Yok oldular Çeviri İspanyolca
211 parallel translation
Yok oldular!
¡ Se han ido!
Yolda o, IKaptan Jacoby ve sahin... ortadan tamamen yok oldular.
Por el camino, ella, el capitán Jacoby y el halcón... se nos han escapado de las manos.
Olağanüstü rüzgarlar, aynen ortaya çıkışları gibi, aniden yok oldular.
"Los fortísimos vientos pararon tan bruscamente como empezaron".
Tek tek, eski dostlar yok oldular.
Uno por uno, los amigos van desapareciendo.
- 1944'de yok oldular.
- Desaparecieron en 1944.
Yok oldular sanki.
Es como si hubieran desaparecido.
- Hepsi savaşta yok oldular.
- Todos cayeron en la guerra, señor.
İki karakol üstünde bulundukları göktaşıyla beraber yok oldular toz oldular.
Los dos Puestos desaparecieron. Y los asteroides sobre los que estaban aparecen pulverizados.
Pilot ve yolcular bütün servetleriyle birlikte yok oldular. Öldükleri kabul edildi.
El piloto y su pasajero, un Belga que parece haberse fugado con su fortuna... están actualmente considerados como muertos.
Ama yavaş yavaş yok oldular.
Pero poco a poco se apagaban lentamente.
Ortadan yok oldular.
desaparecieron.
Işınlama platformunun üstüne gittiler ve birden bire yok oldular.
Subieron a la plataforma de transporte y simplemente desaparecieron.
Işınlama ile bir ilgisi olmadan mı ortadan yok oldular diyorsun?
¿ Desaparecieron de una manera distinta a un transporte?
Intrepid bunları yapmış olmalı. Yine de yok oldular.
Capitán, el Intrepid debe haber hecho estas cosas también y aún así, fueron destruidos.
Ormanın içine doğru, yarım mil boyunca ayak izlerini takip ettik sonra yok oldular.
Hemos ido media legua por la selva y la hemos perdido.
Belki de beraber yok oldular.
Quizás desaparecieron juntos.
Tek tek, eski dostlar yok oldular.
Uno a uno, nuestros amigos desaparecen.
İzlerini bulup peşlerine düştük. Ama ortadan yok oldular.
Seguimos sus huellas y de repente desaparecieron.
Tamamen yok oldular.
Están completamente destruidos.
Yok oldular.
Se desvanecen.
Doğrudur ama birden yok oldular.
Si... pero desaparecieron.
Fakat altıncı yüzyıldan sonra bir iz bırakmadan yok oldular.
pero después del siglo VI desapareció sin dejar rastro.
- Tamamen yok oldular.
- Fue completamente destruido.
O taraflarda somonlar... hemen hemen yok oldular, gözükmüyorlar.
Ahora es todo cuesta abajo, dado el hecho de que el salmón casi desapareció.
Yok oldular. Bir teğmen ve... bir keşif arabası. Bir savaş bölüğünden geride kalanlar yalnız bunlar.
Barridos Un teniente y un coche de reconocimiento.
Gözlerimin önünde yok oldular.
Salieron picando cauchos delante de mis narices.
Decepticonlar yok oldular. Artık yolumuz açık. Cybertron'a gidiyorlardı.
Los Decepticons están destruidos, nuestro camino está despejado por fin.
Ve alevlerin arasında yok oldular.
Y murieron calcinados.
Tropik yağmur ormanlarını çiftlik alanlarına döndürmek için yaktılar ve külleri gübrelemek için kullandılar. Ve tüm türler tamamen dünyadan yok oldular.
Quemaron los bosques tropicales húmedos para dar paso a tierras agrícolas usando las cenizas para fertilizar, y especies enteras simplemente desaparecieron para siempre de la tierra.
Yok oldular!
¡ Desaparecieron!
Dinozorlar, milyonlarca yıl boyunca gezegenimize hakim oldular... ama birdenbire yok oldular.
Los dinosaurios rigieron el planeta por millones de años y sin embargo, desaparecieron casi de la noche a la mañana.
- Yok oldular birden!
- ¡ Desaparecieron!
Yok oldular.
- Desaparecieron.
Babil İstasyonları sabote edildiler ve yok oldular.
Babylon 1, 2 y 3 fueron saboteadas y destruidas.
Tüm Hanoli sistemi ile birlikte yok oldular.
El equipo fue arrastrado junto con todo el sistema Hanoli.
Kısaca, yok oldular.
En una palabra, desaparecieron.
Tanrı'nın gazabıyla, yok oldular.
Morirán del brazo de Dios.
Yavaş yavaş, bir milyon yılda, İlkler yok oldular.
Lentamente, a lo largo de un millón de años, los Primeros se fueron.
Yok oldular.
Han... desaparecido.
Gizemli bir şekilde ortadan yok oldular.
Ha desaparecido de forma misteriosa.
Ortadan yok oldular, çevirmeli telefon gibi.
Desaparecieron un día, como los teléfonos de disco.
Sonra altınları, Keje'yi alıp gitti. Yok oldular.
Cogió el oro y a Keje, y desapareció.
Kaçmış hapisten. Birlikte yok oldular.
Se ha escapado, y han huido juntos.
60'lı yıllarda yok oldular..... ama 70'li yıllarda yine geri döndüler. Bu çetenin adı Siyah Maçalar idi.
Las pandillas desaparecieron en los años 60... pero luego aparecieron los Espadas Negras.
Bataklıktaymış gibi yok oldular.
Parece una arena movediza.
Ormanda bizim olduğumuz yöne doğru kaçtılar ve birliğimizin yok olmasına neden oldular.
Corrieron en nuestra dirección por la jungla y dieron con nuestra compañía según estaba previsto.
Saygı duyulan tüccar aileni yok etmek için birlik oldular.
Lo dispusieron todo para destrozar los respetados negocios mercantiles de tu familia
- Aniden yok oldular.
- Desaparecieron.
Hem Mr. Spock hem de Dr. McCoy gönüllü olarak uzay mekiğiyle hücrenin içine girmeye, onu yok etmeye ve gemiyi kurtarmaya gönüllü oldular.
Ambos, el señor Spock y el doctor McCoy se han ofrecido para ir en un transbordador equipado penetrar la célula, hallar la forma de destruirla y liberar a la nave.
Sadece yok oldular.
¡ Simplemente desaparecieron!
Ama Gölgeler mağlup oldular, yok olmadılar.
Pero las Sombras sólo fueron vencidas, no destruidas.