Zorbalık Çeviri İspanyolca
817 parallel translation
- Öfkeye kapılıp zorbalık ettin.
- No has hecho más que fanfarronear.
Zorbalık etmedim. Sadece onunla başa çıktım.
No fanfarroneo, le he dominado.
Zorbalık ediyorsun canım ve zorbalığın da bir sınırı var.
Eres muy pretencioso, pero eso tiene un límite.
... dünyadaki en korkunç zorbalık...
Es una auténtica afrenta, un vejamen... - ¿ Cómo está usted, "Horace Greeley"?
- İmma. Zorbalık ve ayyaşlıktan bahsediyorlar.
Crueldad y alcoholismo, ponía.
Sırf benden büyüksün diye zorbalık edebileceğini sandın.
- Te crees terrible, ¿ eh, grandullón?
Şiddet ve zorbalık karşısında mahkemenin tek seçeneği var.
Contra la violencia y el gamberrismo, no hay otra alternativa.
Neden biliyor musun? Bize zorbalık yapıyorlar.
Con las manos. ¿ Y por qué?
- Bu bence zorbalık.
- Es un ultraje, eso es lo que pienso.
Ve insanın ruhunu, fatihin ayakları altında ezen bir zorbalık doğmuştur.
Y la tiranía se alzó, oprimiendo el espíritu humano bajo el talón del conquistador.
Ona zorbalık etme.
No la amenaces.
Zorbalık Bay Warren.
La violencia, Sr. Warren.
Ben kendi payıma düşen zorbalık yükünü kaldırıp atabilirim dilediğim zaman.
Puedo librarme a voluntad de la parte de tiranía que me corresponde.
Başı göklerde zorbalık alsın yürüsün her birimizin ölüm sırası gelene kadar.
Que la tiranía surque los cielos... hasta que a cada hombre le toque caer.
Zorbalık bitti!
¡ Cayó el tirano!
Ben koğuş şefi olduğum müddetçe artık burada zorbalık geçmeyecek.
Mientras sea jefe de barracón no habrá broncas. ¡ Míralos!
Dünyada acımasızlık, kin ve zorbalık var.
En el mundo hay crueldad, odio y tiranía.
Bu ne zorbalık böyle?
¡ No a la tiranía!
Zorbalık konusunda fazlasıyla bizim gibi düşünüyorlar, ve saygıdeğer davamıza katılacaklar.
Sienten lo que nosotros hacia la tiranía, y quieren unirse a nuestra causa.
Özgür mü yaşayacağız? Yoksa zorbalık altında mı?
¿ lmperará la libertad o la tiranía?
Yunan olarak, zorbalık altında yaşamamaya doğuştan hakkınız var serbest seçiminizle, özgür insanlar olarak.
Pues es vuestro derecho de nacimiento no vivir bajo ninguna tiranía, sino como hombres libres con libertad de elección.
Eski barbarlık ve zorbalık anıtları adına, adalet ve merhamet sözleri edeceğim.
Sobre los antiguos monumentos de la barbarie y el despotismo, haré que inscriban las palabras "justicia" y "piedad".
Yada bunun yaşlı aciz bir adama zorbalık etmek sayılacağını yada onun canını sıkacağını bildiği için bunu yapmadı.
O porque habría significado intimidar a un anciano indefenso.
Zorbalık etme!
¡ No me intimide!
Hiçbir şekilde harakiri yapmaya niyetleri yok ve yiyecek ve kıyafetler için biraz ziyankar davranıyorlar diye maskelenmiş zorbalıklarını uygulamak için kapımızda beliriveriyorlar.
Lejos de desear la muerte, solo buscan ayuda material. No son más que unos vulgares extorsionadores.
Zorbalık planların iyice sınırı aşmaya başladı.
Su insolencia ha ido demasiado lejos.
Hoşçakal, zorbalık!
¡ Adiós, tiranía!
- Şimdi kes şu saçmalığı lütfen. - Bana zorbalık etmeyi kes...
Lo único que dices son tonterías.
- Ben sana zorbalık etmiyorum.
Todo el mundo me apabulla.
Düdük sesini duyana kadar zorbalık yok.
Nada de peleas a menos que oigan el silbato.
Palavra atıp zorbalık ederek düşman edinmiş olabilir.
Se hizo muchos enemigos con sus abusos y fanfarronerías.
Demek istediğim, hiçbir zorbalık istemiyorum.
Quiero decir que no quiero violencia.
Zorbalık!
¡ Violencia!
Bağımsızlık zorbalıktır!
La libertad es tan violenta
Gelişinizi takdir ediyorum ama birileri zorbalık yapmaya kalkışabilir.
Aprecio tu visita para contarme pero uno no puede resistir tantas atrocidades.
Sizin gibi bir adama zorbalık yapmaya çalışmamalıydı.
No debió meterse con un hombre como usted.
Ona zorbalık ettin karısını elinden aldın her savaşta yendin onu her anlaşmayı kendi çıkarına kullandın keşişlerle dalga geçtin ve bütün bunlar için onu seni sevmeye zorladın.
Lo creaste y te divertiste con su mujer. Venciste en cada guerra e incumpliste cada tratado. Le tomaste el pelo y luego hiciste que te quisiera por ello.
- Zorbalık yapmıyoruz.
- Esto es solo el principio.
General Huerta : bu bir zorbalık.
Esto es un ultraje.
Bu bir zorbalık.
Esto es una ofensa.
Kahrolsun haksızlık ve zorbalık!
hacia abajo con la injusticia y la violencia.
15 yaşına geldiğinde, varoşların zorbalık ve yoksulluğunun ortasında Virgil'e bir çello hediye edilir.
A los 15 años, en medio de la violencia y la pobreza de los barrios marginales a Virgil le regalan un violonchelo.
Parlamenter bir sistem kurmak ve önerdiğin bu zorbalık rejimini devirmek için savaştık.
Luchamos para instaurar un régimen parlamentario y derribar esa misma tiranía que ahora tú propones.
- Bu zorbalık da ne demek oluyor?
- ¿ Por qué esta violencia?
Bu sizi kışkırtır ve aşırı zorbalık için hazır duruma getirir.
Nos agudizaba los sentidos y nos dejaba listos para una nueva sesión de ultraviolencia.
Bu çok hoştu ve bizi eğlendirip, aşırı zorbalık yapmamızı sağlıyordu.
Qué gusto daba la bonita ultraviolencia que nos mataba de risa.
Bize zorbalık yapabileceğinizi düşünmeyin!
Creen que nos pueden amedrentar!
Efendim, hayatta olsaydın böyle zorbalıklara maruz kalmazdık.
si hubieses estado vivo no hubiésemos sido abusados de esta manera.
Bayrakların titretir zorbalığı, Kırmızı, beyaz ve mavi renkler doğduğu zaman.
Tus banderas hacen a la tiranía temblar cuando portan el rojo, blanco y azul.
İnanın, zorbalık.
Una aberración.
Ve bir gün gelecek, bu dünya bütün insanoğlunun, zorbalığın karanlık tünellerinden özgürlüğün parlak ışığına çıktığını görecek...
Y llegará un día en este mundo... en que toda la humanidad saldrá del túnel de la tiranía... para vislumbrar la luz de la libertad.