Zorluyorlar Çeviri İspanyolca
249 parallel translation
Size söylüyorum, bizi kaçmaya zorluyorlar.
Les digo, nos tienen atrapados.
Binicilerini bayagi zorluyorlar.
Se lo ponen difícil a los muchachos.
İnsanları taraf tutmaya zorluyorlar.
Te obligan a estar de su lado.
İlla döğüşe zorluyorlar.
Me hacen pelear.
Akrabalarım ve teyzem uzak seyehatlere çıkmam için zorluyorlar. - Özür diliyorum.
Mi relación con mi tía me obliga a hacer demasiados viajes.
Capua civarındaki çiftlikleri yakıp yıkıyorlar... başka köleleri de kendilerine katılmaya zorluyorlar.
Arrasaron el campo en los alrededores de Capua... y obligaron a otros esclavos a unirse a ellos.
"Köpekler havlıyor, " Zincirlerini zorluyorlar.
" Los perros están ladrando, haciendo ruido sus cadenas.
"Köpekler havlıyor, " Zincirlerini zorluyorlar. " İnsanlar yataklarında
"Los perros están ladrando, haciendo ruido sus cadenas, la gente está durmiendo en sus camas." h
" Zincirlerini zorluyorlar.
Agitando sus cadenas.
Beni babama bakmaya zorluyorlar.
Ahora me obligan a mirarle.
Beni zorluyorlar.
Me obligan.
- Çarpışmaya zorluyorlar.
- Quieren entablar combate.
Onu evi satmaya zorluyorlar.
Tratan de hacerlo vender Ia casa.
Belgrad'a iniş yapmam için zorluyorlar.
- ¡ Se lo he dicho, pero me están haciendo girar sobre Belgrado!
Bir yerlere gitmek için zorluyorlar beni.
Pero me empujan hacia algún lugar.
Nasıl oluyor da herkes ceza-yok kuralına göre oynarken beni ayrılmaya zorluyorlar?
De que deben jugar con la reglas sin expulsiones ¿ Me están presionándome para retirarme?
Urquhart'ı nehirden çıkmaya zorluyorlar.
Intentan alejar a Urquhart del río.
Geri çekilmem için beni zorluyorlar.
Me forzaron a renunciar.
Hep sınırları zorluyorlar.
Siempre intentan meternos algo nuevo.
Beni korkunç bir silah yapmaya zorluyorlar.
- ¿ Qué quiere decir? - Ellos me están forzando... - a crear un arma horrible.
Baba, beni kan içmeye zorluyorlar.
¡ Papá! ¡ Me están haciendo beber sangre!
Beni zor bir karar vermeye zorluyorlar.
Están forzándome a tomar una difícil decisión.
- Bunu yapmam için zorluyorlar.
- Me obligan a hacerlo.
Seni buna zorluyorlar mı?
¿ Lo están obligando a esto?
Seni zorluyorlar mı Fergus?
¿ Te está dando problemas? Suele pasar.
Piskoposlar seni zorluyorlar.
Todos sabemos que los obispos le están causando problemas.
Bir gün konukları Kundalini Yogası denilen şeyi yapmaya zorluyorlar.
- Algún día... ha estado coaccionando a nuestros huéspedes para que practiquen algo llamado Kundalini yoga.
Ateş yılanını omurgama tırmanması için zihinsel olarak zorluyorlar.
Es intentar forzar mentalmente que una serpiente de fuego repte por tu columna vertebral.
Beni sürekli ayakkabı giymeye zorluyorlar.
"Centro Federal de Detención" Me hacen usar zapatos todo el tiempo.
Iron Monkey i yakalayayım diye beni zorluyorlar
Para obligarme a arrestar al Mono de Hierro.
Beni sürekli ayakkabı giymeye zorluyorlar.
Me hacen llevar zapatos todo el día.
Her neyse, hepimizi ortak araba kullanımına zorluyorlar.
De todos modos, nos harán compartir autos.
Evet efendim ama benim söylediğim bu kadınlar, yasanın sınırlarını zorluyorlar.
Mas ahora ellas quieren esa ley reforzada.
Sizi olmayacak bir şeye zorluyorlar.
No te dejan más remedio que hacer algo drástico.
Beni zorluyorlar, zorluyorlar.
Me presionan y me presionan.
Seni, bakım ekipmanları olan ekibi kullanmaya zorluyorlar.
Ellos intentan que uses su personal de limpieza y su equipo de mantenimiento.
Korsanlar krallıkta kaos yarattılar, insanlar Penelope'yi bir koca seçmeye zorluyorlar.
Los piratas han desatado tal caos en el reino que el pueblo le exige a Penélope que tome un esposo.
- Bizi teslim olmaya zorluyorlar.
Nos matarán de hambre.
Bizi künyeleyebilmek için dışarı çıkartmaya zorluyorlar.
¡ Capitán, intentan sacarnos de aquí para poder marcarnos!
Terapistin seni ikna edemeden... işini bitirebilmen için sınırlarını zorluyorlar.
Te presionan para que lo hagas... antes de que el psiquiatra te hospitalice.
Sana sürekli emirler veriyorlar ve organize "eğlenme" ye zorluyorlar, özellikle iğneleyici tırnak işareti kullanıyorum.
Te dan órdenes y te obligan a tener diversión organizada. Y uso comillas de sarcasmo.
Onu iddia edenler mantık sınırını zorluyorlar.
No se puede razonar con los que dicen que sí.
Onu öldürmek için yüksek miktarda mayalanmış tahıl tüketmeye zorluyorlar.
Lo fuerzan a consumir una gran cantidad de grano fermentado en un intento de matarlo.
Erkekler eşlerini kendilerinden memnun kalmaya zorluyorlar.
Un hombre está obligado a satisfacer a su mujer.
Oy anam. Afro-Amerikan, Sami-Amerikan Kadın-Amerikan'la yaşamaya zorluyorlar beni gene!
Me hacen vivir con un afroamericano un judeoamericano y una mujer americana.
İkmal hatlarını daraltıyorlar ve bizimkini genişletmeye zorluyorlar.
Reducen su línea de suministros y aumentan la nuestra.
Kaynaklarını zorluyorlar.
Son los que ponen la billetera.
Seni zorluyorlar, sen de karşı koyuyorsun.
Te presionan y tú presionas más fuerte.
Beni zorluyorlar. Basit bir memurum.
Me mandaron a mí, un servidor civil bajo.
Sana geçer not vermemem için beni zorluyorlar.
Me están obligando a reprobarte en el curso de arte.
Bu yalanlar. Beni de yalanlara zorluyorlar.
Esta falsedad... que me obliga a mentir.