Zekâya Çeviri İspanyolca
67 parallel translation
Flossie, bakışlara, zekâya ve her tür donanıma sahipti.
Tenía cerebro, chasis, y todo lo que va con ello
Enright Evi'ni yapabilecek zekâya sahiptin.
Tuviste la genialidad que hizo la Casa Enright.
Diyelim ki babaları da aynı, anneleri de hiç tamamen aynı zekâya sahip altı kız ve erkek kardeş duydunuz mu siz?
Pero aún compartiendo padre y madre, ¿ qué seis hermanos que conozcas tienen exactamente la misma inteligencia?
Sybok kadar inatçı bir zekâya sahip kimseyi tanımadım.
Sybok es muy inteligente. Él debe saber.
Belki ortalama bir zekâya sahipti ama ne yaptığını anlayabilecek kadar zekiydi.
Ella se portó como la mierda, pero al menos se dio cuenta.
Yani yapay zekâya girecektin.
Entrar en la Inteligencia Artificial.
Phoebe, hiç bir zaman senin gibi zekâya sahip olamam, ne yaparsam yapayım.
Phoebe, jamás tendré las habilidades que tú tienes, haga lo que haga.
Senin gibi bir zekâya sahip olan birisinin öğrenmesi, fazla zaman almaz.
No te tomará mucho tiempo aprender. No con un cerebro como el tuyo.
Zekâya zekâ yeteneğe yetenek eklendikçe vites değişir.
Así la inteligencia se suma a la inteligencia, como la habilidad se suma a la habilidad, la velocidad cambia.
Hadi, liderlik yeteneği için kavga etmek yerine duygusal zekâya prim verelim.
Valoremos la inteligencia emocional,... ... la capacidad de mediar y no luchar.
Hepimizin karar verebilecek zekâya sahip olduğunu biliyorum. Ama bana göre Sloane hâlâ bir suçludur.
Sé que todos estamos calificados aquí para tomar decisiones, pero para mí Sloane sigue siendo un criminal.
Ne zaman ki bilgisayarın biri yerini bir parkmetre memuruna bırakır üstüne alınma Ya da şişman olduğu için kendini öldürür işte o zaman yapay zekâya inanırım.
Cuando una computadora se enloquezca contra una parquimetrera, sin ofender o se suicide porque se ve gorda creeré en la inteligencia artificial.
12. seviye zekâya sahibim.
Tengo un intelecto nivel 12.
Yaygın bir kanıya göre geri zekâlılar, ortalama zekâya sahip olanlara göre işledikleri suçlarda daha az sorumludurlar.
Hay una noción sobreentendida de que la gente retardada es menos de sus delitos que la que tiene inteligencia promedio.
Sen çok keskin bir zekâya sahip ve doğaya derin bir saygı duyan parlak bir öğrencisin.
Eres una alumna brillante con una mente muy perspicaz y un profundo respeto por la naturaleza.
Şeytani bir zekâya sahip. "
Diabólicamente listo ".
Bununla beraber, kayıtlar bize, büyük duyarlılık ve zekâya sahip bir adam portresi çiziyor.
No obstante, los registros también nos dan un retrato de él como un hombre de gran sensibilidad e inteligencia.
Sana açıklayayım, görülen o ki kıvrak bir zekâya sahip değilsin.
Dejeme que se lo diga despacio, ya que veo que no es de los más lúcidos.
Atlantis'in işletim sistemini yeniden yazıp hata korumalarını kapatmak. İnanılmaz zekâya sahip olan biri gerekiyor.
Reescribir el sistema operativo y desactivar las medidas de seguridad es algo que requiere a alguien de una inteligencia increíble.
Zekâya dair bir şey göremedim henüz.
Y aquí brilla por su ausencia.
Bir nebze olsun zekâya sahip, bir nebze duyarlılığı olan bir yapımcı nasıl olur da böyle bir şarkıyla filmin başlamasına izin verir?
¿ Cómo puede un productor, con un mínimo de inteligencia, con tan sólo una sensiblidad mínima, permitir que una canción como esa de inicio a la película?
Bir kadının belirli bir meziyeti varsa örneğin, derin bir zekâya sahipse, o meziyet, derinlerde bir sır olarak kalmalıdır.
Si una mujer posee una particular superioridad, por ejemplo, una mente profunda,... es mejor mantenerlo como un profundo secreto.
Ne zaman onu zorlasam, punduna getirip, Dutch'a dönüyor tabii bu arada, keskin bir zekâya sahip olduğu belli.
Cada vez que lo ataco, me esquiva y vuelve a Dutch. A quien, dicho sea de paso, parece entender muy bien.
Pekâlâ, sizin için güzel bir karşılama. Kas gücü, zekâya gerek yok.
Bueno, a usted le queda bien, todo músculo, sin cerebro.
İçinde savaşma arzusu olan adamlar, neden savaştıklarını bilip, kiminle savaştıklarına bakmaksızın askeri dehaların ya da, normal zekâya sahip insanların komutasında dakikada 30 mermi atabilen makineli tüfekle ya da sopayla bile mücadele edebilirler. Bu adamlar yapabildiklerinin en iyisini yaparlar ve böylelikle kazanırlar.
Los hombres que desean luchar y que también entienden por qué luchan sin importar contra quién luchen ya sea bajo el mando de genios militares o aquellos de inteligencia normal peleando con palos o con ametralladoras que disparan 30 cartuchos por minuto estos hombres se pondrán en las condiciones más ventajosas para la lucha y triunfarán.
Yaşlı bir Yunan Tanrı tabakası olan Titanlar oldukça kaba ve keskin zekâya sahip olmayan aynı zamanda barbar bir topluluktur.
Los Titanes son una orden más antigua de Dioses griegos. Son bastante rústicos, no son muy brillantes y tampoco muy civilizados.
Ne kadar keskin bir zekâya sahip olduğumu görüyorsunuz.
Simplemente va a demostrar que, Soy tan punzante como una tachuela.
- O- - Yaşına göre ortalamanın çok üstünde bir zekâya sahip olduğu ortaya çıktı.
Sus pruebas... dan muy por encima del promedio de inteligencia para su edad.
Özellikle Bay Karnaki çok parlak bir zekâya sahiptir.
El señor Karnaki, en particular, era muy brillante.
Bernie, bu sektörün en yaratıcı zekâya sahip komedyeniydi.
Bueno, Bernie tenía la mente más creativa del negocio.
Yeteri kadar kıvrak bir zekâya sahip olduğumu düşünüyorum.
Digo, pienso que soy bastante madura intelectualmente.
Suç konusunda üstün zekâya sahip.
Es una mente criminal con puntos extras.
Güce ve zekâya sahipsin.
Tienes la fuerza y la inteligencia.
Anti sosyal, başarısız tutarlı fakat aradığımız adamdaki zekâya sahip değil.
Antisocial, mediocre... es viable, pero no tiene la inteligencia que buscaría en nuestro hombre.
Quantum Fiziğinde okuyor...,... ve aynı seviyede zekâya sahip olacaklar.
Esta haciendo su doctorado en física cuántica, entonces ellos están definitivamente en la misma página intelectualmente.
Senden üstün bir zekâya saygı göstermekte zorlanıyorsun, değil mi?
No mostraría más reconocimiento resistirse a mejorar la comprensión.
Yüce Zekâya gidin. Arkadaşlarımızı bulun.
Id a por la Inteligencia Suprema, encontrad a nuestros amigos.
Choi Young, küçük bir çocukken bile parlak bir zekâya sahipti.
Choi Young, ese pillo, siempre ha sido brillante e inteligente desde pequeño.
Senin gibi zekâya ve vizyona sahip biri Gözcüler tarafından fark edilir değer verilir, hatta saygı gösterilirdi.
Un hombre con tu asombroso intelecto y visión... sería reconocido por los Observadores, valorado, reverenciado incluso.
Yapay zekâya böyle bir şey olması mümkün mü? İki yıl önce hizmet başladığı sırada Cardinal bana... insanlarla iletişime geçmememi emretti.
¿ Puede eso sucederle a una IA? en el día que inició el servicio oficial... Cardinal me prohibió relacionarme con los jugadores.
Seni iyi yetiştirmeyi istemem, makul bir zekâya sahip olmam ve orta derecede hijyenli olmam da benim hatam değil.
Y no es mi culpa que prefiera la buena educación una inteligencia razonable y una higiene personal pasable.
Bu kadar inanılmaz bir zekâya sahip olmanın bedelini ödüyorsun.
Ese el precio por tener una mente extraordinaria.
Ne yazık ki dünyadaki en büyük zekâya sahip olmak imkânsızı başarmanı her zaman sağlamıyor.
Por desgracia, el mayor intelecto de la Tierra no siempre ayuda a hacer lo imposible.
Canavar ıslah olmaz ve söylenenleri anlamayan ilkel bir zekâya sahip.
La criatura es incorrigible, y carece de la inteligencia más básica.
Yani sen inanılmaz güçleri olan ve süper zekâya sahip türünün son örneği olan bir uzaylı mısın?
Así que eres un extraterrestre, el último de tu especie, con poderes increíbles y ¿ super-intelecto?
Ama o bunu yapacak zihinsel zekâya sahip biri.
Pero está claro que tiene la capacidad intelectual para hacerlo.
Odadaki en keskin zekâya sahip olduğunu kanıtlama açlığı vardı resmen.
Tenía una necesidad insaciable de probar que era el intelecto más agudo del lugar.
O zaman birkaç telgraf çekecek kadar zekâya sahip olmalısın.
Entonces deberías tener la inteligencia suficiente para enviar unos pocos telegramas.
Keskin bir zekâya sahipsin.
Tienes... una aguda perspicacia.
Biz burada zekâya, sanata takım çalışmasına ve spora önem veririz.
Nuestro objetivo son la mente, las artes el trabajo en equipo y los deportes.
İlk karşılaştığımda seni ortalama zekâya sahip biri sandım ama yaptığın plan aptalca.
Al principio pensé que eras de inteligencia media, pero este plan es una idiotez.