Zorluklar Çeviri İspanyolca
1,442 parallel translation
Dinle burada zor zamanlar geçiren bizleriz, asıl zorlukları çekenler.
Estamos en las trincheras, donde se vive el infierno.
Acılar, soğuklar, zorluklar..
Duro y cruel y frío, este mundo seguirá
Ailem bazi zorluklar yasadi. Buldugumu almak zorunda kaldim.
Mi familia se metió en algunos... problemas, y tuve que tomar lo que pude.
Zorlukları ve hayattaki deneyimleri yaşarlar, falan filan... Hiç klas değil.
Haber trabajado duro y experimentado las dificultades de la vida, etc, no es nada agradable.
Esas zorluklar daha başlamamıştı bile.
La prueba de fuego aún no había empezado.
Hapishanenin tüm psikolojik ve bedensel zorluklarına katlandım.
Soporté las penalidades de prisión mentalmente y físicamente
Hayatın zorluklarını anlamak için.
Ir en busca de la paz. Hallar el sentido de la vida. Lo que sea.
Zorlukları severim. Amerikalı Kafkas ırkından olan birinin standart doku kalınlığını çıkarsana.
Mira el ancho estándar del tejido de una mujer caucásica americana.
Her ilişki doğru, kendi zorlukları var erecek?
Todas las relaciones tienen sus desafíos, ¿ no?
Doktor Cochran, bana yaptığın büyük iyilikler yüzünden... Bay Swearengen'la yaşadığın zorlukları... bana anlattı.
El Dr. Cochran me explicó las dificultades en que tu extraordinaria gentileza hacia mí te han metido en relación al Sr. Swearengen.
Bazı zorluklar yaşadığımı kabul ediyorum ama bu hiçbir zaman bir doktor olarak görevimi ifa etmekten beni alıkoyamaz ve bilginiz olsun, bahsi geçen tesisatçı kazası ketçap kullanılarak gerçekleştirilmiş ve diğer hastalarla randevularımı kaçırmama sebep olmuş bir şakadır.
Admito que tengo algunas dificultades, pero que ni hacen ni harán mella en mi rol de médico. Y, para que conste, el accidente de un plomero del pueblo, fue una payasada con un poco de ketchup, el cual, a propósito, me impidió atender a los pacientes en mi consultorio.
Zorlukları olan bir yol bu.
No es tan fácil.
İkinci kez geliyorum, bu yüzden sizleri bugün arzuladığım şeylerin hikayesini ya da gazı bırakmanın zorluklarını anlatıp sıkmak istemiyorum.
Es mi segunda reunión, así que no los aburriré hablando de los deseos que tuve hoy ni sobre lo difícil que es dejar de inhalar.
Az önce şurasının yönetici pozisyonunu için reddedildim. Görünüşe göre şu çocuk işin zorluklarını göğüslemeye benden daha uygun.
Acabo de perder el puesto de gerente en este lugar por culpa de ese chico que está "mejor preparado para el rigor de ese trabajo".
Bir arkadaş ve zorluklar yaşamış biri olarak bana güvenebileceğini bilmeni istiyorum.
Sólo quería que supieras que puedes confiar en mí, como amigo, y como alguien que ha pasado por todo eso.
Bence Pope'un söylemeye çalıştığı şey hayatın zorluklarına dayanmamızı sağlayan şeyin daha iyi bir hayatın başlayacağına olan inancımız.
Creo que Pope se refería a que lo que nos impulsa..... tras las derrotas de la vida es nuestra fe en una vida mejor.
İşte zorluklar var mıydı?
¿ Problemas en el trabajo?
En karanlık saatlerde bile. Her zaman zorlukların üstesinden gelmeyi başardım.
Incluso durante la hora más lúgubre... siempre me las arreglo para salir adelante.
Göçmenlerin yaşadığı zorluklar hakkında epeyce bilgiliyim.
Se todo de la experiencia de ser inmigrante, lo difícil que es.
Böyle bir yerde, dış dünyayı ve onun zorluklarını... unutma hakkımız olmalı.
En un lugar como éste, uno puede olvidar el mundo exterior... y sus muchas dificultades.
Salonuma gelip, dükkan sahibi olmanın zorluklarını anlatmalar eyalet kurulundan geldiklerinde cezaları nasıl ödeyeceğimi sormalar.
Sabía que tenías algo que ver con todo eso. Pasaste por mi salón. Me dijiste lo difícil que era tener un negocio.
" Dostum burada ciddi problemlerimiz var! ... Zorluklar, sınırlamalar...
" Mis amigos, han tenido serios problemas... dificultades, restricciones...
Şiddete, kirliliğe, ayrımcılığa, gerçek hayatın gerçek zorluklarına karşı savaşan insanlar oldukça sizin böyle tembel tembel yatıp eleştiri yapmanız kolay tabii ki.
Es fácil dárselas de listo cuando hay gente que lucha contra la polución, la exclusión, la violencia, contra cosas reales. Es muy fácil para el señor burlarse, está claro.
Önümüzde bir zorluklar var ama. ... bunları aşacağız.
Estamos ante varios desafíos, pero los estamos resolviendo.
Yaşadığınız zorlukları anlıyorum, ve size acı verdiğim için çok üzgünüm.
Señor, le agradezco la lucha por la que ha pasado... y lamento mucho haberle causado tanto dolor.
Beni dinleyin, bazı teknik zorluklar yaşıyoruz.
Escuchen, tenemos algunas dificultades técnicas.
Büyümek zorluklar içerir.
Crecer es duro.
Fakat zorlukları küçümsemeyin.
Pero tenga en cuenta los problemas que puede causar.
Son zamanlarda kafama takılan şeylerden birisi de annemin ölümü. Finansal zorluklarım ve eğitimimi tamamlayamamam. Bu üçü benim en temel problemlerim.
Muchas de las cosas que he estado viviendo la muerte de mi madre mis problemas económicos y no poder terminar mis estudios esos tres grandes problemas se resolverán al entrar en el Ejército.
Lingo lütfen kendisine bu zorlukları açıkla.
Lingo explícale esas dificultades por favor.
Askeri hayatın zorluklarından dolayı, son derece duyarlı olduğundan, eserleri onarılamaz şekilde zarar görebilir,
Siendo extremadamente sensible, su trabajo podría verse perjudicado, por las exigencias de la vida militar.
Tamamlanması on yıllarca sürecek olan bir görevin teknik zorluklarıyla yüzleşmeye hazır mıyız?
¿ Estaremos preparados para afrontar los desafíos técnicos de una misión que llevará décadas en completarse?
Ancak merak ettiğim şey ; benim yaşadığım zorlukları şu anda... yaşamakta olan Hıristiyan köy okulu öğrencilerinin varolup olmadığı.
Pero con frecuencia me pregunto si ahora existen niños en esa escuela, teniedo los mismos conflictos que yo tuve.
Zorlukların üstesinden gelmesi beni etkilemişti doğrusu.
Yo respetaba el hecho... de que ella enfrentara tan bien las dificultades.
Tanrı önümüze zorluklar koymuştu.
Dios nos ha traido un desafio.
Evet, sahne önünde vahşet gösterileri olur ama şahsen çocuğumun öyle bir yerde olmasını ve yaşadığı zorlukları orada deşarj olarak atmasını, gidip laf olsun diye birilerine zarar vermesine yeğlerim.
Y claro que pueden ponerse brutales, pero al mismo tiempo, prefiero que los chicos descarguen ahí la tensión que acumulan en sus vidas a que agredan a la gente sin ningún optimismo.
Evet, Slava, şerefine, bizi unutma... zorluklar içinde kazandığın emekliliğinin keyfini çıkar.
Muy bien, Slawa, ¡ salud, no nos olvides! ¡ Qué disfrutes la pensión que ganastes con trabajo duro!
Ama kaptan, teknesinin önceden Meaby'nin filminde görünmesi için kiralamıştı. Ne Gob ne de kaptan kedi kullanarak fok yakalamanın zorluklarına kendini hazırlamamıştı.
Como el capitán había alquilado el barco para el filme de Maeby ni él ni Gob estaban preparados para el desafío de atrapar una foca con gatos.
Hayatın zorlukları ve güçlüklerini ifade ettiklerinden habersiz bir şekilde.
Tan poco conscientes como estaban de las complejidades y retos de la vida.
Çekim, tutku, üstesinden gelinen zorluklar.
Atracción, pasión, conquistas.
" Bay Wolcott'un çektiği zorlukların farkındayım.
"Estoy al tanto de la dificultad del Sr. Wolcott. Me hallará personalmente agradecido por cualquier ajuste que pudiera hacer en su caso".
Zorluklar olacak tabii ama, bir sorun çıkmayacağını söylüyor.
Y espera un curso sin problemas aunque no sin dificultades.
Ve eğer dayanabilir de bu zorlukları aşıp kıdemli bir doktor olursam istediğim her şeye ulaşmış olacağımı.
Dice que si soy bueno en esto y que si destaco como para llegar a Adjunto eso es todo lo que puedo pedir.
Zorlukları aşıp cennette her şeyin güzel olduğunu bilmek güzel bir şey.
Superar las dificultades que aparecen y lo grandioso es que sabes que en el cielo todo estará bien.
Ama ben çok istiyorum. O, teknik zorluklar olduğu için konuşmak istemiyor.
La verdad, sí quiero hablar de eso pero él no quiere hablar porque se presentaron dificultades técnicas.
Güzel kadınlarla çıkmanın zihinsel zorluklarına rağmen herşeyin üstesinden geliyorum.
Me gusta apoyarme contra cosas y considerar las dificultades de salir con mujeres bellas.
Yani sadece annen son günlerde bayağı zorluklar yaşadı.
Es que tu mama pasó momentos muy difíciles últimamente.
- Zorluklar beni yıldıramaz. - Sen kimsin?
Las dificultades nunca me paran.
Ama zaman tünellerinin yol açtığı bazı zorluklar var.
Pero los túneles del tiempo son bastante sensibles.
Bir kaç hafta sonra, zorluklar, yokluklar içinde yaşayan bu çocuklar ve sefalete karşı verdikleri savaşta mağlup olan aileleri burada yapılacak olan geleceğin şehrine taşınacaklar.
En sólo unas pocas semanas, estos niños, cuyas vidas han sido sombrías y atribuladas. Cuyos padres han estado combatiendo en una guerra perdida contra la pobreza. Se mudarán a nuestra ciudad del mañana.
Son zamanlarda içinde bulunduğun zorlukları anlıyorum.
Entiendo que usted atraviesa algunas dificultades...