English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Z ] / Zaofu

Zaofu Çeviri İspanyolca

65 parallel translation
Zaofu için çok üzgünüm.
Lamento mucho lo de Zaofu.
Zaofu ile yetinmeyeceğini biliyordum.
Sabía que no se detendría con Zaofu.
Pekala, Zaofu'ya gidip Su'yu ve ailesini kurtardım ve tahmin et bakalım başka kimi kurtardık?
Fui a Zaofu y salvé a Su y a su familia. ¿ Y a quien más crees que encontré?
Zaofu'yu terk ettiğinde, kalbim çok kırılmıştı.
Cuando dejaste Zaofu, me rompió el corazón.
Zaofu denilen bir şehirde, Metal Kabilesi'nin olduğu yerde.
Una ciudad llamada Zaofu, el hogar del clan metal.
Üzgünüm ama eğer Zaofu'da bir hava bükücü varsa, sonraki durağımız orasıdır.
Perdón, pero si hay maestros aire en Zaofu ahí es donde iremos.
Zaofu'ya geldikten sonra Korra yeni hava bükücü olan ve annesi, Lin'in üvey kardeşi olan Opal'le tanışmıştır.
Tras llegar a Zaofu, Korra conoció a Opal, una nueva maestra del aire, cuya madre es la desligada media hermana de Lin.
Zaofu dünyadaki en güvenli şehirdir.
Zaofu es la ciudad más segura del mundo.
Korra Zaofu'da güven içinde beklerken Tenzin hava bükücüleri eğitimlerine başlamaları için Kuzey Hava Tapınağı'na getirmiştir.
Así que, mientras Korra está a salvo en Zaofu, Tenzin ha traído a los nuevos maestros del aire al Templo del Aire del Norte para que empiecen a entrenarse.
Zaofu'da Beifong'un kız kardeşi ile birlikteyim.
Con la hermana de Beifong en Zaofu.
Bu arada, hava bükücü Zaheer Zaofu'nun etrafını kuşatmaktadır.
Mientras tanto Zaheer se dirige a ZaoFu con sus acompañantes.
Zaofu'nun içinden bilgi almışlar gibi görünüyor.
Al parecer tenían algo de conocimentos de Zaofu
Doğma, büyüme buralıyım.
Nací y me crié aquí, en ZaoFu.
Dün gece Zaofu'ya giren saldırganlara yardım ettiniz mi?
¿ Ayudaste a los atacantes, a entrar en Zaofu anoche?
Bu muhafız sadece 18 yaşında ve tüm yaşamını Zaofu'da geçirmiş.
Ese guardia solo tiene 18 años de edad. Y ha vivido en Zaofu toda su vida.
Zaheer Zaofu'ya sızarak Korra'yı kaçırmaya teşebbüs etmiştir.
Zaheer se infiltró en Zaofu e intentó raptar a la Avatar.
Zaofu'da neler oldu?
¿ Qué pasó en Zaofu?
Ayrıca Korra canlı olarak Zaofu'da ne işinize yarayacak?
Y, en Zaofu, ¿ por qué queríais a Korra con vida?
Zaofu'da beni ektiğin için çok teşekkürler.
Gracias por dejarme tirada en Zaofu.
Umarım biz Zaofu'ya gelmeden Hava Tapınağı'nda Tenzin ile konuşmayı başarabilir.
Esperemos que pueda ponerme en contacto con Tenzin en el templo del aire en el momento en que lleguemos a Zaofu.
Umarım Pabu ve Naga Zaofu'da iyidirler.
Espero que él y Naga estén bien en Zaofu.
Baatar ve ben Zaofu'yu terk ettiğimizde, ailenizle aramızın bozulduğunu biliyorum fakat sence de artık affetme ve unutma zamanı gelmedi mi?
Sé que las cosas se caldearon con tu familia cuando Baatar y yo abandonamos Zaofu, pero, ¿ no crees que ha llegado el momento de perdonarnos y olvidarlo?
Zaofu'dan ayrıldığımızdan beri yaptığımız onca güzel şeyi gördüğüne göre, artık ortaya çıkıp bize yardım etmediğine üzülüyor olmalısın.
Bueno, ahora que has visto todas las cosas buenas que hemos hecho desde que abandonamos Zaofu, debes de lamentar no haber venido con nosotros para ayudarnos.
Su ve Lin'i, Zaofu ve Cumhuriyet Şehri'ni görebilirim.
Puedo ver a Su y a Lin, Zaofu y Ciudad República...
Zaofu'da Suyin Beifong'un yanında büyüyen birisi olarak öğrendim ki unvanını bir nesilden diğerine geçiren Kraliyet Ailesi fikri, artık eskide kalmış ve bir ulusu ileriye götüren şeyler, teknoloji ve yenilikçilik olmalıymış.
Creciendo en Zaofu con Suyin Beifong, aprendí que la idea de una família real pasando un título de una generación a la siguiente era arcaico, y que la tecnología y la innovación deberían ser lo que impulsara a una nación hacia adelante.
Kraliçe düşüp de herkes senden Toprak Krallığı'nı bir arada tutmak için yardım beklerken senin tek yaptığın, Zaofu'da saklanmak ve sonuçlarla uğraşmayı diğerlerine bırakmak oldu.
Cuando la Reina cayó y todo el mundo estuvo pidiéndote ayuda para que el Reino de la Tierra no se desintegrara, lo único que hiciste fue esconderte en Zaofu y dejar que otros lidiaran con las consecuencias.
O zaman Zaofu'yu da neyin beklediğini biliyorsun.
Entonces sabes lo que le espera a Zaofu.
- Biraz keyfi kaçtı. Çünkü Kuvira tüm birliklerini Zaofu'da topluyor ve biz de burada tıkılıp kaldık.
Está herido porque Kuvira se ha llevado a todas las tropas a Zaofu, y nosotros nos tenemos que quedar aquí.
Zaofu.
Zaofu.
Zaofu, uzun zaman önce evim olmaktan çıktı.
Zaofu dejó de ser mi hogar hace mucho tiempo.
Zaofu'ya girmemiz gerektiğinden emin misin?
¿ Estás segura de que tenemos que ir a Zaofu?
Kuvira Zaofu'ya doğru ilerliyorsa, ben de öyle yapacağım.
Si Kuvira se dirige a Zaofu, yo también.
Zaofu asla seni lideri olarak kabul etmeyecektir.
Largo. Zaofu nunca te aceptará como su líder.
Öyle ya, gerçekten Zaofu'ya saldıracak değilsin herhalde?
Era un farol, ¿ no? Quiero decir, no piensas atacar Zaofu en serio, ¿ verdad?
Ya da... belki de Zaofu'yu ele geçirmemiz gerekmiyordur.
O... ¡ o podríamos no conquistar Zaofu!
Zaofu bize katılacak.
Zaofu se unirá a nosotros.
Zaofu her zaman modern ilerlemenin öncüsü olmuştur ve şimdi bunu herkesle paylaşma şansın var.
Zaofu siempre ha sido un baluarte del progreso moderno, y ahora puedes compartirlo con todo el mundo.
Kuvira ve Baatar o gün, yanlarına Varrick'i güvenlik güçlerimi ve bir kaç Zaofulu zengini de alarak ayrıldılar.
Kuvira y Baatar se marcharon aquel día con Varrick, mis fuerzas de seguridad y algunos de los ciudadanos más poderosos de Zaofu.
Beni de aynen tehdit etti, ve şimdi de Zaofu'yu tehdit ediyor.
A mí también y también está amenazando a Zaofu.
Zaofu'yu almana müsaade edemem.
No puedo permitir que tomes Zaofu.
Zaofu antlaşmayı reddeden son şehir.
Zaofu es el último reducto.
Tamam, ben yukarıya çıkıp, dağın etrafından dolaşarak Zaofu'ya arkadan gizlice girelim derim.
Vale, propongo que subamos las montañas por los vados, y nos colemos en Zaofu por detrás.
Zaofu'ya gitmiyoruz.
No vamos a Zaofu.
Beni dinleyin, Zaofu'lular.
Atención, ciudadanos de Zaofu.
- İnanınız ki, siz barışsever Zaofu'lulardan geriye kalan temsilcileriniz benimle, şafak vakti şehrin dışında buluşup şehrinizin kayıtsız şartsız teslimiyetini sunana kadar intikam almaya çalışmayacağım.
Por supuesto, no tomaré represalias contra los pacíficos ciudadanos de Zaofu, siempre que vuestros restantes líderes se reúnan conmigo fuera de la ciudad al amanecer para ofrecerme la rendición total y absoluta de vuestra ciudad.
Eğer Su bana boyun eğer ve Zaofu'yu teslim ederse ona ve ailenizin geri kalanına hiçbir zarar gelmeyecek.
Si Su accede a rendirse ante mí y entregar Zaofu, ella y el resto de tu familia resultarán ilesos. ¡ Nunca!
Zaofu'yu derhal teslim edin.
Ahora entregad Zaofu.
Zaofu, kendi kendini yönetmeye devam edemez.
Zaofu no puede continuar gobernándose a sí misma.
Beni Zaofu'ya saldırmaktan alı koymanızın tek yolu beni bedenen durdurmanızdır.
La única forma de que me impidáis entrar en Zaofu es si me detenéis físicamente.
Zaofu'dan vazgeçmiyorum.
No pienso entregar Zaofu.
İyi seyirler dilerim. Kuvira Zaofu'yu cebren işgal etmekle tehdit etmektedir.
Kuvira amenaza con tomar Zaofu por la fuerza.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]