Zorlaştı Çeviri İspanyolca
3,610 parallel translation
İşi daha da zorlaştıran, Güney eyaletlerinin değil, sadece, bu eyaletlerde yaşayan bazı kişilerin isyanda olduğunu savunuyorum.
Más espinoso aún, si mantengo que los estados no están sublevados, sino los rebeldes que viven en esos estados. Estados, cuyas leyes permanecen en vigor.
Durumu daha da zorlaştırmayalım.
- Esto no tiene por qué complicarse más.
Tamam, bu işimizi zorlaştıracak olay bir kaç gün önce oldu, hiç kanıt yok ve dediğinize göre baş başaymışsınız..
De acuerdo, lo que va a hacer esto difícil es que estás reportando un uno-a - un tipo de situación, pasó unos días hace, no hay evidencia.
Sharon'ı bana getirdiğinden beri her şey çok zorlaştı.
Ha sido tan difícil desde que trajiste a Sharon de nuevo a mí.
İşini hep böyle zorlaştırmak istemiyorum ama bazen buradan çıkmam gerekiyor.
No es mi intención dificultarte el trabajo pero a veces necesito salir de aquí.
Bunu olduğundan daha da zorlaştırma.
No lo hagas más difícil de lo que debe ser.
Daha çok kurbağaya benziyordu,... ama suyun altında nefes alamıyor du,... bu onu izlememi zorlaştırmıştı.
Se parecía más a un sapo pero podía respirar bajo el agua, lo cual la hizo difícil de rastrear.
Hayatımı elinden geldiğince zorlaştırmaya mı çalışıyorsun?
¿ Intentas hacerme la vida imposible?
Bu durumu daha da zorlaştırıyor.
Un rodillo duro acaba de conseguir mucho más difícil.
Ama siz, bunu zorlaştırıyorsunuz.
Pero lo están haciendo realmente difícil.
Dinle, babandan beri işler zorlaştı.
Las cosas se han puesto duras desde que tu papá... ya sabes.
Sivri tepeler ve çetin iklim koşulları en güçlü türler için bile hayat koşullarını zorlaştırır.
El terreno empinado y el clima extremo son un reto incluso para las especies más fuertes.
Eskiden bunlar otomatikti. Ama tükenince işler zorlaştı.
Solía ser automático, pero las refacciones se extinguieron.
Ancak filmin yayınlanmasından sonra birçok insan yanlış ihbarda bulundu. Bu durum soruşturmayı zorlaştırıyor.
Sin embargo, luego del estreno, hemos tenido muchos reportes falsos... lo que genera confusión en la investigación.
Evlat, hayatımı çok zorlaştırıyorsun.
Hijo, complicas mucho mi vida.
İlişkiyi zorlaştıran da kendisi.
Ella - ella lo hace pesado.
NSA Başkanı, 1999-2005 CIA Başkanı, 2006-2009 bilgiyi saklamak ve akışı zorlaştırmak yerine paylaşmaktır.
General Michael Hayden Director de NSA, 1999-2005 Director de CIA, 2006-2009 en lugar de guardar la información y dificultar su circulación.
İşler zorlaştığında, Tanrının ihyacınız olanı ihsan etmesi için bir kapısı var.
Dios siempre nos ayuda, cuando tenemos problemas.
Ejderha bu durumu daha da zorlaştıracak.
El Dragón hará eso difícil,
İşi onun için daha da zorlaştırma.
No se lo pongas más difícil.
Bu işi kendin için çok zorlaştırıyorsun.
Te lo estás haciendo muy difícil.
Gittiklerini. ve aniden gelecekle ilgili hayal kurmanın çok zorlaştığını.
Gone. Y de repente, se pone Muy difícil de imaginar un futuro.
Her zaman işleri daha da zorlaştıracak bir şey yaparlar.
Siempre nos pone un reto con situaciones nuevas.
Rekoru kırmasını iyice zorlaştırıyorlar.
Le están complicando batir el récord de yardas en carrera.
Bulabildiğim en iyi mazeret buydu, avukatın dediğine göre SEC suçlamalarından beni kurtarabilirmiş ama Queen Mary'yi kaçırmam işi zorlaştırıyormuş.
Esa es la mejor coartada que se me ocurrió, porque el abogado cree que puede deshacerse de los cargos de la Agencia Federal, pero le preocupa el pirateo del Queen Mary.
... Oscar da daha özgür takılmaya başladı, ve bulması zorlaştı.
... Oscar había empezado a independizarse, y era más difícil encontrarlo.
Durumu zorlaştıran da buydu.
Por eso fue tan difícil esta situación.
Neden bunu bu kadar zorlaştırıyorsun?
¿ Por qué estás haciendo esto tan difícil?
Ama işlerini zorlaştırdım.
Pero s los hice difícil.
Gerçekten bir hapiste olmak, dışarı çıkıp hayatı yaşama düşüncesi her şeyi daha da zorlaştırıyor.
Para realmente estar en la cárcel y quieren vivir o pensar en el exterior, sà ³ lo lo hace todo difícil.
Bulunmayı zorlaştıran siteler.
Las que ponen difícil que las encuentres.
Neden işi zorlaştırıyor?
¿ Por qué complicar las cosas...
Neden bu işi bu kadar zorlaştırıyorsun?
¿ Por qué tienes que hacer esto tan difícil?
Bu muhafızlar, gizlice meyhaneye sıvışmayı zorlaştıracak.
Esos guardias harán muy difícil escabullirse para ir a la taberna.
Bu yüzden lütfen durumu daha da zorlaştırma. İyi misin?
Así que por favor, no hagas esto más difícil de lo que ya es.
Neden senin için işleri zorlaştırmayayım?
¿ Por qué no debo hacer las cosas difíciles para ti?
Ve Floransa'yı yönetmek git gide zorlaştığında sen ve ben, tam burada hala ufak bir özgürlük yakalayabilir olacağız.
Y cuando gobernar Florencia sea muy pesado tú y yo aún podemos robar un poco de libertad, aquí y allá.
İşler zorlaştığında devreye gireceğini tahmin ederdim, bağışları rehin tutacağını değil.
Hubiera pensado que aumentarías el donativo frente a dificultades en vez de tomarlo como rehén.
Aslen kim olduğumu öğrenmesini zorlaştırmam için Christopher'dan yeterince uzak durdum.
Me quedé un poco más para dar a Christopher una falsa sensación de seguridad, para ponerle más difícil el averiguar quién soy.
Son zamanlarda işimi çok zorlaştırıyorsun.
Últimamente me estás poniendo las cosas muy difíciles.
İç güdüsel olarak işleri olabildiğince kendimiz için zorlaştırırız.
Instintivamente hacemos las cosas tan difíciles como nos sea posible.
Shawn, ne yaptığını biliyorum. Bu işi uzatmak, durumu her ikimiz için de zorlaştırıyor.
Shawn, sé lo que estás haciendo, y prolongando esto lo único que vas a conseguir es hacerlo más duro para los dos.
Fakat, annem öldükten sonra, işler zorlaştı.
Pero después de que mamá murió, las cosas se complicaron
- Bunu olduğundan daha da zorlaştırma.
- No hagas esto más difícil de lo que debe ser.
- Sonunda, artık katlanmak.. .. biraz zorlaştı.
Al final, era difícil de digerir.
Onlar için işi zorlaştırdığımızı bilmek güzel.
Me alegra saber que hemos estado haciéndoselo difícil.
Sean, konsantre olmamı daha da zorlaştırıyorsun.
Vale, Sean, estás haciendo que me sea más difícil concentrarme.
Ve umarım bu işleri daha da zorlaştırmaz.
Y espero no haber hecho las cosas más difíciles para nosotras.
Kuvvet ve Ayaklanma yasaları Amerikan toprağında savaş birliği konuşlandırmayı çok zorlaştırır.
Posse Comitatus y el Acta de Insurreción hacen muy dificil el despliegue de tropas de combate en suelo americano.
Kayıp olduğu süre uzadıkça, benim için birine söylemek giderek zorlaştı.
Y cuánto más tiempo estuviera desaparecida, más difícil era para mí contárselo a alguien.
Arlington Metodist Hastanesi'ndeki merhum isimsiz hastamız iz sürmeyi zorlaştırıyor.
Nuestro muerto desconocido del Metodista de Arlington se demuestra como muy difícil de seguir.