Zekice Çeviri İspanyolca
4,409 parallel translation
Bir zamanlar biri bana tehditleri ortadan kaldırmanın çok zekice bir yolunu öğretmişti.
Alguien una vez me enseñó una forma muy inteligente de eliminar una amenaza.
Çok zekice. Evet.
Sí.
- Zekice.
Inteligente.
Saul, bu operasyonun zekice mi yoksa aptalca mı olduğu ortaya çıkacaksa da bu kurumun başıma ben geleceğim.
Saul... como sea que esto resulte, un audaz golpe de genialidad u otra cosa, estoy destinado a heredarlo.
Bu çalışmada ben öne çıkmalıyım çünkü önemli ve zekice bir şey yazdım. Önemli ve büyük bir sertifikam var ve bunu anlamalısın. Seni kocaman önemli adam, seni.
De acuerdo, debería tomar el liderazgo en este papel porque escribí una cosa importante e inteligente y tengo un certificado grande e inteligente, y deberías entender eso, tú... tú, hombre grande e inteligente.
Aslında 10 numarasın tatlım, işte bu yüzden zekice bir kod numarası.
Tu eres diez, cariño, por eso es un nombre de código tan inteligente.
Zekice.
Inteligente.
Çok zekice.
Eso es genial.
Çok zekice. Daha önce nasıl aklıma gelmedi?
Eso es genial. ¿ Por qué no pensé en eso?
Çok zekice. Daha önce nasıl aklıma gelmedi?
Eso es genial. ¿ Por qué no pensé antes?
- Kesinlikle. - Çok zekice, Pierce.
Brillante, Pierce.
İğrenç bir fikir ama aynı zamanda çok da zekice.
Es enfermizo, pero brillante.
Zekice!
Brilliante!
Yaptığım en zekice şeydi o.
Fue lo más inteligente que hice en la vida.
Bunun hakkında daha fazla zekice davranma çünkü hiç çekici değil. Tamam mı?
No vayas de listillo ahora, por que no tiene gracia, ¿ vale?
Büyük ihtimalle köpek parkı dışında iletişim kurmamak için anlaştılar. - Zekice.
Y probablemente acordaron no contactar el uno con el otro a menos que fuera en el parque de perros.
Zekice bir şeyler mi yapıyorsun?
¿ Estás haciendo algo ingenioso?
Zeki bir çocuğa göre şu an hiç zekice düşünmüyorsun.
- Bueno... - Para un chico listo, ahora que no estás pensando con la cabeza.
Çok zekice.
Brillante.
Zekice mi yoksa aptalca bir hareket mi?
Buena elección o mala elección.
- Zekice bir hareket.
- Buena elección.
İnsanları etkilemek istiyorsan, bunu zekice yapmalısın.
Usted quiere influir en las personas, luego hacerlo inteligente.
Bu çok zekice bir plan!
¡ Es una idea genial!
Bana bıraksaydın avımızı çok daha zekice bir şekilde emniyete alırdım.
podría capturar a nuestra presa de forma más inteligente.
bu., um... zekice.
Eso fue... Inteligente.
evet. zekice.
Sí. Inteligente.
Zekice bir çıkarım Wayne ama ben hâlâ hayattayım.
Eso es muy inteligente, Wayne, pero sigo vivo.
Yarın dünyanın en zeki iki adamını zekice alt etmek için bana yardım edeceksin.
Mañana vas a ayudarme a burlar a dos de los hombres más inteligentes del mundo.
Zavallı, saf barmen kızı etki altına almak ne kadar da zekice değil mi?
¿ Obligar a una camarera pobre e ingenua?
Ama beni anlamakta sorun yaşamış olabilirler çünkü bu zekice aksanı kullanarak sesimi değiştirdim.
Sí. Pero podrían haber tenido problemas al entenderme porque... Disfracé mi voz usando acento inteligente.
Çok zekice Lisbon.
Eso es muy astuto, Lisbon.
Çok zekice.
Eso fue muy inteligente.
Bu çok zekice.
Esto es muy ingenioso.
- Biliyorum, bu çok zekice.
- Lo sé, es muy ingenioso.
Ve bu, bilgiyi azaltmanın zekice bir yolu ama görüntüyü gerçekten bilmek istiyorsan bu bir felaket çünkü bunu sadece beyninle yapamazsın.
Y esto es un truco muy inteligente para reducir la información pero es un desastre si realmente quieres saber acerca de la apariencia de la escena porque simplemente no puedes hacer eso con tu cerebro.
Kavram olarak, tek kelimeyle zekice bir fikir. TNT.
El concepto es simplemente brillante.
Yaptığın zekice küçük oyun, her şeyi daha zor bir hale soktu.
Tu ingeniosa treta ha hecho las cosas más difíciles.
Çok kolay ve zekice.
¡ Es tan simple que es brillante!
Bu gerçekten zekice.
Es muy ingenioso.
- Bu çok - -... zekice.
Esto es muy...
Bu acımasız ve zekice bir plan.
Es un plan cruel y brillante.
Nakit için takas ettiniz. Zekice.
Intercambiarlos para conservar el efectivo, listo.
Pek zekice yapamadım sanırım.
Aparentemente sin mucha sutileza.
Zekice.
Sutil.
- Bu zekice.
- Es inteligente.
O zekice boşanma fikri aklına geldiğinde kendini beslemen gerektiğini hiç düşündün mü?
¿ Cuando tuviste la brillante idea de divorciarte de mí, siquiera consideraste cómo te ibas a alimentar?
Yasal olmayan ürünlerle çalışacaksan zekice bir kılıf.
Si vas a traficar con mercancías ilegales, es una tapadera pequeña.
Çok zekice değil mi, Reggie?
¡ Qué inteligente, Reggie!
- Zekice.
- Genio.
Zekice.
Ingenioso.
Zekice.
Genial, fantástico.