quédense donde están!
Olduğunuz yerde kalın!
¡ Quedaos donde estáis!
Olduğunuz yerde kalın!
¡ De rodillas!
- Ve sizi görebileceğim bir yerde kalın.
- Y estaros donde pueda veros.
Olduğunuz yerde kalın.
Quédate donde estás.
Olduğunuz yerde kalın yoksa vururum.
Quietos donde están o les dispararé
Olduğunuz yerde kalın.
No salteis sobre los muebles.
Olduğunuz yerde kalın.
Aléjense todos.
Yerde kalın, Yüzler yere bakacak!
¡ Al suelo, boca abajo!
Eğer yardım gerekiyorsa, olduğunuz yerde kalın.
Si requieren asistencia, por favor quédense donde están.
Olduğunuz yerde kalın! FBI!
¡ Quietos, FBI!
Ama ortaokulu hatırlarsın öğle yemeklerinde ne eğlenirdik. Düş / yerde kal oynardık
¿ Recuerdas a aquel hombre de la escuela, con el que solíamos jugar?
İkiniz, olduğunuz yerde kalın.
Tú también, quedate donde estás.
OIduğunuz yerde kalın!
No se mueva.
Olduğunuz yerde kalın!
¡ Quieto ahí!
Hidrozorların kalıntıları başlıca iki yerde ortaya çıktı.
Los hidrosaurios fueron desenterrados en dos lugares principalmente.
Hey, olduğun yerde kal demek sakın kıpırdama demek bayım.
Eso significa que se esté quieto, señor.
Daha sonra Maria'nin annesine ver ve sonra onu alıp kocamın doğduğu yerde, koza kalıntılarının olduğu yerde yakıp yoket.
Luego dáselo a la mamá de María... y después de eso quémalo... en el desierto cerca de las ruinas donde están los tanques... donde nació mi esposo.
Yerde kalın!
¡ No te levantes!
Anlaşıldı. Olduğunuz yerde kalın!
Recibido, listos para intervenir.
Kimse seni tanımazsa olduğun yerde kalırsın.
Si no le identifica nadie, se quedará donde está.
Hey! Olduğunuz yerde kalın!
Para ahi mismo!
Olduğun yerde kal. Yarın uğrayacağım.
Quédate donde estás, duerme un rato, yo iré mañana.
Ama sadece muhteşem olduğun söylenirse her şeyi boş verirsin ve çok tehlikeli bir yerde kalırsın.
Si todo lo que oyes es que eres increíblemente bella, puedes descartar todo el resto, y eso te puede dejar en un lugar muy peligroso.
Olduğunuz yerde kalın.
¡ Esperad dos segundos!
Burada, rahatın olduğu yerde kal. Ben birazdan dönerim.
Así que quédate aquí donde está el relax.