Zekâ Çeviri İspanyolca
658 parallel translation
Bu zekâ, korku ve dehşet içinde geçen o son saatinde tek bildiği imha ve yıkım olan bu insanlığı yok edebilirdi.
Esta mente hubiese destruido la humanidad, que en sí misma sólo conoce destrucción y exterminación y que sólo hubiese podido ser salvada en su hora final a través de terror y horror.
... güzellik, akıl ve zekâ ve, ah, bir kadında mutlaka olması gereken her şey.
Belleza, ingenio, inteligencia y todas las cosas que son tan importantes en la mujer.
"Doğurganlık, zekâ ve güzellik."
"Educación, entendimiento y hermosura."
Ya da bana bir zekâ testi uygula.
O haré un test psicológico.
Otorite zekâ hayal gücü.
Autoridad, habilidad, imaginación.
Burası ise tamamen zekâ, düşünce maharet ve şiirsellikle dolu.
Aquí es el espíritu, el pensamiento sutil y poético.
Müthiş bir içgüdü ve zekâ.
¡ Qué inteligencia!
Dostumuza gereken şey zekâ ve at kılı.
Lo que un muchacho necesita es la sabiduría de una madre y una cola de caballo.
Ah, Ravenhurst, adamda zekâ var!
¡ Hacer la corte a italianas!
Belki su laboratuara tekrar gidip zekâ katsayılarımızı % 100 artırmalıyız.
Tal vez debamos ir a ese laboratorio krell... e incrementar nuestros coeficientes de inteligencia en un 200 por ciento.
Dinle doktor, laboratuara girebilirsek zekâ artırıcıyı ilk ben deneyeceğim.
Mira, Doc, si llegamos al laboratorio... yo iré primero al incrementador de coeficiente de inteligencia.
Zekâ artırıcıya girdin demek.
Así que te metiste en el incrementador cerebral, ¿ eh?
Bu soruların bir kısmı size saçma gelebilir,... ancak bunların genel zekâ ve yetenekler konusunda ne çok şey ortaya çıkardığını bilseniz şaşarsınız.
Algunas preguntas le parecerán un poco bobas... pero le sorprendería cuánto arrojan sobre la inteligencia... la adaptabilidad y demás.
Hiç zekâ yürütmez.
No tiene mente.
Bak baba, bende ortalama bir zekâ var.
- Papá, mi cerebro es mediocre.
Sende oturup bu hikâyeyi okuyacak ne irade ne de zekâ var.
No tienes ni el cerebro ni la fuerza de voluntad para leer esta novela.
- Git ve çıkar istersen, parlak zekâ! - Şişşt.
- ¡ Silencio!
Eğer bilim, zekâ ve yetenek şanstan başka bir şey değilse ne işimiz var burada?
Si la ciencia, el intelecto y el instinto no son más que casualidades, ¿ qué estamos haciendo aquí?
Yalnızca kaba kuvvet ve zekâ yok.
Se cultiva el músculo y no el intelecto.
Ben bir zekâ testi uyguluyorum Bayan Looran.
Estoy realizando tests de inteligencia, señora Looran.
Zekâ seviyesi, inanılmaz derecede yüksek.
Su inteligencia es extraordinaria.
Yeğeninizin zekâ seviyesi bizi cidden çok şaşırttı.
La inteligencia de su sobrino nos ha dejado asombrados.
Aynı yaşta ve aynı zekâ seviyesine sahip.
De la misma edad e inteligencia.
Silah başka şey.. ... zekâ başka şey.
Una cosa es una pistola, y otra la inteligencia.
Zekâ yoksunu insanları hayvan kılığına sokmuş.
El juicio... se ha escondido entre las bestias salvajes.
Al bakalım zekâ küpü, toparla bakayım bu viraneyi!
¡ Toma, genio, sostiene esta ruina!
Perişan eden bir zekâ.
Es una clase de inteligencia destructiva.
Suç işleyen bir adamdan söz ediyoruz, bir bar kavgasının bahçe versiyonundan değil, fakat özenle hazırlanmış zekâ işi bir plan olmalı.
Estamos hablando de un hombre que comete un crimen no del tipo corriente de disputa de bar sino un proyecto intelectual elaborado.
Bir yarı zekâ ile!
/ / - Dándole una mano? .
Zekâ olarak dengi olan bir erkek bulamadı.
Ella no ha sido capaz de encontrar a un hombre de su nivel intelectual.
Bu çocuğu Paris'e getirebilirsem, onu inceleyebilir ve kendi türünden ve eğitimden uzak yaşamış bir ergenin zekâ derecesini ve fikirlerinin doğasını tespit edebilirim.
Si pudiera llevármelo a París, podría examinarlo y determinar el nivel de inteligencia y las ideas de un adolescente privado de toda educación por haber vivido al margen de su especie.
O sizi bilir, siz de onu bilirsiniz. Bir zekâ oyunudur.
Él sabe que estás allí, y tú sabes que él está.
Tanrı bilir bu zavallı ruh içerisinde ne büyük zekâ ne büyük sanata yetenek saklı.
Dios sabe qué genio, qué grandes obras de arte pueden estar atrapadas en la mente de esa pobre alma desgraciada.
Bu zaman ve mekândaki her şeyin ötesinde bir zekâ.
Una inteligencia por encima de cualquier cosa en este tiempo y lugar.
Biz Zekâ'yız.
Somos la inteligencia.
Bu Zekâ seninle ne zamandır konuşuyordu?
¿ Cuánto tiempo ha estado hablando contigo la Inteligencia?
Peki ya Zekâ?
Y ¿ qué pasa con la inteligencia?
Dünyayı kardan adamlarla fethedebileceğini düşünen bedensiz bir Zekâ pek tehlike arz edemez.
Bien, podemos correr mucho peligro por una inteligencia incorpórea que cree que puede invadir el mundo con hombres de hielo.
Büyük Zekâ...
La Gran Inteligencia...
Büyük Zekâ?
¿ La Gran Inteligencia?
Keşfim kanıtlıyor ki yeryüzünde zekâ düzeyi oldukça gelişmiş canlılar düşünülenden daha erken dönemde var olmuş.
Mi descubrimiento demuestra que hubo vida inteligente en la Tierra mucho antes de lo que pensábamos.
'Duygusal Zekâ'ya aşina mısın Leon?
¿ Sabes lo que es la inteligencia emocional León? No sabe lo que es ninguna clase de inteligencia.
Bu güzellik zekâ ve gençliğe kadınları daima bir şiir gibi sevmiş ve aşkı bir müzik gibi yaşamış kocaman ailemize büyük bir coşkuyla hoş geldin diyorum.
Es con gran emoción que le doy la bienvenida a la belleza, a la inteligencia y la juventud, a nuestra gran familia, que siempre ha amado a las mujeres tanto como a la poesía, y ha disfrutado del amor como si fuera música.
Ne ruhtur ne de zekâ.
No es alma ni mente.
- Zekâ seviyem 158.
Un coeficiente intelectual de 158.
Kıskanmanıza gerek yok, zekâ mutluluk getirmiyor.
No estés celoso, porque la inteligencia no da la felicidad.
Bizim zekâ seviyemizin yerlerde olduğundan eminim.
Estoy seguro de que nuestro propio coeficiente intelectual... está lejos de ser insignificante.
Benim merak ettiğim, sen ve yüksek zekâ seviyenin bu saçma kampta ne işinizin olduğu.
Lo que quiero saber es... ¿ qué hacen él y su coeficiente intelectual... en este campamento cutre?
Zekâ seviyesi beyinde bulunur, testislerde değil.
Sí, pero el cerebro controla la bragueta.
Zekâ seviyesine bakılırsa, o öyle diyorsa doğrudur.
Con su coeficiente intelectual, si él dice eso, debe ser verdad.
Zekâ testinde çok başarılı olmuşsunuz.
Muy bien en el test de inteligencia.