Yüregim Çeviri İspanyolca
529 parallel translation
Yüregim al onu diyor.
Mi sangre dice : "Tómala".
Ama yüreğim bunun doğru olmadığını haykırıyor. İnsan kendisi için yaşamalı diyor.
Sin embargo, algo en mí grita que no puede ser cierto... que uno debe vivir para sí mismo.
Bunu yazarken... "Bunu yazarken..." "... yüreğim kan ağlıyor... "
Mientras escribo esto... me sangra el corazón.
# Yüreğim demir kadar sert #
Mi corazón es duro como el acero.
Yüreğim ağzıma gelecekti.
Tenía el corazón en un puño.
Hiç olmazsa buna yüreğim yok.
Al menos no lo tengo para esto.
- Beni bilirsin. Yüreğim sızladı.
- Soy demasiado buena.
Donakaldım, yüreğim atmadı ve ölüm asla gelmek bilmedi.
Estaba helada, el corazón no me latía y la muerte no llegaba nunca.
Ama boğ kendini yüreğim, dilimi tutmam gerek.
Mas que mi corazón se rompa pues he de contener la lengua.
Tut kendini yüreğim, tut kendini!
Quieto,... quieto, corazón.
Yüreğim, katılaşma, taş olma sakın yüreğim!
No pierdas tu pulso, oh corazón.
Babamın dostlarına yüreğim, kollarım açık.
A sus amigos abriré mis brazos.
Şimdiyse ne iğrenç geliyor bana, yüreğim bulanıyor baktıkça.
Mas ahora, aborrecible, en mi imaginación provoca náusea.
İyi olsa, neden kötülük soksun içime? Tüylerim ürperiyor. Yüreğim yerinden fırlayıp, kaburga kemiklerime çarpacak nerdeyse.
Y si es buena, ¿ por qué cedo ante una idea cuya horrible imagen eriza mis cabellos y hace latir mi firme corazón en el pecho contra lo que dicta la naturaleza?
Yüreğim bulanıyor gördükçe.
Se me encoge el alma cuando veo...
Yüreğim epey sabırlıdır.
Mi corazón tiene mucha paciencia.
Yüreğim dolup taşıyor çılgınlar gibi
Mi corazón está contento como una alondra
Şimdi yüreğim dolup taşıyor
Ahora mi corazón está contento
Başka türlüsünü yüreğim kaldırmazdı.
No puedo soportar que sea de otro modo.
Yağmura susayan körpe fidan gibi göğü arayan kartal gibi kıyıya vuran dalga gibi yüreğim hasretinizle yanıyor.
Así como el tierno brote ansía la lluvia... así mi corazón os ansía.
Seninle ve çocuklarla olan da buydu, çünkü yüreğim yanıyordu. Belki de sizi ne kadar sevdiğimin farkında değildim.
Lo hice contigo y los niños, porque me dolía, o quizás no entendía lo mucho que me importabais.
Yüreğim ağzımda.
La cabeza me da vueltas.
"... yedi yıl ve yedi çarpı yedi yıl denizde seyir almıştım. Gemim çapasız, yüreğim ise umutsuzdu.
He navegado siete años y siete veces siete años... el barco sin ancla y mi corazón sin esperanza.
# Dün yüreğim hüzünlü bir şarkı söylüyordu...
Ayer mi corazón cantaba una canción triste
Ey dertli yüreğim! Ne sözler ettirdin bana!
Pero ¿ adónde me lleva el dolor?
Yüreğim şurada şimdi, Sezar'ın yanında. Konuşamam dönünceye kadar bana.
Mi corazón está en el ataúd con César... y debo detenerme hasta que regrese.
Benim yüreğim de öfkeyle kabarmıştı seninle böyle konuşurken.
Cuando dije eso, también estaba enfadado.
Bu soylu davranışına susamıştı yüreğim.
Mi corazón espera ese noble brindis.
Yüreğim nasıl da ferahladı gidince.
Ahora que me armé de valor, desapareces.
Toprağın altındaki tozdan yüreğim Sevinç duyardı hala
Bajo la tierra mi corazón de polvo Aún se regocijaría
Peter, yüreğim ısındı.
¡ Oh! Peter, no sabes como te lo agredecemos.
- Yüreğim ağzımda.
- Tengo el corazón en la boca.
Şu andaki kocamla karşılaştığımız o gün ben Edward'ın naaşının ardından yürürken o melek kocamın, o sevgili evliyanın kanı ellerinde daha kurumamışken, yanıma geldiğinde kısacık bir sürede şu kadın yüreğim aptalca, onun ağzından dökülen tatlı sözlere tutsak düştü.
Cuando el que ahora es mi esposo... vino a mí cuando seguía el cadáver de Eduardo, cuando tintas aún sus manos estaban de la sangre... de aquel ángel que fue mi otro esposo, en tan corto espacio de tiempo, mi corazón de mujer... se dejaba cautivar por sus palabras.
Yüreğim, görünüşümden on kat daha hafif.
Mi corazón está más alegre que mis miradas.
Geldiğime o kadar sevinmişti ki, söylemeye yüreğim elvermedi.
Estaba tan feliz... que no quise dejarla triste.
Yüreğim senin için kanıyor.
Estoy triste por ti.
Parmaklıklar arkasında ve kilitli kafes içinde görünce yüreğim parçalandı.
Cuando vi los barrotes y el candado, sentí pena por usted.
Benim yüreğim geniştir.
Soy demasiado buena.
Bir an için ayaklarına kapanmak istedim. Ama yüreğim bana engel oldu.
Por un momento sentí que había caído a sus pies pero mi corazón me detuvo.
Kardeşim, ruhum susamış, yüreğim kupkuru elbette benden sefil bir içeceği esirgemezsin ya.
Mi espíritu está sediento, mi corazón está seco... y no se saciará con un miserable trago de agua.
Yüreğim ağzıma geldi.
¡ Me ha dado miedo!
Yüreğim ölesiye kederli.
Mi alma se entristece ante la muerte.
Yüreğim ağzıma geldi yahu.
Casi se me sale el corazón.
Seni, dünyanı ve kömür madenini düşündüğümde yüreğim buz kesiyor.
Cuando pienso en ti, en tu mundo, en tu horrible mina de carbón... mi corazón sufre de dolor.
Bugün savaşın sona ermesi gerektiğini söylediğim için yüreğim mahsun.
Mi corazón me pesa mientras hoy os digo que la lucha debe terminar.
Eğer kitap diliyle konuşacak olursam benim yüreğim ağzımda.
Si vamos a hablar como poetas, mi corazón está en mi boca.
Bir de sana şunu söylemek istiyorum, Katerina Matveyevnam, oralarda neler yaptığını düşündükçe yüreğim öyle bir daralıyor içimi öyle bir hüzün kaplıyor ki, bilemezsin.
También me gustaría decirte, Katerina Matveyevna, que algunas veces, me duele el corazón, con una tristeza que hunde en mi sus garras, cuando me pregunto, como estarás allá...
Ellerim, seninkilerle aynı renk. Yüreğim seninki gibi soluk olsa kendimi hor görürdüm.
Mis manos están del color de las tuyas pero despreciaría tener un corazón tan blanco.
Yüreğim parçalandı resmen.
Me da mucha pena.
Yüreğim parçalanıyor.
Me quiebra el corazón.
Biçare yüreğim derdi hani,
A mi pobre corazón, Así él decía.