Zorlu Çeviri İspanyolca
4,338 parallel translation
Zorlu kadınları severim.
Me gustan las mujeres agresivas.
Belki de bu herif gördüğümüz en zorlu, en kötü en ölümcül ninjadır.
Quizá este tipo es el mas malvado, despiadado y letal ninja que jamás hayamos visto.
Pek zorlu bir hedef değil ama elimizde kalan tek şey.
Bueno, no es demasiado, pero es todo lo que tenemos. Vamos.
Şu bir gerçek ki, bu çok zorlu bir iş ve bu kadarı bile işin önemli olduğunun kanıtı.
El hecho es que es una cuesta arriba, entonces solo demuestra que el trabajo es importante.
"It's been a hard day's night". "Zorlu bir gunun gecesiydi"
"It's been a hard day's night".
Takas için zorlu bir yer.
Un lugar complicado para una entrega.
Zorlu, ama eğlenceli.
Es desafiante, pero es divertido.
Babamı cidden zorlu günler bekliyor ta ki...
Mi padre lo va... a pasar muy mal hasta que...
- Zorlu bir gece miydi?
- ¿ Noche difícil?
Büyük ihtimalle senin yaşındaki biri için zorlu bir şey olacaktır.
Probablemente sea todo un reto para alguien de tu edad.
Zorlu olacağa benziyor.
Esto va a ser sangriento.
Her şey çok zorlu.
Es demasiado sutil.
Zorlu bir ekonomi.
Es una época económica dura.
Çok zorlu bir ders olacağı kesin.
Esa sería una terrible lección.
Biraz zorlu bir iş.
Es un poco de palabrería.
Böyle çok zorlu haberlerden çok yaparım.
Hago un montón de vanguardia periodismo así.
Tepeye kadar zorlu bir mücadele verirsiniz çok fazla engel, bir sürü sıçrama, ve yamaçla savaşırsınız.
Vas rodando fuerte contra la montaña y tienes un montón de obstáculos, un montón de saltos, un montón de riscos...
Scout'un doğduğu günlerde meme kanserimin ilerlediğini öğrendim. Zorlu bir mücadeleydi, hayatta kalmaya çalışıyordum. Ve kocam dedi ki, "Yapmak istediğin her hangi bir şey var mı?"
El día nació Scout me enteré que tenía un cáncer de mama avanzado fue una dura batalla... solo sobrevivir y mi esposo me preguntó : "Hay algo que quieras hacer?" y dije "En realidad... quisiera dar un paseo en moto"...
Fakat yine de insanın böyle zorlu bir görevi uygun tesisleri olmadan...
Pero entonces uno se pregunta, ¡ ¿ cómo ellos, posiblemente, lograrían ejecutar una tarea tan compleja
Evet, hayatının en zorlu yolculuklarında o övdüğün, kutsal saydığın kalbinin arzularındaki kadın.
Sí, ahondar en los deseos más íntimos del corazón es a menudo uno de los viajes más duros de la vida.
Özellikle zorlu yolculuktan sonra yerleşim yerine varmak gerçekten güzel hissettirdi. Büyük bir oh çekerek rahatladık.
Fue realmente bueno llegar al asentamiento, especialmente después de nuestra caminata... un gran suspiro de alivio.
Zorlu koşullar altında anlaşmanın yerine getirilmesine karşın bana düşen görevdi.
Parte de mi acuerdo, pagos incentivados por hacer el trabajo bajo condiciones adversas.
Yaşadığın tek zorlu koşul o insanları öldürecek birini bulmandı.
Lo único adverso que tuviste fue encontrar a alguien que matase a esas personas.
Küçük bir zorlu çalışma ve epey antremandan sonra okulunuzu güven altına almanıza yardımcı olabiliriz.
Y con un poco de trabajo duro y un montón de entrenamiento, podemos ayudaros a que mantengáis vuestra escuela a salvo. - ¿ Alguna pregunta?
Hayatınızın en zorlu görevine hazır olma vakti geldi.
Es hora de prepararse para el desafío más grande de sus vidas.
Bu karının zorlu olduğunu biliyordum ama sırtındaki kurşunu çıkartmak mı?
Quiero decir, que sabía que esta mujer era dura, ¿ pero para sacar una bala de tu propia espalda?
Zorlu işleri sevdiğini biliyorum.
Sé que te gustan los desafíos.
"Önceden Eva Oates olarak bilinen Eva Toole ailesi 1853'te vahşi bir Kızılderili saldırısına kurban gitmeden önce Texas hudut bölgesinde zorlu bir çocukluk geçirdi."
" Eva Toole, antes Eva Oates había superado una dura niñez en la frontera de Texas cuando su familia cayó víctima de un feroz ataque indio en 1853.
Zorlu bir iş hem de.
Va a ser un trabajo de verdad.
- İyi. Zorlu rakipler var mı?
¿ Te preocupa alguna rival?
Ama o ana dek sanki hep zorlu yolları seçip nefessiz kalmışız.
Pero el camino era tan tortuoso que te quedaste sin aliento.
Çok zorlu bir görevdi.
Fue un trabajo muy duro en verdad.
Ben, biliyorum çok zorlu bir yaşamın olmuş.
Ben, sé que has tenido una vida muy dura.
Bilemiyorum, zorlu duruyor.
No sé, se ve rudo.
Ve mutlulukla belirtmek isterim ki çok zorlu görüşmelerden sonra istenen parçayı tedarik etmeme çok az kaldı.
Y me agrada informar que tras negociaciones harto difíciles estoy muy cerca de conseguir el artículo solicitado. Sí.
Biz insanlari zorlu durumlardan kurtariyoruz. Kendi baslarina açtiklari durumlardan bile.
Echamos una mano a gente que se encuentra en situaciones difíciles, incluso en situaciones que han creado ellos mismos.
Masumiyetim hapishanenin zorlu koşullarında sonsuza kadar yok olacak.
Mi inocencia perdida para siempre en las duras condiciones de la vida en prisión.
Çocuk içeren dosyalar hep zorlu olur.
los casos con niños siempre son difíciles.
Bu defaki zorlu olacak.
Será difícil.
Saldırılar... Zorlu uluslararası komplo tipi.
Agresiones... no parece una conspiración internacional.
Hastane işi zorlu muydu?
¿ Momento difícil en el hospital?
Planım oldukça zorlu bir imdat çıkışını içeriyor.
Mi plan incluye una muy generosa vía de escape.
Tahmin edebileceğin üzere epey zorlu bir süreçti.
Fue un proceso difícil, como bien puedes imaginarte.
Daha zorlu bir iş.
Un reto más grande.
Kanser de zorlu bir olay değil mi?
¿ El cáncer es un reto bastante grande no?
Zorlu bir süreçten geçtiğini biliyoruz ve kendine zarar vermeni istemiyoruz.
Sabemos que estás pasando por una mala racha. Y no queremos que te hagas daño.
Zorlu bir süreç geçirdiğim yok, Cassie.
No estoy pasando por una mala racha, Cassie.
Ben "zorlu" diyeceğim, zorlu bir dönemden geçiyor.
Voy a decir "complicado". Por un momento complicado.
Zorlu bir semt.
Un barrio duro.
İkisinin de zorlu bir karışımı.
Es una atractiva combinación de ambas.
Kadınlar, yarış konusunda uzun ve zorlu bir yoldan geçti.
Las mujeres en las carreras vienen desde hace tiempo.