Zekasının Çeviri İspanyolca
406 parallel translation
Görüyorsun ki, dostumuzun bile zekasının sınırları var.
Ya ve que hay límites hasta a la inteligencia de nuestro amigo.
Bir zamanlar Doktor Samuel Johnson'un da dediği gibi, " İnsan zekasının düzenleyebileceği hiçbir sorun yoktur ki,
"no hay problema que la mente humana pueda plantear... que la mente humana no pueda solucionar".
Kaba sabalığı salçası gibidir zekasının. İnsanların midesi daha büyük bir istekle sindirsin diye söylediklerini.
Esa ordinariez acompaña a su buen ingenio... y hace que los hombres digieran mejor sus palabras.
Hayır anlamıyor ama her yeni gün onun zekasının ayrı bir kanıtı oluyor.
No, y, sin embargo, cada día tengo más pruebas de su inteligencia.
O kitapları raflara geri koy çünkü çalışmalarında keşfettiğin bir şey varsa o da insanoğlunun zekasının bilinmeyen güçlerle olan savaşında üzücü bir şekilde yetersizdir olduğudur.
Devuelve esos libros a sus estantes, porque si hay algo que debiste descubrir en tus estudios es que la inteligencia del hombre es inútil para enfrentar las fuerzas de lo desconocido.
Diğer birçok sevdiğim esprinin... kaynağının da Groucho Marx olduğunu söylerler ama bence temelinde Freud'un zekasının ve bilinçaltı üzerine fikirlerinin yattığını söyleyebilirsiniz.
Hay otro chiste importante para mí que suele atribuirse a Groucho Marx Creo que aparece en "El chiste y su relación con el subconsciente", de Freud.
"Thomas B. Chambers, Londra'nın önde gelen oyun yazarı ve en parlak zekası."
"Thomas B. Chambers" "El mejor dramaturgo de Londres, y el más ingenioso."
Şüphesiz keskin zekası olan bir kadın.
Es una mujer sumamente perspicaz.
Burada babam... mücevher değerindeki parlak zekasıyla hayatın kaynağı hakkında... nice teoriler üretti.
Aquí, en este mismo estudio, su brillante cerebro concibió su extraordinaria teoría... de la fuente de la vida.
Her şey kadının zekasına bağlı.
Depende de si ella es lista.
- Zekasını geliştirmek istiyormuş.
- Decía que quería mejorar su mente.
- Şarap onların zekasını köreltmiş.
El vino les ha embotado los sentidos.
Etrafındaki bütün bu iğrenç tabakayı nasıl sezemez bile? - Neden kendi zekasını kullanmıyorki?
¿ Por qué no los mata y usa su talento?
Stevens'ın odasındaki liman haritasını... görme imkanınız olsaydı, ustanın zekası hakkında bir fikriniz olurdu.
Si solo pudiera ver el mapa del puerto en el dormitorio de la Señora Stevens, tendría una idea de la inteligencia del maestro.
Onun bu zekası karşısında, küçük dilimi yutmuştum, ve doğanın ulaşamadığı bu yerdeki hükümdarlığını kıskanmıştım.
Me cautivaba tanta ingenuidad. Un enemigo cuyo reino era un rincón olvidado de la naturaleza.
Güzelliğini senden, zekasını benden alacak ve yaşlılığımızda bize bakacak.
Va a tener tu belleza y mi inteligencia, y nos apoyará cuando seamos mayores.
Bay Koether, burada yaptığım işi, yani sizin asistanlığınızı orta derecede zekası olan bir çocuk da yapabilirdi.
Sr. Koether, mi trabajo aquí como su ayudante... bien podría hacerlo un niño lo suficientemente listo.
Her ne olursa olsun gerçek şu ki, kızınızın bu aşamadaki zekası Afrikalı bir gorilladan pek farklı değil.
Su hija, en su actual estado de desarrollo equivale intelectualmente a un gorila africano.
Zekam hâlâ bir insanın zekasıydı.
Mi inteligencia era la de un ser humano.
Atın sadakati ve zekası.
La lealtad y la inteligencia del caballo.
Zekası sayesinde, Kral olan bir adamın buraya yalnız gelecek kadar aptal olması çok şaşırtıcı.
Para alguien que maravilla por su gran sabiduría, muestras muy poca al venir aquí solo.
Onların zekasıyla bu kolay olmalı.
Hay que enseñarles. Con su inteligencia, será sencillo.
Diğerlerinden daha iyisini yapacağımı sanmıyorum. Fakat öyle sanıyorum ki bizler sık sık insanların zekasını hafife alıyoruz.
No es que me crea más persuasivo que los otros, pero solemos subestimar la inteligencia de la gente.
Gezegenimizin zekasını ve bilgisini birleştirebiliriz. Gereken her şeyi buraya getirin.
Podríamos unir la la ciencia e inteligencia de nuestro planeta, reunir todo lo necesario.
Zekası olup biteni hemen kavramasını sağlar.
Su inteligencia casi sobrehumana comprende enseguida lo que ocurre.
Gördüm ki bir güvensizlik anında,..... zekasını az göstermişim.
Descubrí, en un momento de inseguridad,..... que había infravalorado su ingenio.
Alman insanının zekasına çok az inanıyorsun.
Tiene muy poca fe en el carácter del pueblo alemán.
İnsanlığın fikri ve zekasıydı ateşe atılan.
Tiraron al fuego los frutos del pensamiento humano.
Genç kadının birazcık bile mekanik zekası olmadığını herkes görebilir.
Cualquiera puede ver que esa joven no tiene mentalidad para la mecánica.
Öyleler. Zekası batsın.
Son muy inteligentes, se lo aseguro.
Şimdi bunun zekası olan bir yaratık olduğuna daha çok inandım, fakat 11 yıl önce Farragut'un mürettebatını yok eden aynı şey galaksinin diğer bir tarafındaydı.
Ahora no solo estoy convencido de que es un ser inteligente, sino que además es el mismo que diezmó la tripulación de la Farragut en otro extremo de la galaxia.
Zekasını hissediyorum, düşündüğünü, neler plânladığını hissediyorum.
percibí su inteligencia, su pensamiento, su estrategia.
Zekasını hissettiğini söylüyorsun.
Dice que percibió su inteligencia.
Ama fotoğrafçı Bay Yamana'nın sanatsal zekasından çok etkilenmiştim.
Pero me impulsaba el sentido artístico del fotógrafo, el Sr. Yamana.
Amerikan askerinin zekasını asla küçümsemeyin efendim.
Nunca subestime la inteligencia del soldado norteamericano, señor.
Bulmacanın parçalarını birleştirmek için egosu zekasına başvuracak.
Su ego requiere que use su inteligencia para unir las piezas del puzzle.
Birisi ya da birşey gorillerin zekasını kurnazlıkla altetti.
Alguien, o algo, ha superado la inteligencia de los gorilas.
Zekası sınırlı.
Tiene una inteligencia limitada.
- Bu bir semenderin zekasını bile ölçemez.
- ¡ No medirían ni la aptitud de un tritón!
Ama bunlar, bahsedilen 2,000 yıl sonunda, yani iddia edildiği üzere insanlar hayvanların kısıtlı zekasına sahip dilsiz yabaniler olduğunda hâlâ zulüm olarak kabul edilebilir mi?
Pero dentro de 2.000 años ¿ serán así descritos cuando se alega que los humanos se habrán convertido en brutos con la inteligencia de animales?
Yine de zekası ve çekiciliği yardımıyla daha saygın bir iş bulacaktır.
Sin embargo, intrigante como es, y bien conservada, podría haber conseguido algo mejor.
Her şeyi oluşturmalarına babanın zekası yardımcı oluyordu.
Su inteligencia ayudó a ordenar las cosas por ellos.
İnsanlarınızın zekasını aklımda çok büyütmüşüm.
Supuse demasiado en la inteligencia de su gente.
Karınca gibi küçücük bir yaratığın zeka ölçeğinde insanoğlunun zekasına denk bir zeka gösteriyor olması?
¿ No es aterrador que una criatura tan pequeña como la hormiga... sea capaz de equipararse con el hombre... en la escala de inteligencia? Tienen un sofisticado sistema de comunicación.
Dünyanın en az bilinen zekasını kutlama uğruna. Hakkımda demek.
un homenaje a la inteligencia menos conocida del mundo, debe referirse a mi.
Dünyanın en kısa kitaplarından biri. "Margaret Thatcher'ın İnce Zekası" gibi.
Como "El ingenio de Thatcher", o "Grandes amantes Ingleses".
Ayrıca Lex Luthor "ın keskin zekası. Lex Luthor" ın kurnazlığı.
Además de la aguda mente de Lex Luthor, su sentido común.
Babasının zekası, annesinin güzelliği ve şeytan tüyü var.
inteligente y encantador.
Gerzeğin zekasını kaslarına tercih mi etti?
? Pretende comerte el coco y desafiar tus musculos?
Dr. Hfuhruhurr Zekasını İtiraf Etti
El Dr. Hfuhruhurr admite su genialidad.
Doktor. Onun zekasını tartışıyordunuz.
Doctor, estaban hablando sobre su cabeza.