Yr Çeviri İspanyolca
2,759 parallel translation
Ellerinde kesik ya da sıyrık yok.
Ni cortes en las manos, ni raspones.
Küçük bir detay sayesinde hemen sıyrıl işin içinden.
Sólo líbrate de la culpa por un tecnicismo.
Kabuğundan sıyrılmalısın.
Daru. No deberías ocultarte en tu coraza.
Ayaklarında kesik veya sıyrık yok.
No tiene cortes o rozaduras en los pies.
Eğer sıyrık varsa tentürdiyotla temizleyip buz koyarız.
Si hay raspadura, la limpiaremos con yodo y aplicaremos hielo.
Evet, küçük bir sıyrık diye duydum.
Sí, oí que solo fue un arañazo.
Sıyrıklara dikiş gerekmez.
Los arañazos no requieren puntos.
Dizlerindeki sıyrıklar oldukça taze yaklaşık on saatlikler.
Esas abrasiones en sus rodillas son frescas como la menta. Tienen como unas diez horas.
Dizindeki sıyrıkların nasıl olduğundan bahsediyorduk. Bayrak futbolu.
Estábamos hablando de cómo te hiciste esas raspaduras en las rodillas en el partido de fútbol de banderas.
İşimizle ve sıkıntılardan sıyrılmakla daha çok ilgileniyorum.
Me preocupa más el negocio y que tengamos algo de dinero.
Sıyrıl.
Vete.
Bayım, kadın olduğum için üste çıkarak bu işten sıyrılacağını mı sanıyorsun?
Ahjussi, ¿ me está usted acosando porque soy una mujer?
Kapının arkasındaysa oradan kaçmaya çalıştığını gösteren sıyrık izleri vardı.
Y la parte de atrás de la puerta quedó cubierta de arañazos cuando intentaba salir.
Gerçekten kötü bir aktörsün ve yalan yoluyla bundan sıyrılamayacaksın.
Que es usted muy mal actor y que esa mentira no le va a servir para librarse de esto.
Kafaya aynı darbe, ama sıyrık ve yırtılma yok.
Es el mismo golpe en la cabeza, pero sin cortes, ni abrasiones.
O halde sana tavsiyem bundan sıyrılmaya bak.
Entonces te sugiero que trates de salir adelante de este problema.
- Kaoslardan sıyrılmayı başarır.
- No, ella se fortalece con el caos.
Çünkü ben herhangi bir sıyrık veya çizik göremiyorum.
Porque no veo raspones ni moratones en ningún sitio.
Ufak sıyrıklarla atlatmış ama babası ölmüş.
Solo tuvo heridas menores, pero su padre murió. Eso fue hace 12 años.
Aksi takdirde, ona yaptığı her hatadan sıyrılabileceğini söylemiş olurum.
Solo me queda decirle que puede salirse con la suya.
Hakimin sorulardan nasıl sıyrıldığını gördün.
Pero Ud. ha visto como se escabullen los jueces desde sus puestos! .
- Anlaşılabilir bir durum. - Biz bundan sıyrılabilecek miyiz?
- ¿ Crees que podemos sobrevivir a esto?
Sıyrıklara ve elindeki kıymıklara bakarsak yakalandığında yatağın altındaymış.
Basado en la irritación de la lesión y las fracturas en sus manos parece que la víctima estaba escondida antes de ser arrastrada de la cama.
Çok fazla sıyrık yok, kırık kemiği de yok.
No tiene mas que un rasguño, ni siquiera huesos rotos
Biraz sıyrık ve yarası var.
Algunos rasguños y moratones. Va a estar bien.
Ama sonra Curtis'in tekrar bu işten sıyrıldığını gördüm ve telafi etmek için söylemek istediğim her şey boğazımda düğümlendi.
Pero vi que Curtis se salía con la suya de nuevo, y todo lo que quería decir para hacer las paces se me atascó en la garganta.
"Performans" taki Chaz gibidir. Daha canlı bir insanla karşılaşınca pürü pak halinden sıyrılmıştır.
Ella es como Chas en Performance, que se despoja de su pulcro ser cuando conoce a una persona más vital.
McGee, babamda bir sıyrık bile olmadığını söyledi.
McGee dice que mi padre no tenía ni un arañazo,
Çünkü akrabalarıyla ve sevdikleriyle aynı transfer sorununu yaşayan üç ayrı pro bono müvekkilim var. Şayet suçlamayı sanığa yükleyen ve kefalet duruşmalarından sıyrılan sistematik bir çaban olduğunu kanıtlarsam,... o zaman milyonlarla ifade edilecek tazminatlardan konuşmaya başlarız- - daha da önemlisi,... bu davada adını özel olarak veririm.
Porque tengo a tres clientes pro bono que han sufrido la misma transferencia de familiares y seres queridos, y si puedo probar que hay un esfuerzo sistemático para eludir la realización de acusaciones y de audiencias, bueno, entonces estaríamos hablando de daños en millones, y lo más importante de todo que te nombraré a ti personalmente en aquella demanda.
Onlarca kez neredeyse havaya uçacaktı. Sonra eve ufak bir sıyrıkla döndü, şimdi ise bu yaşanıyor.
casi explota una docena de veces y regresa a casa con apenas un rasguño y ahora pasa esto.
Göğüsteki çürük ve sıyrıklar araba kazası ile uyumlu.
Las contusiones y las laceraciones de la parte superior del torso se corresponden con un accidente automovilístico.
Sırtındaki şu sıyrıklar tırnak izleri.
Estas abrasiones en la espalda parecen marcas de uñas.
Çünkü Kral, hiç fark ettirmeden aralarından sıyrılıp geçmişti.
Porque el Rey pudo pasar entre ellos con facilidad.
Bu beni krizden nasıl sıyrıldığını daha çok merak etmeme neden oluyor.
Esto me hace pensar aún más en cómo vas a librarte de este problema.
Beni dert etme. O sıyrık bugün mü oldu?
No te preocupes por mi sacaste ese cero hoy?
Çok zekiysen bundan nasıl sıyrılacaksın?
Si eres muy inteligente... ¿ Como saldrás de esta?
Bob bu işten müzik sayesinde sıyrılacağını söyledi ver her şeyini buna yatırdı.
Sepa si usted tiene la música que le distraiga y el enfoque, ya sabes.
Onları getirten biraz da Bobdu Jamaika'daki siyasi ortamdan sıyrılıp gerçek bir tartışma yapabilmek için.
Bob enviado por ellos, llegar a estar en de Jamaica, lejos de la influencia política y para poder cada uno de otras historias.
Küçük bir sıyrık. Anne!
Sólo es un rasguño. ¡ Mamá!
Politikacı olanlarınız için.. gücünüzü nasıl büyüteceğinizi öğreteceğiz ve politik karşıtlıklardan da sıyrılacaksınız.
Para todos ustedes funcionarios del gobierno ahi afuera, les enseñaremos, como expandir tu poder, y eliminar a todos sus oponentes políticos.
Sadece bir sıyrık, öyle değil mi?
Sólo es un rasguño.
Sadece bir sıyrık.
Es solo un rasguño.
Bir günün diğerleri arasından bu kadar sıyrıldığını düşünün bir ve de ondan sonra olabilecekleri- -
Imagínate que en ese día que fue elegido golpeen tu vida, y por supuesto lo diferente que que habria sido.
Dizlerin sıyrılacak.
Te va a la piel de tu rodilla.
Az önce bir CIA timi geldi, Anson. Bu işten sıyrılamayacaksın.
Sí, un equipo de la CIA está en camino, Anson.
Sadece bir sıyrık, iyileşeceksin.
Es sólo una herida superficial, estarás bien.
Voss yumruklardan sıyrılmaya başladı Mike, olaya bak.
Voss está evitando golpes. ¡ Mira eso!
Ama bu ufak sıyrık yüzünden değil.
Pero no de este pequeño rasguño.
Sıyrıklar oluşmuş.
Esas son abrasiones.
Haıyr.
¿ Para que me obligue a pasar tiempo con ella?
- Sadece bir sıyrık.
- Es solo un raspón.