Zıplayan Çeviri İspanyolca
314 parallel translation
Zıplayan Jehoshaphat!
¡ Santo Josafat! ¿ Qué es esto?
Hani çitten zıplayan koyunları saydığın gibi.
Igual que quien cuenta ovejas.
Şu zıplayan balıklar mesela...
Los peces voladores... no saltan de alegría.
Zıplayan tosbağa getirsin kör ayıyı!
Que el sapo cojo guíe al oso ciego.
- Bu korse ile zıplayan siz misiniz?
- ¿ La que da saltitos en una faja?
Karyolasında zıplayan
Dando brincos en su cuna
Tam da dünyanın ihtiyacı olan şey. Bir tane daha zıplayan Bolşevik bebek.
Eso es justo lo que el mundo necesita... otro pequeño bebé bolchevique.
Zıplayan kertenkeleler, o yüzden kötüyüm
Sapos y culebras, por eso soy tan malo.
Zıplayan topu takip edin.
Seguid la bola que rebota.
- Daha önce hiç zıplayan tavşan görmedin mi?
- ¿ No habías visto saltar a un conejo?
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince? Hayır, olmaz!
Tú puedes andar eufórica... hiriendo y despedazando a medio mundo, pero si otro quiere hacerlo... ¡ Oh, No!
Peki, ben şu zıplayanı alacağım.
OK, voy a llamar al patovica.
Etraftan zıplayan insanları sevmem.
No me gusta que la gente venga y...
Ağaçtan ağaca zıplayan British Columbia'nın muazzam nehirlerinde yüzerlerken.
Saltando de árbol en árbol mientras flotan en los grandes ríos de British Columbia...
Zıplayan İsa, popom!
¡ Dios mio, mi culo!
İkili anlamlardan oluşan bu cennette yonca tarlasındaki kuzu gibi... hoplayıp zıplayan sen değil misin sanki?
Un paraíso de dobles sentidos en los que tú, más que nadie retozas y te revuelcas como un ternero en la hierba.
Kasaba hoplayıp, zıplayan adamlarla kaynıyor.
Este pueblo se expande a pasos agigantados.
Meksika Zıplayan Fasulyesi, anne.
Son judías saltarinas mexicanas.
Zıplayan topa bakın.
Miren como brinca la bola.
( Music ) En yükseğe zıplayan bir beyazı asla göremezsin. ( Music )
Nunca vi a un hombre blanco saltar tan alto.
Kudüs'ün Zıplayan Yahudileri!
¡ Están los judíos saltimbanquis de Jerusalén!
Peşinden ayrılmayıp, sen her parmağını şaklattığında zıplayan... bir koca isteyip istemediğine bağlı.
Esta noche, al salir la luna : Mi padre dice que los buenos guerreros son malos maridos :
- Zıplayan kertenkeleler!
- Serpientes y lagartos.
Zıplayan fasulyeye bakmıştım.
Busco a la alubia saltarina jefe.
Üzerlerinde, şeytanlar gibi zıplayan insanlar paket yapıp onları dışarıya taşıyorlardı.
Y sobre la masa, saltando como diablos unos individuos hacían fardos y los llevaban afuera.
Zıplayan siyah çizgiyi görüyor musunuz?
¿ Ven esa raya negra?
Zıplayan bir ıstakoz! - Yakala onu.
¡ Langosta saltarina!
Hey, zıplayan, geri gel!
¡ Oye, sapo, vuelve!
O benim zıplayanım.
ese es mi sapo.
Bir de "zıplayan bobie" ne?
¿ Y qué es una "Boobie saltarina"?
- Zıplayan Betty.
Una Betty saltarina.
Zıplayan Meksika lambası mı?
¿ Una lámpara saltadora mexicana?
Neyim ben, zıplayan bezelye mi?
¿ Qué soy, un puto fríjol saltarín?
Zıplayan İsa, geri geldiler!
Jesús, ¡ vuelven!
İlk gerçek aşkımla bir imalathanede çalışıyorduk Leslie Ferguson..... ve şu aynı anda hem zıplayan..
Trabajaba en una cadena de montaje junto a mi primer amor verdadero, Leslie Ferguson. Hacíamos ranas mecánicas que podían saltar y cantar a la vez.
Buralarda uçan, yürüyen, zıplayan, sürünen herşey bir işe yarar.
Todo lo que vuela, camina, o se arrastra tiene uso.
"Sıçrayıcı". Mobilyanın üzerinde bir aşağı bir yukarı sürekli zıplayan kimse.
Alguien que salta por encima de los muebles todo el tiempo.
Bunun ismi'" Zıplayan Betty'".
Se la llama `La Saltarina` Betty.
Zıplayan Betty ve sıçrayan Anthony vardı.
Eso fue el Saltador Anthony y su Saltarina Betty.
Kutsal zıplayan İsa adına!
¡ Por el amor de Dios!
Büyük, zıplayan azgın kara kurbağaları!
Gran salto de sapos cachondos!
Gelecek sene ne olacak, hoplayan zıplayan bir sırtlan mı?
¿ Qué tendremos el año que viene, eh? ¿ Una hiena en un concurso de salto de caballos?
Aslında gözlerine baktığım zaman içilerinde zıplayan asları görebiliyorum.
- Oh si, de hecho tienes esa mirada en los ojos, se ven los ases brincando ahí, ahora.
Ringde hoplayıp zıplayan bir maymun gibi.
Piensas que eres un peleador? Tirarte por todo el ring como un mono...
Çünkü, özellikle etrafta zıplayan aerobik kızları, kendimi daha hoş hissetmemi, sağlamıyor.
Es que me siento tan fea. Especialmente con esas chicas aeróbicas saltando por allí.
Oturup dans eden zıplayan kadınları izliyoruz.
Nos sentamos y vemos bailar a las damas.
Bu, benim güvertede zıplayan halimdi.
Era yo, saltando.
Bir aile ve kariyer ile boğuşup aynı zamanda yalnız bir baba olmak kolay iş değil. Tıpkı zıplayan toplar gibi.
No es fácil ser un padre soltero que hace malabares con la carrera y la familia como con varias bolas.
Yukarıdan tetikli 44'lük "Zıplayan Betty" ler, dedektörlerimizin bir türlü algılayamadığı'42 model "Bacak Koparan" lar! Ne ararsanız vardı!
Minas Spreng 440, Schuh 42, A-200, y esas malditas minas de madera que no captan nuestros detectores.
Dalda zıplayan 7 sincap...
7 ardillas dando vueltas en una rama.
Kardeşimin büyük balo salonuna dalışını, bizi ayıplayan dostlarımızın bakışlarını asla unutamayacağım!
Jamás olvidaré la imagen de mi hermano abriéndose paso a empujones... deshonrándonos ante nuestros amigos.