Zevksiz Çeviri İspanyolca
291 parallel translation
Çok zevksiz bir şey.
Es de mal gusto.
O çok zevksiz biri.
¡ Es tan terriblemente ordinario!
O zevksiz gömleklerini ve kaynattığı manşetlerini seviyorum.
Amo las camisas ordinarias que usa con sus puños gastados.
Harika bir yıldızın, bir artistin bu kadar zevksiz olması.
Que una gran estrella, una artista, sea tan poco artística.
Zevksiz bir isim.
Lo dudo.
Senin gibi zevksiz fakir biri için Francesca fazlasıyla yeter.
Para un miserable como tu hasta Francesca es demasiado
- Bu çok zevksiz bir şey.
- ¡ Barato!
Zevksiz mi?
¿ de veras?
Zevksiz bir adam için, her şey birbirinin aynı sanırım.
Creo que a un hombre sin gusto le parece todo igual.
Burası kirayla oturduğum çirkin ve zevksiz bir yapı.
Esta es una casa fea y de mal gusto, la cual alquilo
- Bu zevksiz şeylerle mi?
- ¿ Esos trapos chabacanos?
Gooper, majestelerine nasıl tutuldu hayal edebiliyorum. Mae, pirinçten tahtına oturmuş, o zevksiz arabayla anacaddeden geçerken... gülümseyerek herkese selam veriyor ve bütün serserilere öpücük dağıtıyordu.
Me imagino a Gooper enamorándose de Su Majestad, sentada en un trono de hojalata, montada en una cursi carroza, saludando sonriente y tirando besos a toda la basura de la calle principal.
Tamamen ağırbaşlı, zevksiz
Totalmente amable y sosa.
Biraz zevksiz.
Un poco grises.
Zevksiz değil.
Grises no.
Bu zevksiz, nezaketsiz adamdan burada sözleşmeli çalışırken de hoşlanmazdım. Şimdi bana küçük roller teklif ederken de daha çok hazzediyor değilim ondan.
Nunca hice algo como esto cuando estuve contratada aquí,... hombre grosero y de mal gusto,... y menos me agrada ahora que me ofrece pequeños papeles.
İç çamaşırlarında çok zevksiz.
Y la ropa interior es lamentable.
Onu o zevksiz hayatından kurtarıyoruz.
Salvándola de su pesado trabajo de por vida.
Münasebetsizliğini zevksiz ve korkunç buluyorum.
Tu frivolidad me parece cruel y de mal gusto.
Evet, kesinlikle. Mobilyalar çok kötü. Çok zevksiz.
- Allí los muebles son unas porquerias!
Zevksiz birine ait, deyim yerindeyse, baylar.
Y de muy mal gusto, si me permiten agregar, señores.
O da diğeri gibi zevksiz olacaktır!
No sé qué sería más desagradable.
Bence çok zevksiz.
Creo que esto es de muy mal gusto.
Kalleşçe, İngiliz'e yakışmaz ve çok zevksiz yapılmış.
Es antideportivo, es anti-ingles... y es de muy mal gusto.
Bu çok zor ve zevksiz bir iş olacak. Bunu yapmak için zorlu ve zevksiz biri gerekecek.
Va a ser rudo y un negocio desagradable... demandará un tipo de hombre duro y desagradable
- Kim söyledi? Kocaman göğüsleri olan, kocaman bir şapkayla dolaşan zevksiz bir sarışın.
Esa rubia despampanante, la del sombrero y el libro.
Bayan Piggott, lütfen bugünün pazar ve burasının Katolik bir ülke olduğunu unutmayın. Çok zevksiz bulabilirler.
No se olvide que es domingo y es un país católico... y podrían pensar que es de muy mal gusto.
- Yapma Henri, çok zevksiz.
¡ Vamos, Henri! ¡ Que mal gusto!
- Gerçekten zevksiz biriymişsin.
- Realmente es Ud. Un filisteo, ¿ no? - ¿ Cómo?
Sigorta şirketini dolandırmak için yapılan küçük, zevksiz bir plan mı?
¿ Un plan grotesco para estafar a la compañía de seguros?
Planı zevksiz bulduğun için üzgünüm.
¿ Le parece grotesco?
Eski zevksiz bir swansea yapboz testi belasına ne dersin?
¿ Qué le parece si destrozamos esa jarra enigma tan cursi?
Senin gibi zevksiz bir dolandırıcının yaptığı iki paralık, kıçı kırık, ucuz bir yapımda oynamayı mı?
¿ Participar en una producción de pacotilla...? ¿ de un truhán con mal gusto como tú?
Zevksiz pijamana bakmak zorunda kalmam.
Así no veré tus horribles pijamas.
Şu zevksiz eski şeyi lokantaya götürmeye karar verdi.
Decidió llevar ese bolso viejo al restaurante.
Bütün gömlekler kahverengi çok zevksiz bir renk
Todas estas camisetas de color marrón, Se trata de una vulgar color!
Teğmen Williams, onları zevksiz uzmanımızın yanına götür... onları baştan aşağı elden geçirsin...
Teniente Williams, llevelas ante nuestro horrible experto y que las acondicione por completo...
Çok zevksiz. Hadi!
Es de mal gusto.
Çok zevksiz.
Destartalado.
Şimdi dinle. Bunu yapmak zorundayız, ne kadar zevksiz birşey olsa da.
Mire, tenemos que hacerlo, por muy desagradable que sea.
- Şu zevksiz şeyden kurtuluyoruz.
- Deshacernos de ese adefesio.
- Ben bu zevksiz şeyi seviyorum.
- Pues a mí me gusta.
O sokak fahişesi Nice'ten gelince her şey zevksiz bir hale dönüştü.
- Escuche, señora... - Todo empezó cuando esa prostituta llegó de Niza.
Çok zevksiz giyiniyorsun.
Vistes como un vagabundo.
Sen bu paspal, zevksiz takımla tarzımı bozarken... ben kendimi nasıl bir iş adamı diye satarım, Jackson?
¿ 100 dólares? ¿ Cómo pareceré hombre de negocios... cuando están cortándome los vuelos con este saco, amigo?
Böyle zevksiz beğenilerim yoktur.
No tengo un gusto tan vulgar.
Üzerime adi zevksiz kıyafetler giyerdim. Bunlar gibi değil.
Me ponía unos vestidos vulgares, no lindos, como este.
Sadece, zevksiz alt sınıf insanların alışveriş yapacağı ucuz ve şatafatlı mallarla dolu bir sürü dükkan.
No hay más que tiendas horribles que solo atraen a clientes de clase baja y mal gusto.
olarak tahsis edildi. Zevksiz yaşamın içinde yalnızlık, umutsuzluk, acı, ve düşündüğünden daha kısa bir süre içinde
una persona adusta viviendo en medio de la soledad, de la desesperación, del dolor, y que tan tempranamente conoció un curioso rincón de la Dimensión Desconocida.
- Sürekli kullandığın losyon tek kelimeyle zevksiz! - Çok isterim?
- ¿ El qué?
Çok zevksiz.
Eso es asqueroso.