Zorladım Çeviri İspanyolca
1,550 parallel translation
Baban tıpkı küçük bebeğimle oynadığı gibi ateşle oynuyor. Onunla sırf sen varsın ve ben onu zorladım diye evlendi.
Tu papá está jugando al diablo, es como hizo con mi hija, el no iba a casarse con ella, hasta que surgiste tu,
Hep eskiyi düşünüyorum da, acaba onu çok mu zorladım?
Me la paso reviviéndolo todo. ¿ Lo presioné demasiado?
Seni fazla zorladım.
Sabes, como que te presioné demasiado.
Etrafınızda dönüp, arkanıza mendil attım durdum. Gizemin tadını çıkardım, analitiğin sınırlarını zorladım.
Estuvimos persiguiendo nuestras colas alrededor del poste, disfrutando el misterio, el estiramiento analítico.
Seni, çok zorladım.
Has sido fuerte, mucho.
Kız kardeşini birlikte çalışmaya zorladım.
Insté a tu hermana a que cooperara.
Belki de eşeklik yapan benimdir, belki de onu buna ben zorladım.
No lo sé. Quizá yo soy el imbécil. Quizá la llevé a eso.
Fakat böyle yaptıktan sonra, onunla görüşmemeye kendimi zorladım.
Pero antes de hacerlo, me obligué a dejar de verla.
Evet, gerçekten aşırı şekilde kendimi eğlenmeye zorladım.
Sí. A mí pesar me vi obligada a divertirme.
Sizi zorladım çünkü, kendinizden önce takımınızı düşünmeniz için.
Porque os he forzado a pensar... en vuestro equipo antes que en vosotras mismas.
Kendi eyaletiniz adına oynamak yerine, Hindistan adına oynamanız için zorladım.
Os he forzado a jugar por India antes que por vuestro propio estado.
Ayakta durmak için kendimi zorladım, bayılacak gibiydim, ama denemek zorundaydım.
Me dije que debía resistir, que podría derrumbarme el día siguiente, pero no aquel.
Üniversitede aksanımı ortadan kaldırmak için kendimi zorladım.
Me obligue a mi misma a perder el acento. En la universidad.
Ben de onu biraz zorladım.
Lo alejé de mí.
Soz zamanlarda onu biraz zorladım galiba.
Últimamente he estado evitándolo.
Onu Sofia'ya evlenme teklif etmesi için zorladım.
Lo orillé a pedirle matrimonio a Sofía.
Seni geçmişindeki iki eşyayı atmaya zorladım. Ben de iki eşyamı atacağım.
Te hice botar dos cosas de tu pasado, entonces yo botaré dos cosas del mio.
Şurada sıvı var. Haftaya Amigo Kız Bölge Şampiyonası var. Onları çok zorladım.
Tenemos los regionales la próxima semana, he estado exigiéndoles demasiado.
- Savunmasızdın ve ben seni zorladım.
Eras vulnerable, y te presioné.
- Seni ben zorladım.
Te presioné.
Geçen yıllar içinde, hiçbir şeyi umursamadan kendimi zorladım, sadece ideallerime ulaşabilmek için.
En los últimos años, he intentado alcanzar algo que estaba fuera de mi alcance.
Çünkü onu ben zorladım.
Porque yo lo empujé a hacerlo.
Bu benim suçum çünkü onları sessiz ve gizli kalmaya zorladım, çünkü güçsüz ve gizliydim.
Y es mi culpa, porque los tuve ocultos y callados, porque me escondía y era débil.
Sanırım kendimi fazla zorladım, bu yüzden biraz sıkıntı çekiyorum.
Me excedí con la rehabilitación, y ahora estoy teniendo un problemita.
Buna ben zorladım.
Yo los metí en esto.
Üzgünüm, seni çok zorladım. Ben senin annenim.
- Lamento haber sido tan dura contigo.
Çocuk sahibi olma işini çok zorladım.
Te presioné demasiado para que tuviéramos un hijo.
Ne yaparsam yapayım beni hiç terketmeyeceğini kanıtlamalıydı, ben de onu zorladım
¿ No? Él necesitaba demostrar que nunca me abandonaría. Sin importar lo que hacía.
Seni zorladığım için kusura bakma ama ben senin mutluluğunu istiyorum.
Perdona por presionarte. Quiero verte feliz.
Lucy'nin annesi onları sinemaya götürmem için beni zorladı çünkü son zamanlarda bunalımdayım.
La mamá de Lucy las obligó a llevarme al cine porque últimamente he estado muy deprimido.
Son kısım bizi bayağı zorladı. Ama paraya ihtiyacımız var.
El final no es maravilloso, pero, bueno, necesitamos el dinero.
Seni istemediğin şeyler yapmaya mı zorladı?
Alguna vez te hizo hacer cosas que no querías hacer?
Baba, onu ben zorladım.
Yo lo dejé.
Romantizm akımının yapmaya zorladığı güzelliği ilâhlaştırmayı bırakmış ve hem gökyüzüne hem de yer altına bakmıştır.
Simplemente dejó de idolatrar la belleza... que el romanticismo la había obligado a hacer,... y miró por encima y por debajo de ella.
- Tüm sınıfı çağırmadım. O kadın beni yapmaya zorladı.
Fue esa mujer, me obligó a hacerlo.
- Ama kendini adım atmaya zorladın. Tartıştığımız konu hatırında mı?
¿ Recuerdas el tema que discutíamos?
Peygamber Stone seni sekse zorladı mı?
¿ El Profeta Stone te obligó a tener relaciones sexuales con él?
Ödeme yaptıkları miktarı alman için de seni zorladılar mı?
¿ Sí, lo forzaron a cobrar ese jugoso cheque que le escribieron también?
Neredeyse yarışmaya girmiyordum, ama arkadaşlarım beni buna zorladılar.
Yo no iba a concursar fueron mis amigas la que me metieron y obligaron en esto.
Başarısızlıklarımı itiraf etmeye beni zorladılar.
Me obligaron a admitir mis defectos.
Beni zorladı.. Ben de ona her şeyi anlattım.
Me obligó así que le dije todo.
Sizi buna zorladığım için üzgünüm. Biz sadece...
Bueno, siento hacerle pasar por esto.
Seni onun için çalışmaya zorladı mı? Hayır, hayır.
- ¿ Te pidió que trabajaras para él?
Karar mı verdi yoksa Constantino mu zorladı?
¿ Lo decidió o Constantino insistió?
Kahveyi, abur cuburu ve birayı bırakmak istiyorum. Eski karımın beni olmaya zorladığı gibi sağlıklı biri olmak istiyorum.
Quiero dejar el café y la comida chatarra y la cerveza, y quiero ser saludable como mi ex-mujer siempre me fastidiaba que fuese.
Anne, tüm bunların seni ne kadar zorladığını biliyorum, ama bana güvenmene ihtiyacım var, tamam mı?
Mamá, sé que todo esto ha sido difícil para ti pero necesito que confíes en mí, ¿ sí?
Anne, bütün bunların seni ne kadar zorladığını biliyorum, ama sadece bana güvenmene ihtiyacım var, tamam mı?
Mamá, sé que todo esto ha sido difícil para ti pero necesito que confíes en mí, ¿ sí?
Babam mı bunu yapmaya zorladı?
No quería tomar el caso, pero no tuve elección.
Biri sizi aldırmaya zorladı mı?
¿ Alguien te obligó a hacerlo?
Dün, Oakland rıhtımının kundaklanması, ham Coltan taşıyan bir geminin rotasını Los Angeles limanına çevirmeye zorladı.
Ayer, un incendio provocado en el muelle de Oakland obligó a cambiar la ruta de un cargamento de coltan refinado hacia el puerto de Los Ángeles.
Belki artık limitleri zorladığını söyleyebiliriz çünkü eğitim bakımından oldukça geride.
Lo mejor sería decir que Souleymane ya se pasó de los límites, porque, desde el punto de vista escolar, está limitado.