Zorda Çeviri İspanyolca
251 parallel translation
Fil bize söylemese de şansımız zorda zaten.
- Es amable, gracias. - ¿ Cómo me veo hoy? - No me gusta su sombrero.
Gelemem... gazete zorda!
¡ No puedo irme... están en un lío!
Babam bana zorda kalan bayanı terk etmemeyi öğretti.
Mi padre me enseñó a no abandonar a una dama.
Başı zorda olmanın, arkadaşsız, her şeyden mahrum... isimsiz, yalnız olmanın... nasıl bir his olduğunu öğreneceğim.
Descubriré cómo se siente uno cuando está en apuros, sin amigos, sin crédito, sin talonario, anónimo, solo.
BANKALAR ZORDA ; İSYANLAR BAŞGÖSTERDİ
QUIEBRAN LOS BANCOS, SURGEN DISTURBIOS
Zorda kalanlara yardım ettiğim için para almam.
, no quiero que me pagen por ayudar a las personas que tienen problemas.
Hiç seni zorda bıraktım mı?
¿ Cuándo te he fallado?
Zorda olan şimdi benim.
- Yo ya estoy en un lío.
Bu hiç adil değil çünkü baban umursamaz ya da bencil değil! Askerde zorda olan çocuklar için bir sürü şey yaptı.
No es justo él no es frío ni egoísta.
Zorda mısınız?
¿ Que llevabais la razón?
Zorda kalırsam kurtarır, değil mi?
Me sacó de un apuro, ¿ no?
Hiç kimsenin zorda kaldığını görmekten hoşlanmam.
No me gusta que nadie pase penurias.
Deneyebiliriz, ama zorda kalırsak desteğe ihtiyacımız olacak.
Podemos tratar, pero necesitaremos ayuda... si nos quedamos atrapados.
Zorda kalınca neler neler yaparım.
Hago muchas cosas en un apuro.
Biliyorum ama zorda kaldık.
Lo sé, pero nos encontramos con algunas dificultades.
Zorda kalmadıkça, bir adamı öldürebileceğimi sanmıyorum.
No creo que matara a nadie aunque tuviera que hacerlo.
- Güzel söylüyorsun da seni zorda bırakıp kaçmak olmaz mı?
- ¿ Qué te parece? - Maravilloso. Pero ¿ no sería abandonarte?
İhmalin yüzünden bir adam öldü ve ben zorda kaldım.
Su negligencia me cargó con un muerto.
Fakat zorda olsa bunu telafi edeceğim.
Pero me parece un poco duro...
Zorda kalırsan onu çıplak gönder.
Pues envíelo desnudo si no queda otro remedio.
Harry, seni asla zorda bırakmayacağımı biliyorsun.
Ya sabes que no te involucraría.
" Zorda olan bütçemizi iyice zora sokuyordu... buna daha fazla katlanamadım... bir parça iple onu boğdum... aynı gece onu aşağı kata indirdim... yaşlı adamın hastanede olduğunu biliyordum...
" Ella incurría en una deuda tras de otra, y yo no lo podía soportar más, así que la estrangulé con un pedazo de soga y la bajé al piso de abajo esa la misma noche cuando el viejo estaba en el hospital.
Zorda kalınca yiyeceğin bir şeye bir isim takmak zorunda değilsiniz.
No deberías ponerle nombre... a lo que tal vez tengas que comerte.
Dennis Moore Dennis Moore Zorda
Dennis Moore, Dennis Moore, da-da-dá el peligro.
Belki de hiç onla karşılaşmamışsındır, zorda olsa belki karşılaşırsın.
Quizás nunca le llamó la atención, pero esa gente también cuenta. Creo que esa gente se fijó en usted. Pero no las consideró.
Eve gitsem bile, hayatları zaten zorda.
¿ Y si me voy a casa qué? Ellos ya lo pasan bastante mal.
Bay Duchemin, sanırım oğlunuz zorda.
Sr. Duchemin, su hijo está en dificultades...
Yapma Kimbo. Çok zorda kalırsam, o da belki.
Vamos, sé que soy difícil, pero...
Zorda kalırsanız, yapacağınız en son şey bu olsada silahlarınızı kullanırken abartmayın.
Si alguno de ustedes se encuentra en situación crítica, lo último que debe hacer es lanzar su arma por la borda.
- Yaşımız büyük ama, arkadaş arayacak kadar zorda kalmadık.
No estamos tan desesperadas por compañía.
Zorda kalan insanlara her zaman yardım ettiğini sanıyordum.
Pensé que siempre ayudabas a las personas en problemas.
Onu damarına sokamazsın. - Zorda kaldım mı, yapabilirim.
Vamos, no puedes ponerte esto en las venas.
Hayır. Onlara bankanın zorda olduğunu söylemek zorundaysan değil.
No cuando tienes que decirle que el banco está en problemas.
Ne kadar zorda?
Cuántos problemas?
Eğer zorda kalırsam, ona yardım etmediğini ve çimlerinde ölmesine izin verdiğini söylerim.
Me voy a ver forzado a decirle que tú... no me ayudaste y dejaste que se muriera en tu jardín. Vamos, ayúdame.
Zorda kalırsam burayı komple yakarım!
¡ Voy a incendiar este lugar entero, si es necesario!
Tank senin peşinde ve şimdi de bizi zorda bırakıyorsun!
No creo que entiendas lo que él te quiere decir.
Zorda kaldığın zaman dilini kullanıp kendini kurtarma yeteneğin var belli ki.
Usted tiene la habilidad típica de los estafadores para saber salir del apuro.
Yaşam biçimi seçimlerini desteklerim ama zorda kalan biziz.
Me gusta apoyar las decisiones personales pero aquí salimos perdiendo.
Zorda kaldığım için buraya taşınmıyorum.
Sólo para que lo sepas, no regreso por necesidad.
Kendini zorda hissettiğin an bunlardan iki tane at ağzına. Sabah da telefonla tekrar sipariş ver.
Cada vez que sientas la necesidad, toma dos de estos Y llama a QVC en la mañana.
Zorda kalırsak, son çare olarak başvururuz, tamam mı?
Es estrictamente como último recurso.
- Şimdi zorda olan benim, Lafitte.
Ahora yo estoy atrapado bajo el carro, Lafitte. ¡ Monsieur le maire!
Büyük maceralar içerisinde kötülüklerle savaşacağım, zorda kalmış küçük kızları kurtaracağım.
Vivir aventuras combatiendo el mal, salvar doncellas en peligro.
Ciddiyim, zorda kalırsan beni ara.
Si te ves agobiado, avísame.
Böyle davranırsanız, ki size sonsuz saygı duyuyorum, beni zorda bırakırsınız.
Tienes una posición, y la respeto totalmente, por cierto, pero me pones en aprietos.
Zorda olsa o kapıdan adımını at.
Ya diste el primer paso.
Zorda olsa dersini aldın.
Al menos aprendiste una lección.
- Eğer kendini zorda hissedersen,...
- Si empiezas a sentirte tensa...
- Görünen çok zorda oldukları. - Öyle mi dersin? .
- Lo están pasando muy mal.
Yani zorda da kaldım ama...
Es decir, tengo que hacerlo, pero...