Zorlamayın Çeviri İspanyolca
293 parallel translation
Hayvanları fazla zorlamayın!
¡ Arréenlos!
İhtiyarı zorlamayın.
No obligue al viejo.
- Kendinizi zorlamayın Bn. Carlsen.
- No se angustie, Sra. Carlsen.
Beni zorlamayın!
No me obligue.
Beni zorlamayın!
¡ No me obligue!
Onu zorlamayın.
No la obligue.
- Fazla zorlamayın.
- Cuidado con éI.
- Zorlamayın beni.
Moriré si nos deja. " - No hagan esto.
Lütfen beni onu kaldırmaya zorlamayın.
No lo despierten, por favor.
Şimdi yapmaya zorlamayın.
No me obliguéis a hacerlo ahora.
Zorlamayın, çocuklar.
No os apresuréis, chicos.
Beni savaşa zorlamayın. Benim yöntemlerim hiç hoşunuza gitmez.
No me obligue a luchar, porque no le gustará cómo lo hago.
Sahil güvenliği aramaya zorlamayın beni!
No me obliguen a llamar a la policía.
Lütfen söylemeye zorlamayın. Ben- -
No me obliguen a contarlo.
Sesinizi zorlamayın.
No fuerce la voz.
Pekala, biraz artıracağım, ama daha yukarı zorlamayın.
¿ Usted no esta planeando ponerse dificil?
Zorlamayın, penseyi kullanın.
No fuerces. Usa los alicates.
- Hayır, bakın... Beni, bu güzel kıyafetinizde bir delik açmaya zorlamayın.
¡ No me obligués a hacerte un agujero en ese hermoso traje!
Kendinizi zorlamayın, bayım.
No se extralimite.
Bay. Cadwalader, Benim sınırımı zorlamayın.
Sr. Cadwalader, estoy a punto de explotar.
Beni girişimde bulunmaya zorlamayın Doktor Shannon.
No me obligue a tomar medidas.
Şansınızı çok zorlamayın.
No tientes a la suerte.
Size de aynı muameleyi göstermeye zorlamayın beni!
No me tienten a proporcionarles a ambos alojamiento similar.
Kendinizi zorlamayın.
No se canse.
Lütfen beni anlatmaya zorlamayın, zaten yapamam.
Por favor, no me haga tratar de explicárselo, porque no puedo.
Vücudunuzu aşırı zorlamayın.
No se entrenen demasiado.
- Ekselansları, bizi evinizi aramaya zorlamayın.
Su Excelencia, no me obligue a registrar la casa.
Beni bunu yapmaya zorlamayın.
No me obligue a hacerlo.
Beni, Parral'ı General Huerta'ya vermeye zorlamayın.
No me haga entregar Parral al general Huerta.
Çok zorlamayın.
No se esfuercen demasiado.
Sabrımı zorlamayın!
¡ Hay un límite a mi paciencia!
Sabrımı zorlamayın! Kız yanında mı?
¿ Está la chica con usted?
- Size cevap vermeye zorlamayın beni.
- Si no tiene otra mejor, con la suya.
Beni zorlamayın, Binbaşı. Bu benim savaşta ilk günüm değil.
Oye, mayor, no me la des con queso, no es el primer día que combato.
Kendinizi fazla zorlamayın.
No es nada, no te extenuarás.
Oh, Bay Durk... "... sahnede zamanını tüketir! " Nicky fazla zorlamayın.
Ay, Sr. Durk no sea demasiado duro con Nicky.
Lütfen beni zorlamayın.
- ¡ No me lo ponga difícil!
Öyleyse annemi onu görmeye zorlamayın.
Entonces no hace falta que obligues a mamá a que la vea
Onu zorlamayınız!
¡ No lo empuje!
Sizi dışarı atmaya beni zorlamayın, Bayan Hart.
No me haga echarla, señorita Hart.
Bizi kaos yaratmaya zorlamayın.
No nos obligue a sembrar la confusión entre ustedes.
Bunu kanıtlamaya beni zorlamayın.
No me obliguen a probarlo.
Zorlamayın, kahraman olmaya kalkmayın ve kendi başınıza gol atmaya çalışmayın.
No intenten ser un héroe y hacer el gol por su cuenta.
Zorlamayın ve topla gidin.
No intenten correr con ella.
- Sabrımı zorlamayın.
No ponga a prueba mi paciencia.
Lütfen beni zorlamayın!
¡ Porque le maté!
Şansınızı zorlamayı kesmelisiniz.
Deje de excederse, ya hizo demasiado.
Şansınızı zorlamayın.
No se arriesguen.
Eski düşmanın dedektif Pladder'ı bu işte, zorlamayı düşünmüyor musun?
¿ No tiene ganas de complicarle las cosas a su viejo enemigo, el inspector Plodder, de Scotland Yard?
.. ama beni herkesin önünde tövbe etmeye zorlamayın,
Les suplico que me sea dado un castigo grave para no ser espuesto a, abjurar en publico
Beni gerçekten sevseydin ve bu kadar bencil olmasaydın seninle evlenmem için beni zorlamayı denemezdin.
Si me quisieras de verdad, y no de un modo egoísta, no intentarías obligarme a casarme contigo.